Biraz kendinizden bahseder misiniz? Nasıl bir araya geldiniz ve fanzin gibi özgür bir tür üzerinden kendinizi ifade etme çabasına giriştiniz?
Ana ekibimiz beş kişiden oluşuyor. Üye olduğumuz ve yine kendi üretimlerimizi paylaşmaya çalıştığımız başka bir platform üzerinden birbirimizle tanıştık. Farklı şehirlerde yaşayan kişiler olduğumuz için sanal ortamda sohbetimiz ilerledi. Yazdığımız, çizdiğimiz şeyleri birbirimizle paylaştık. Yorumlarımızı, eleştirilerimizi tüm şeffaflığıyla yapıp, ürettiğimiz şeylerde gelişmeye çalıştık. İlk sayımızın biz kimiz kısmında belirttiğimiz gibi “Rüzgârda savrulan saçlar ve yeleler her daim ilham kaynağımızdır.” Bu doğrultuda da özgür bir alan hepimizin en büyük isteğiydi elbette. Sesimizi ve özgürlüğümüzü toplamak için bir site kurmak istedik. Özgürlük asıl tutkumuz olduğu için fanzinle kendimizi ifade etmek daha anlaşılabilir oldu.
Bir okur olarak hoşuma giden taraflardan biri de fanzinde bolca öykünün yer alması. Tamam, başka fanzinlerde de öyküler yer alıyor fakat ilk sayıda gördüğüm üzere daha öncelikli bir yere sahip. Bu planladığınız bir şey miydi?
Öykünün taşıdığı anlam ve bulunduğu konum itibariyle Türk Edebiyatı üzerindeki etkisi kaçınılamaz. Okuduğumuz ve üzerimizde çok büyük etkisi olan öyküler bizim öykülerimizin mimarı olmuştur. Aramızda da bu alanda oldukça yetenekli arkadaşlarımız var. Öykü, anlatacağı konu bakımından kısıtlı gibi görünse de bizim epey hoşumuza giden ve hepimizi heyecanlandıran bir yazım türü. Fanzinin önemli bir rengi bizim için. Sitemiz üzerinden paylaştığımız içerikleri kronolojik olarak ilk sayımızda birleştirdik. Dolayısıyla bize gelen öykü, şiir sayısına bağlı olarak bolca öykü yer aldı. Hepimiz çeşitli yazılar ürettiğimiz için fanzinde de eşit bir şekilde dağıtmaya çalıştık. Bununla beraber, içeriklerimizi sitemizden aldığımız için, oradaki bolluk hangi ölçüde ilerlerse sayılarımızda da öyle devam edecektir.
İçerik kısmından devam edecek olursak, oldukça naif bir çizginiz var. Hayatın oldukça ortasında, sıcak bir imgeleme sahip. Yer verdiğiniz çalışmalar bu düzlemde mi devam edecek yoksa ilerleyen sayılar için başka düşünceleriniz var mı?
Öncelikle teşekkür ederiz. Bunun fark edilmiş olması bizi çok mutlu etti. Amacımız hep hayatın içinden ve gerçeklikten uzaklaşmayan üretimlerle var olmaktı. Biz bulunduğumuz çizgiyi çok benimsedik ve tabii sevdik. Her birimizin yaşadığı şehirler ve şartlar oldukça farklı, hem de ülkenin her coğrafyası gibi yakın durumları var. Yazdıklarımızın ve çizdiklerimizin kaynağı elbette hem yaşamdır hem de bu ülkedir. Dertleri dertlenerek sevinci büyüterek ilerleme peşindeyiz bu oradan nahiflik olarak gözüktüyse ne mutlu bize. Şu an için yer verdiğimiz çalışmaların çoğu bize, yani kuruculara ait. Böyle bir durumda kendi çizgimiz, bakış açımız değişmedikçe çalışmalarımız da bu şekilde ilerleyecektir. Hayatın içindeki olaylar ilham kaynağımız olduğu sürece de bunu en yalın ve içten bir şekilde yansıtmaya devam edeceğiz.
Fanzinler hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu alanda üretim yapmaya başlayan bir ekip olarak “fanzin” kelimesi sizde ne çağrıştırıyor?
Fanzin, sanat ile ilgili bir şeyler yapmak istemektir. Fakat maddi imkânların yettiği ölçüde yapmaktır. Dergi kadar rağbet görmez fakat dergilerin de kurucu değeri olabilir. Yine de ülkemizdeki okuryazarlığa vuracak olursak bunun pek de mümkünlüğü yoktur. Fanzinci olmayı işin dergi bazında değerlendirirsek usta-çırak ilişkisi gibi örneklendirebiliriz. İşin maddi boyutu göz önüne alındığında sanata yavaş ya da ağır adımlarla giriş yapanlar olarak tanımlayabiliriz. Aynı zamanda, sanatın farklı alanlarına ilgi duyan, bunlarla ilgili üretimleri olan insanların bir araya gelerek sesini duyurma çabası diyebiliriz. Günümüzde, özellikle bizim gibi genç kişilerin kendini göstermek adına bir alan bulması ve bu alanda hiçbir kayırma gözetmeksizin var olması birincil önceliktir. Fanzinler de buna fazlasıyla olanak sağlıyor bize göre. Fanzinci olmak bir ekolün veya bir maddenin esiri olmadan, herhangi bir satış düşüncesi gütmeden, düşüncelerini özgürce ifade edebilmek olarak tanımlanabilir. Fanzin içinde düşüncelerini kalemle, notayla, tabloyla ve herhangi bir film ya da fotoğraf karesiyle aktarmak, anlatmak demektir. Fanzinci anlatma derdindedir. Onu bir hikâyeci gibi düşünebilirsiniz. Anlatacak çok hikâyesi vardır fanzincinin ve hepsi de bedavadır. 🙂
Son olarak okurlarımıza söylemek istediğiniz şeyler var mı?
Biz uzun yıllar bir köşede karalamış ve sesimizi duyurmaya çalışmış kişileriz. Oluşturmaya çalıştığımız alan da bizim durumumuzda olan herkese bir umut olsun istiyoruz. Okuyucularımızda bir his uyandırmak, fikirlerine dokunabilmek bize güç veriyor. Aramızda yeni arkadaşlarımızı görmek de bizi hep çok mutlu etti. Ne kadar çok renk olursa o kadar gelişebiliriz. Aynı zamanda, her anlamda eleştirilmeye ve görüşe hepimizin çok ihtiyacı var. Bu yüzden yorumlarını bizlerle paylaşmaktan çekinmesinler. Sitemizde üyelik oluşturarak ya da sosyal medya üzerinden bunu çok kolay bir şekilde gerçekleştirebilirler.
Yazarak, çizerek, gezerek ve okuyarak kendini hayata bağlayanların ne denli değerli şeyler yaptıklarını unutmamalarını isteriz. Sanatla iç içe olmak, hayatla da iç içe olmaktır. Bu doğrultuda, sanata ilgi duyan ama ürettiklerini paylaşmakta çekinen herkesi de aramıza bekliyoruz.
Son olarak şunları söyleyebiliriz; okumak dediğimiz bir kuyudan su çekmeye benzer. Biz çektiğimiz sulardan şimdi bir okyanus yapma peşindeyiz. Sizler de bu sular dünyasında Yele’nin yanında olun ve yorumlarınızı bizden asla esirgemeyin. Teşekkür ederiz. Sevgiler.