Fanzin, edebiyat alanında hem en değersiz hem de en değerli ürünlerden biri. Böyle bir giriş yapmamın sebebini ben yazdıkça, sizlerde okudukça öğreneceksiniz. Bu yazı Türkiye’nin ilk Fanzini üzerine.
2015 yılında fanzin alanına girdiğimde herkes fanzin üzerine farklı şeyler anlatıyordu ve sanırım kimse hakkında net bir bilgiye sahip değildi. Bunların içinde 10 belki 20 yıl boyunca fanzin ile uğraşmış insanlar vardı. Oturup araştırmaktan aciz bir topluluk olması beni biraz üzmüştü ama bu aynı zamanda bir fırsattı. Yapılmayanı yapmak için bir fırsat.
Fakat düşündükçe bu fanzin tarihi için araştırma yapmayan ve hazır bilgiler üzerine konan insanların ne kadar dar düşünceli olduğunu gördüm. Bu muhafazakâr tutumları ile var olan düşünceyi kendilerine göre yontmuş ve böyle süreceğini düşünmüşler. Bu insanlar fanzin camiasının içinde olmasa bile durumu kabullenmiş.
2018 öncesine bakarsanız fanzin hakkında yazılmış birkaç kitap (ki bunlar oldukça tartışmalı) ve bir düzine yazı bulabilirsiniz. Hatta fanzincilerle yapılmış röportajlar üzerine bir kitap bile var. Çoğunda bir Samizdat türküsü, bir solculuk kisvesi var. Oldukça saçma ve komik. Neden diye soracak olursanız bu röportajlar 90’lı yıllarda değil. 2011 yılında. Google’a “Fanzine history” bile yazmamış bu insanlar fanzin tarihi ve amacı üzerine rahatça atıp tutabiliyor ve işin garibi kulaktan dolma bilgiler ile bilmedikleri bir şeyler üzerine rahatça bilgi sunabiliyorlar.
Beni en çok rahatsız eden durum bu. Fanzin çıkaran kime “fanzin nedir” diye sorsanız mutlaka bir cevap alırsınız, bu çok normal çünkü fanzin çıktığı yoldan bambaşka bir hale evrilmiş gibi duruyor. Fanzin tarihi üzerine bir şey sorduğunuz zaman yine bir cevap alıyorsunuz, kimse bilmiyorum veya araştırmadım demiyor. Gelen cevaplar ise bilindik ve süregelen klişeler oluyor sadece. Bu yüzden yıllarca büyük bir bilgi kirliği dolmuş ve şimdi çöpleri kapının önüne koyma zamanı.
Öncelikle fanzin bilimkurgu türünün altında doğmuş ve orada kendine yer edinmiştir. Tıpkı belirli bir yaşa gelmiş insanlar gibi doğduğu alandan başka yerlerde, başka türlerin, anlayışların ve toplulukların içinde daha da gelişip tüm dünyada kendine yer bulmuştur.
Fakat son iki yılda oldukça farklı işler ve anlayışlar çıktı ortaya. Örneğin Türkiye’nin ilk fanzini Mondo Trasho olarak gösterilirken geçtiğimiz yıl bulup ortaya çıkardığımız sayılarıyla ve Fanzin Apartmanı ile yaptığımız tarih çalışmaları sonucunda artık Antares gösterilir oldu. Fanzin üzerine çıkan kitaplarda hakkında bir, iki satır dışında bilgi bulamazsınız. Bunun sebebi çıkaran insanlar ürünleri üzerinden kendilerini atfetmiyorlar. Yapmışlar ve yollarına devam etmişler. Kendilerine ulaşmak bile isteseniz “biz o işi yapalı çok oldu” gibi bir cümle duyuyorsunuz.
Neden böyle? Neden Mondo Trasho veya Laneth gibi dillere pelesenk olmadı?
Bu sorulara ortak bir cevap aslında çıktığı il olabilir. Antares’i ODTÜ öğrencileri Ankara’da çıkarıp farklı illere posta yoluyla iletiyorlardı. Sezar Erkin Ergin (kendisi fanzini çıkaran kişi) zaten Ankara’da olmasından dolayı birçok şeyi kaçırdığını yazılarında anlatıyor. Olay Abonelik ile ilerlerken gönüllülük ve güven en önemli faktör olmuş. Bir diğer cevap ise 1971 yılında daha bilimkurgu türü bile isimlendirilmemişken böyle bir işin yapılmış olması.
Antares 1971 yılında çıkarken Sezar Erkin Ergin şöyle diyor: “Fanzinin ne olduğunu biliyorduk” bu cümle bize şunu gösteriyor: Ekip fanzinin ne olduğunu ve tarihi hakkında bilgililer. Amerika’daki yazarlar ile irtibat halinde olmaları bunun bir göstergesi. Önemli bir bilimkurgu yazarı olan Harry Harrison ile olan mektuplaşmaları ve Harrison’ın bu emekleri için onları tebrik etmesi sanırım yerli bilimkurgu, fanzin ve dergi tarihi için en önemli durumlardan biri olabilir.
1971 yılında teksir halinde yayın hayatına başlayan Antares fanzin 1974 yılında dergi olarak yayın hayatına devam ediyor. Fanzin sayıları bugün herhangi bir yerde bulunmuyor ne yazık ki. 1973 yılında science fiction kelimesine bilim-kurgu olarak karşılık bulan Orhan Duru’nun sayesinde 1974 yılında Türkiye’nin ilk fanzini ilk bilimkurgu dergisi olarak yayın hayatına devam ediyor. Dergi olarak isimlendirilse bile halen fanzin mantığında ve kültüründe devam eden bir iş oluyor Antares. Değişen tek şey baskı kalitesi.
“Antares, Bir fanzinin doğuşu.
Türkiye’deki fandomun çok yeni bir şey olduğunu zaten biliyoruz. Sezar’ın bilimkurgu kulübünün gerekli olduğunu düşündüğü güne kadar kendi kulübümüzü kurmak gibi bir niyetimiz yoktu. Sezar’ın Ankara’da yayınladığı tek resmi etkinlik olan fanzin Antares’in bugünkü doğumu, bu alana olan ilgimiz için çok şey yapıyor. Biz, Türkiye hayranları olarak, biraz da olsa uluslararası bilim kurgu sahnesini duymaktan mutluyuz.”
Yukarıdaki sayfa 1971 yılında yayınlanmış Türkiye’nin İlk Fanzini Antares’e ait. Fanzin ve fandom yani hayran kültürüne aşina ve bilgililer. Diğer ilk olarak gösterilen hiçbir fanzinde -ki olsa bile 90’lı yıllarda olduğu gerçeğini unutmayalım- böyle bir bilgi nüansı yok. Sadece çıktığı tarihten daha sonraki süreçte yakıştırmalar mevcuttur. Ayrıca Mondo fanzin olmadığını belirli sebeplerden dolayı kabul etmiyor ve Laneth ise ilk sayıdan sonra dergiye dönüşüp reklamla kazanç sağlayan bir işe dönüşmüştür.
Bilimkurgu dergisi olarak 1974 yılında yayınladıkları ilk sayılarında “ingilizce özet” başlıklı yazıda şöyle diyor Sezar Erkin Ergin:
“Birkaç yıl önce, “Türk bilim kurgu fandomu” ifadesi otomatik olarak bir avuç genç Antares ve AN (Antares News, bu topraklarda çıkan ilk İngilizce fanzin olur ayrıca) okuyucusundan bahsediyordu. Bu temel formül artık geçerli değil. İki fanzinin kendi zamanlarında en düzensiz şekilde ortaya çıktıkları yeterince doğru; ancak yukarıdaki ifade daha çok iki büyük olayın Türkiye bilimkurgu tarihinde bir devrime neden olduğu gerçeğiyle ilgilidir.”
Burada bahsedilen en önemli olay şu; aynı yıllarda çıkan bir fanzin daha olduğunu öğreniyoruz. Antares ve AN. Yani Türkiye’de olayını anlatan ve fanzinin bilincinde bir topluluk olduğunu biliyoruz artık.
Diğer örnek gösterilen fanzinlerin “fotokopi dergi” deyişlerinden daha çok gerçek ve bilinçli bir çıkıştır bu.
Sezar Erkin Ergin 1998 yılında ikinci sayısı çıkan Nostromo dergisine verdiği röportajda bilimkurgu üzerine sorulan soruyu aynı şekilde fanzin üzerine de düşünebiliriz. Günümüzde fanzin üzerine büyük büyük konuşmalar, yargı dağıtmaya çalışan bilgisiz insanlar var ve olmaya devam edecek. Soru ne kadar cevap niteliği taşısa da Sezar Bey soruyu öylesine geçiştiriyor.
Nostromo- Geçtiğimiz yıllar içinde siz görsel malzeme toplarken, birtakım insanlar, örneğin yurtdışında tahsil terbiye görüp akademisyen sıfatıyla buraya yerleşenler, BK üstüne iri iri lâflar ediyorlar, dersler veriyorlar, kendilerinin “en veya tek” olduğunu zannediyorlar ama sizin, bay Giovanni’nin ya da Zühtü Bayar’ın ismini bilmiyorlar. Sizin bıraktığınız boşluktan kesinlikle yararlanıyorlar. Verdiğiniz bunca emek-dergi, bülten, topladığınız bunca materyal- bunların basılarak ulaşması gerekiyor.
S.E.E.-Benim şu anda hazırladığım İngilizce. Türkçe basılması söz konusu değil. Basılırsa ancak yabancı dilde basılacak. O da çok zaman alabilir. Ve de materyal çok fazla biriktiği için, onları kendim düzenlemem yılları, alabilir. İşin kötü tarafı, ben bir şeyi yaparken, yenileri geliyor. Yani malzemeler gitgide birikiyor.
Açtığı yoldan ne ün, ne de kendine bir yol açma niyetinde. Sadece üretiyor, keyif aldıklarını tüketiyor ve öylece var olmaya çalışıyor. Benim de fanzin anlayışım tam olarak buradan geliyor. Çıkardığı fanzin ile 1972 yılında İtalya’nın Trieste kentinde düzenlenen 1. EUROCON’da Avrupa Bilim – Kurgu Özel Ödülü alan Antares ülke içinde görmediği değeri yurt dışında görüyor.
90’lı yıllarda çıkan diğer fanzinlerden birçok öncesi var. Örneğin X- Bilinmeyen Dergisi ilk olarak teksir halinde fanzin şeklinde basıldığında 1976 yılıydı. Daha sonra Zühtü Bayar Galaktika ile Bülent Akkoç ise Öncü ve Göktaşı ile bu alanda önemli örnekler sunuyor. Bu topraklarda çok fazla örnek çıktı ve dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ilk örnekleri bilimkurgu alanından oldu.
Türkiye içindeki fanzin anlayışı hakkında düşüncem şöyle: Üretilen işten herhangi bir şekilde maddi bir kazanç sağlayamadıkları için olayın manevi kısmını yüceltmeye çalışıyorlar. Yani Rusya’da çıkan Samizdat yayınlarını duyup fanzini oraya dayandırmak gibi bir duruş ve solculuk kisvesi görebilirsiniz. Fanzin’in Samizdatla, Samizdat’ın ise Fanzin ile uzaktan yakından alakası yoktur. Öğrenmek için tek yapmanız gereken Efe Elmastaş’ın Samizdat Tarihi isimli fankitini okumak. İkisinin en büyük ortak özelliği kâğıt üzerinde olmalarıdır. Translate üzerinden bile olsa yurtdışından birkaç çeviri okumanız size bu gerçeği elbet gösterecektir. 2020 yılında bu ahmaklığa daha fazla göz yummayacağım kusura bakmayın. Ya da bakın, açıkçası cahilliğinize verip geçeceğim.
Antares’i ortaya çıkaranlar alanı boş bıraktıkları için bu boşluktan nemalanan ve kendilerini ilk – en – tek gibi unvanlar ile besleyen kişiler ne fanzincidir ne de fanzin ruhunu benimsemişlerdir. Fotokopi dergi üreticiliğinde kendilerine herhangi bir şey demiyorum. Bu söylemlerim sadece tarihsel açıdan bir değerlendirmedir. Bugün zaten kimin eli kimin cebinde beni çok alakadar etmiyor.
Antares’e hızlıca geri dönecek olursak Fantazya, bilimkurgu, korku gibi alt kültürlerle ilgilenen hemen hemen herkesin duyduğu bir kişinin mektubunu görüyoruz ikinci sayıda. Giovanni Scognamillo. Hem Türk sinemasına hem de bahsini ettiğim türler için yaptığı çalışmalar ve üretimler halen en kaliteli işler olarak karşımıza çıkıyor. Mektup içerisinde birçok önemli detay var fakat şöyle bir cümle dikkatimi çekiyor: “Sonra… Bilim-Kurgu dünyasından; nerede o eski fanzines’ler! Bir kısmı arşivimde, tabii, yakında arşivinize aktarırsam hiç şaşmayın.” Burada Giovanni’nin arşivinde başka Türkçe fanzinler var mı? Yoksa bahsini ettiği yurtdışı örnekleri mi bilemiyoruz. Sezar Erkin Ergin’in arşivine kattı mı onu da bilemiyorum fakat bunların bir gün ortaya çıkacağını umut ediyorum sadece.
Bu yazım ileride ortaya koymaya hedeflediğim Fanzin Tarihi üzerine önemli bir bölüm. Şimdilik bunu fanzin apartmanında yayınlıyorum. Çünkü bunun için doğru bir zaman.
Aşağıda Antares Fanzin’in “Antares Bilimkurgu Dergisi” olarak 1973 yılında çıkardığı ilk sayıyı göreceksiniz. Daha önce bütün sayılarını Fanzin Apartmanı ve Lagari Bilimkurgu olarak açtığımız masada yer vermiştik. Basıp çoğaltan Fanzin Apartmanına bin teşekkür. Böyle bir topluluk olmasaydı hala kafasına göre uydurma bilgiler veren kişiler konuşmaya devam edecekti.
Ayrıca bir müjde vereyim kalan tüm sayılarına Lagari Bilimkurgu sitesinden ulaşabilirsiniz.
Fanzin Yürüyor! Ve bir bilimkurgu emekçisi olarak “Bilimkurgu Umuttur.”