Geçmişin En Tatlı Anılarından 8-BİT Müzikler/Burak Kara

 

Fanzinleri karıştırırken Parantez İçi Fanzin’de, son derece ilgimi çeken bir yazıyla karşılaştım. 8 BIT müzikler. Burak Kara’nın kaleme aldığı bu yazıyı Fanzin Okur takipçileri için yayınlıyorum. Emeği geçen herkese teşekkürler.

Elektronik aletlerle ilgilenen her insanın artık birkaç program yardımıyla müzik yaratabildiği, enstrüman seslerini klavyesine basarak çıkarabildiği bir devirde yaşamaya başladık. Ee teknolojinin gelişmesini suçlamamalıyız ancak 80’lerin başından 90’ların sonuna kadar süregelen 8-Bit müzikleri unutursak yaşamaya ne gerek var? 8-Bit müzikler şu an; uzun süredir bilgisayar oyunlarıyla haşır neşir olan, atari salonlarında son parasını jetona harcayıp elini jeton kokutan neslin çok daha iyi bileceği bir tür. Kasetleri üflediğimiz, ailemizin “Televizyonu bozacaksın.” dediği zamanları hatırlarken arka planda çalan şeydir 8-Bit. Daha doğrusu diğer adıyla “Chiptune“.

Biraz önce bahsetmiş olduğum nesil ellerindeki Gameboy’larda, tüplü televizyona taktıkları, kasetlerini kırtasiyelerden aldıkları atarilerde veya her köşe başında internet kafe yerine gittikleri atari salonlarında sevdiler 8-Bit müzikleri. Şimdi o nesil büyüdü ve yıllar geçtikçe şarap gibi değerlenen 8-Bit müzikleri yaşatmak için çabalayan, bizleri eski atari zamanlarımıza götüren parçalar yapmaya başladılar. Günümüzde ise karşımıza Razor1911, SKIDROW, RELOADED gibi grupların yaptığı cracklerde çıkar oldular. (Hayır canım ben kullanmıyorum, bir arkadaşımdan biliyorum tabi ki.)

Zamanında eldeki kısıtlı imkânlarıyla, teknolojik yetersizliğiyle böyle yapalım bari denilen yöntemin günümüzde bir kült haline geleceği; chiptune denen şeyin öncüsü sayılabilecek kişi olan Tomohiro Nashikado tarafından öngörülebildi mi bilinmez. Zamanında Space Invader oynamış biriyseniz “vob vob vub”
tonlarından ibaret olan sesleri hatırlarsınız. Tüm süslerden uzak bu oyun ve 4 kromatik bas notasından oluşan arka plan müziği, geleceğin elektronik müziğine yön verirken donanım üreticileri de boş durmamış. Arcade makinalarının daha da geliştirilen çipleri ile bu sesler çeşitlenerek 90’larda duyacağımız 8-Bit müziklerinin oluşumuna imkân tanınmış.

Zamanın şartları gereği artık pek hatırlanmasa da, eskisi gibi popüler olmasa da hala hatırı sayılır derecede bu işle uğraşan müzisyeni ve dinleyici kitlesi var. Bu işle uğraşan güzel insanlar hala dünyanın bir yerlerinde yaşıyor ve parçalarını www.8bitpeoples.com adlı sitede paylaşıyor. İnanması biraz güç olabilir evet biliyorum ama hala bu formatta albüm çıkaran insanlar bile var. Gerek kendi besteleri gerekse popüler veya efsaneleşmiş şarkılara uyarladıkları 8-Bitler ile az da olsa hatırı sayılır miktardaki dinleyici kitlesine hala hitap etmeye devam ediyor. İnternette herhangi bir popüler şarkının 8-Bit halini bulmanız oldukça kolay. Dedim ya hala bu işle uğraşanlar var diye. Özellikle metal parçalarının chiptune halleri dinlenmeye değer. Özellikle Dragonforce – Through The Fire And Flames parçası chiptune hali oldukça mükemmel.

Geçmiş ile günümüzü karşılaştırdığımda o 8-Bit müzikleri commodore ile kafayı yemiş insanlar dışında oyunlarla alakası olmayan insanlara bile kendini gösterdiği, dinlettirdiği ortada. Ayrıca günümüzde bazı kendini müzisyen olarak tanıtan kesimin chiptune oyun müziklerini aşırıp “Ben beste yaptım.” demelerini de unutmamalıyız.

Biraz da işin teknik kısmına değinelim. Öncelikle şunu belirteyim; eğer daha önce sanal ortamda müzik yapmaya çalışmadıysanız yazacaklarımdan bir şey anlayamamanız mümkün. Neyse, bundan 20-30 sene önce hepinizin de bildiği gibi bilgisayarlarda herhangi bir şey yapmak epey zordu. O simsiyah ekranlarda bir şeyler yapmaya uğraşıyordu insanlar. Eh, hal böyle olunca oyunların müzikleri de çiplere aktarılmış. Bunu yapmak da tahmin edebileceğiniz gibi oldukça zor. Günümüzde öyle mi peki? Herhangi bir MIDI düzenlemesi yapıp, synthesizer ve VST ekleyebildiğimiz müzik programında istediğiniz melodiyi chiptune olarak yapmanız oldukça basit. Konuya uzak olanlarınız son yazdıklarımdan bir şey anlamadı muhtemelen. Olayı şöyle özetleyeyim VST dediğimiz şey MIDI formatında yer alan dijital notaları çaldırabildiğimiz sanal enstrüman simülasyonu. YMCK Magic 8-Bit Plug-in ve Plouge Chipsounds kolayca edinebileceğiniz ve bu işin başlangıç seviyesi için yeterli VST’lerden bazıları.

Biraz da arayüz kısmından bahsedeyim. Eğer yıllardır bir mağarada yaşamadıysanız müzikle alakanız yoksa bile Guitar Pro denen programı mutlaka duymuşsunuzdur.  Guitar Pro’da ister notaları, isterseniz de notanın gitar klavyesindeki pozisyonunu girerek istediğiniz ses düzenlemelerini MIDI şeklinde kaydedebiliyorsunuz. Neredeyse eline hiç gitar almamış biri bile sadece bir gün boyunca kurcalasa sanırım yavaştan kendi şarkısını yazmaya başlayabilir bu program ile.

Her şeyimiz hazırsa şimdi biraz parça yazmaya başlayabiliriz. Eğer nasıl yazacağınızı bilmiyorsanız zibilyon tane yazılmış taba bakabilirsiniz. Parçamızın tablarını yazdıktan sonra MIDI formatında kayıt yapıyoruz. Daha sonra bu şekilde kaydettiğimiz dosyaları VST programımıza okutuyoruz ve taa daa! Parçanız dinlenmeye hazır. Eğer biraz müzik altyapınız ve bilgisayar yatkınlığınız varsa ve bir de benim gibi chiptune seven biriyseniz, her ne kadar zor gözükse bile içine girdikten sonra çok zevkli ve kolay bir hale geliyor chiptune. Belki de bu işe girişip daha sonra elektronik müzik alanında profesyonel bir müzisyen olursunuz? Eh eğer öyle bir durum olursa içerim bir çayınızı.

 

Parantez İçi Fanzin 3. sayısında yayınlanmıştır

Yorum bırakın