Gene Bir Yayınevi “Fanzinler Kitabı” Projesiyle Çıkagelir

Fanzinler 40’lı yıllarda bir yayım türü olarak ortaya çıkmaya başladığı, kendi imkânlarıyla okurlara ulaşma gayretini gösterdiği tarihten itibaren özgür yayıncılığın simgesi haline gelmiştir. Dünyanın birçok coğrafyasında, farklı türlerde ve zamanlarda çıkan fanzinler, birçok kültürel toplamın bilinen yayın araçları haline geldi. Bağımsızlıklarının göstergelerinden biri olarak da, okurlarına çıkar amacı olmayan, kâr amacı gütmeyen üretimler sundular. Bunları kendi oluşturdukları dağıtım ağı imkânlarıyla, örgütlülükleriyle okurlarına ulaştırdılar. Zamanla değişen basım araçları, duyuru ve dağıtım kanalları belirli dönüşümleri beraberinde getirmesine karşın yukarıda bahsettiğim öz hiç değişmedi.

Günümüzdeyse fanzinlerin mücadele etmek zorunda kaldığı ve buna karşı arayışta olduğu konu, piyasalaşan yayıncılık algısı ve içerik yerine popülerliğin ön planda olduğu basım yayım anlayışıdır. Bu tarihsel bir durum olarak önümüzde durmakta ve bugünün fanzincilerinin, bağımsız yayıncılarının üzerine düşünerek, alternatifler geliştirmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. Yayıncılık piyasasının kazanç stratejilerinin fanzin kültürüne bulaşması, bu özgür yayın türünü dönüştürerek içini boşaltmaktan başka bir şeye yaramaz. Geçmişteki birçok alt-karşıkültürün piyasa çemberine girerek sakatlanışını, ölümünü yakın tarihten okumak mümkün. Gelenekçi biri değilim ama atılacak adımların ne sonuçlar doğuracağını, ne gibi yansımaları olacağını kendimce düşünmekteyim. Bu sebeple fanzinciler olarak önünüze gelen bir şeyin amacının ne olduğunu, kime, neye fayda sağlayacağını, bu kültürün aktarılmasına veya yaşatılmasına ne gibi bir yararları olacağını düşünmek gerektiğini söylüyorum.

Bunları neden anlatıyorum?

Geçen gün yeni kurulan bir yayınevinden bir mail aldım. Maili gönderen yayınevi söze “…ülkemizde yayımlanan fanzinlere ilişkin bir kitap çalışması başlatmış bulunuyoruz”  diye başlayarak, çıkartmakta olduğum fanzin hakkında bilgiler, resimler ve tanıtım metni talep etmekte. Ayrıca Fanzin Sahibi, Yayınişleri Müdürü, Yayın Kurulu gibi kısımları cevaplandırmamı istemekteydi. Yani bir anlamda buradaki amaç bir almanak oluşturmak ve yayınevi bünyesinde basmak. Daha bu kısmında bile fanzin kültüründen uzak bir yapıyla karşı karşıya olduğumuzu anlamışsınızdır.

Devamında kendilerine cevabını bildiğim ama onların ağızından da duyulmasını istediğim bir soru yönelttim. Bu kitap projesinin kâr amacı olup olmadığını sordum. Bana kendilerinin bir yayınevi olduğunu, bu sebeple bir kâr amacının elbette olacağını, bu fiyatın da yer alan fanzinlerin sayısı üzerinden belirleneceğini dile getirdiler. Cevabın içinde ise iç gıcıklayıcı bir cümle iliştirip

Nazım Hikmet’in kitaplarının satılmadığı bir piyasada fanzinler kitabı ne kadar satar sorusunun yanıtını size bırakıyoruz.”

fanzin ve dergi sever bir ekip olduklarını söyleyerek, daha buna benzer bir proje yaptıklarını fakat hiç kazanmadıklarını beyan ettiler.

Öncelikle bu yayınevi sahipleri bilmelidir ki, fanzinlerin böyle bir yayınevi desteğine ihtiyaçları yoktur. Fanzinler kendi faaliyetlerine devam ederek, sosyal medya ve çeşitli ağlar aracılıyla varlıklarına devam etmektedirler. Yani bu yayınevi sahipleri zararla neticeleneceklerini düşündükleri bir işe girerek “biz fanzinler bilinsin diye kitap bastık, beş kuruş para kazanmadık” söylemlerini üzerlerine bir zırh olarak giymemeleri gerektiği düşüncesindeyim. Kendileri en nihayetinde bir yayınevidir ve yayıncılık faaliyeti üzerinden para kazanma isteği içindelerdir. Bu durumu çeşitli şekillere sokarak, makyajlayarak başkalaştırmak abestir. Fanzinlere kolayca ulaşılabildiği, birçoğunun bir tıkla tüm sayılarının edinilebildiği bir çağdayız. Bu sebeple fanzinlerin yayınevinden çıkan bir kitap içine doldurularak satışa sunulmasının fanzin kültürü ile en ufak bir alakasının olmadığını düşünüyorum.

….

Ama Altay Öktem 2000’li yıllarda fanzinleri kitap olarak bastı, onun hakkındaki düşünceniz nedir peki?

Kafalarda soru işareti kalmaması için gelecek bir soruyu kendi açımdan cevaplayım. Geçmişi bugünden yargılamanın doğru olmadığını düşünmekle birlikte, bundan 20 yıl öncesinde kopardığı fırtınanın izlerini gözlemlemek mümkün. Altay Öktem’in fanzinler üzerine 2000 yılında basılan Şeytan Aletleri kitabı ve 2002 yılında basılan Genel Kültürden Kenar Kültüre 101 Fanzin kitabı keşke yayınevlerini dışarıda bırakılarak okurla buluşturulabilseydi. Altay Öktem ve o dönem onun yanında yer alanlar kendi imkânlarıyla, yaygın bir basım, dağıtım yapma imkânını kovalasaydı da bugüne miras çelişkiler ortaya hiç çıkmasaydı. Kitaplar hakkında konulan şerhleri de göz önünde bulundurularak okunduğunda, beğenelim veya beğenmeyelim, kabul edelim veya etmeyelim, bu ülkenin fanzin tarihi adına bilgilendirici bir kaynaktır. Ama bugünün koşullarında, yayınevlerine bulaşmadan, birçok alternatif yöntemle bu bilgiler kolayca paylaşılıp, edinmek için kimseye minnet etmeden, yarına kalacak şekilde internet alanında yıllarca korunabilir.  

Şayet fanzinlerin böyle bir talebi varsa yıllık olarak çıkacak, dost düşman herkese açık bir PDF Derleme hazırlamayı bütün fanzinlere teklif ediyorum. Kendi imkânlarımızla, bandrole bulaşmadan, ücretsiz olarak paylaşıma açılacak bu iş hakkında herkese çağrıda bulunuyorum. Ayrıntılar çevreden gelecek taleplere göre şekillenecektir.

Son söz olarak demem o dur ki; ben kendi düşüncelerimi paylaşıyorum, ortaklaşmak isteyenlerle harekete geçiyorum. İsteyen istediğini yapmakta, istediği yerde yer almakta özgürdür. Bir noktada herkesin seçimi kendini bağlar.

Fanzin Yürüyor!