Diyarın yeni misafirleri: Meczup Fanzin

Yazan: Selma Cengiz

Toprağın medeniyetleri birer birer dökülüyor ve Günyüzü’ne bir “Meczup” çıkıyor. Büyük şehirlerin ihtişamlı kalabalığı, küçük kağıt parçalarına dökülmeye dursun.

Biz, Anadolu’nun Meczup kardeşlerine hoş geldin demeye gidiyoruz.

Diyarın yeni misafirleri: Meczup Fanzin

Günümüzde, düşünce dünyasına sıkışıp kalmış ve kendi benliğinin keskin tavırlarını ortaya koymak için sayfalar arasında dolaşan fanzinci arkadaşlar, uzak yerlerdeki fanzin kokularını duyabiliyorlar mı? Yepyeni bir fanzin olan “Meczup” uzak diyarların dertlerini değil mistik rüzgarın fısıltılarını önümüze sermek için satır başı hikayelerini bizimle paylaşıyorlar. Satır başı diyorum; çünkü Meczup’un mistik havalarının esintisi satırların en işlek caddesine konuvermiş. Satır başları, bir hikaye veya şiirin başlangıcı değil de Simurg’un gökyüzünde tüm doğaya şifa vermesi kadar efsanevi nitelik kazanmış.

“Bir Destanın Başlangıcı: Adamkarga” yazısında yazar, tüm kargaların özgür ve huzurla yaşadığı bir diyar olan Karganya’dan bahsediyor. Fantastik ögelerle süslenmiş olan yazı, Ulu Manitu ve Ak Muhafız karakterlerinin etrafında birleşen bir olaya dönüşmüş. Yazar, hayallerinin benimsediği tüm canlılığı yazısına aktarmış. Yazar, gerçek izleğinden sıyrılıp kendi mitolojik kahramanları yaratmış.

Sen Bana Oldun Yüce Bir Cânan” şiirinde ise şair, sözcüklerini gizlememiş ve “İlahi aşkların” uhreviyetinden esinlenen gözyaşlarını anlatmış. Şair, özel isim kullanıma dikkat ederek Çin Seddi, Mecnun ve Ferhat isimlerini de şiirinde yer vermiş. Geçmişin ve günün öznesini bir arada bulundurmayı seçmiş.

Bu tarz mistik ögelerin kullanımlarını diğer yazar arkadaşların metinlerinde de görmek mümkün. “Marduk Delikanlısının Meczupluğuna Dair” şiirinde, şair, uzak bir diyardaki medeniyetin bahsine değinip bireysel meczupluğunun ağacını dikmiş. Genel bir çerçeve içinde tüm yazarların kendi meczupluğunu bulma yolundaki adımları görünür kılınmış. Hepsi kendi içinde bir birey, hepsi kendi içinde bir diyar. “Birey” ve “Diyar” kelimeleri burada büyük önem taşıyor. Çünkü yazarların hedeflediği bir meczupluk hali var. Kendi gerçeklik duyguları bir kenarda bırakılıp yeni dünyanın yeni diyarlarını kurmayı hedeflemişler. Her ne kadar çerçeve böyle görünse de kendi toplumsal doğalarından kaçamadıkları aşikar. Belli ki Van şehrinin kültür topları birer birer yazılarının arasına sokuluvermiş. Yazarlar, kültür ögesinin tüm maneviyatını yazılarına aksettirerek diğer fanzinler arasında bir ayrıcalık elde etmeyi başarmış. Çünkü başta İstanbul olmak üzere fanzinlerin birçoğu bireyselliğin çarklarını döndürmeyi biliyor. Fakat işin içine şehrin kültür ve edebiyatı girince, fanzinler, birtakım kırılmalarla karşı karşıya kalıyor. Belki de Anadolu coğrafyasının metropol kent usulünü reddedip kendi değerlerine sahip çıkması da buradan geliyor. Kent, kendi kültürünü ve değerlerini sahip çıktığında o yöreye ait insanlar bu değerlerin harmanlamasını yapıp ortaya güzel ürünler koymayı başarıyorlar.

İster çizimleriyle isterse yazılarıyla olsun, Meczup başlı başına yeni dönemin iyi fanzinleri arasına girebilir. Şimdilik az sayıda yazar kadrosu olsa da sonraki sayılar için yeni isimler görmek mümkün olacaktır. Sadece erkek yazarların olması ilk sayının verdiği acele telaşın bir sebebi olabilir. Yeni sayılarında Anadolu’nun kadın emeğini görmek fena olmaz sanıyorum. Mecnun’un olduğu yerde Leyla’dan söz etmezsek tüm hikayeler eksik kalmış cümlelere benzer. Şimdi eline kalemini al ve tüm efsaneleri yeniden yazmaya başla! Yeni efsaneler yeni diyarlar yarat! Yarat ki eskimiş dünyanın tozu dumanı kalksın üstümüzden. Yeni Meczuplarla dolsun tüm kentler.

 

 

 

 

 

Yorum bırakın