Bu Dövüşte Canımız Bayağı Azaldı: Palyaço Fanzin 23. Sayı Kritiği (PDFli)

Palyaço Fanzin’in 2008’den bu yana varlığını sürdürmesi ve kendi çizdiği yoldan yürümesi çok değerli. Palyaço, “Fanzin”in gerçek bir örneği ve fanzine bağlanma sebeplerimden biri. Sanırım tüm sayılarını okudum. “özel sayı”sına, “Kutu” sayısına, 17. sayısına ve “zİN İLMİHALİ”ne ise hâlâ arada açıp bakarım. “Özel sayı” Syd Barret’ın mizahi haikularıyla benzeşiyor. O tarzı sevdiğimi o sayıyı okuyunca anladım. Palyaço, Sylvan Clownson’un ürettiği bir personal zine. Eski sayılarında dijital kolajlar baskındı, birçok türden ve türsüz yazı mevcuttu. Bu sayıda üzüldüğüm tek şey içerideki sade tasarım, az yazı ve kolajın kapakta kalması. Ki her şey Sylvan’ın keyfine göre olduğu için buna üzülmemin çok bir anlamı yok. Sylvan’ın ne yapabileceğini yaptıklarından bildiğim için keşke eskisi gibi olsaydı dedim, daha karmaşık bir şey okumak istedim, sadece bu. Bu görüşlerimle birlikte bu sayı da mükemmeldi. Saykodelik beyin ise tabii ki hâkim. Saykodelik şiirler var yine. Palyaço Fanzin’in kısa tarihi için de bir link bırakayım . Fanzinlere temas eden birçok insan zaten Palyaço’nun değerini biliyordu, yine de böyle bir giriş yapmamın sebebi bilmeyenlerin “neymiş ya bu kadar övdüğü” demesini, merak etmesini ardından tüm sayıları okuyup benim duyduğum mizahi sihri duymalarını istemem.

Palyaço Fanzin’in 23. sayısına döndüğümüzde; kapakta yine bir dijital kolaj var, unsurlarının çoğunu pek yorumlamamın mümkün olmadığı, Corona içen bir adam görüyorum kapağın sol alt köşesinde; sağ alt köşesinde ise sanırım başka bir marka içen bir adam var. İkisi de başlarını ellerinin arasına alıp veresiye satan pozu vermişler. Kapağın altında “hımmm”lık bir cümle: “ansızın utancın da yerine göre güzel bir duygu olduğunu hatırladım.” Ve yanında 23 yazıyor.

İçeriye geçtiğimde ilk sayfada “TAMAMI ÜNLÜLERDEN OLUŞAN YAZAR KADROSU”nu görüyoruz: Ryu, E. Honda, Blanca, Guile, Dhalsim, Zangief, Chun Li, Ken, Balrog, fanzin editörü ve sözlük yazarı (Vega), Sagat, M. Bison. Bu Street Fighter’dan tanıdığımız yüzlerin(ben pek tanımıyordum ama yaşı yetenler için ünlüler tabii) fanzinin okur sayısını katlayacağına inanıyorum(:D). İlk sayfada daha dayak yememiş hiçbiri, yüzleri tertemiz. Yazıların olduğu sayfalarda ise dayak yemiş halleri mevcut, bu ayrıntı da hoş. Altta da her zamanki o not mevcut, copyright’a da paraya da bir savaş açan. Sonraki önsöz sayfasında da şu yazıyor, “daima genç kalan” Palyaço Fanzin için: “Artık ihtiyarlamaya yüz tutmuş bir fikrin yirmi üç kez cana gelmesinin mucize mi yoksa bir lanet mi olduğuna bir türlü karar veremediğim bir an için yazılmış önsöz”. Önsözü ve bu sayfadaki diğer süpper notları da siz açıp okuyabilirsiniz, bu yazının altında Palyaço Fanzin’in 23. sayısının PDF’i bulunabilir.

Geldim ilk yazıya: Öyle bir hale geldik ki… Yazan Ryu.  Mükemmel bir yazıydı. Sadece şunu diyebilirim, okumalısınız. Zaten içeriğe dair uzun uzadıya bir yazı yazmayacağım. 20 sayfalık bu müthiş sayıyı okumak kolay. Fakat bir sonraki sayfadaki “Lazkiyeli Sade Hayyam” şiirinden birkaç dize alıntılamak istiyorum:


Hayyam’a yaklaşıp sordum

“Bulut geçti gözyaşları kaldı çimende.

Gül rengi şarap içilmez mi böyle günde?”

Dedi ki;

“yok şarap abi.

ben sadece redbul.”

Bu şiirin ardından gelen sayfadaki “Keriz Parası” şiirinin son iki dizesini de bir alıntı olarak patlatayım:

Öfkeli bir ses konuşuyor içimde;

“Bu kadar paraya anca şiir yazılır.”


Ardından gelen “Dijital Alemde Nasıl Parçalarıma Ayrıldım” isimli yazıda Issuu.com ‘un Türkiye’de erişime engellenmesine dair, Palyaço’nun talihsizliklerden dolayı ürettiklerini kaybetmesine dair bir yazı var. Son cümle beni hüzne götürdü. Bu pis işleri bırakma Ken (Yani Sylvan). Palyaço için o arşivi diriltmek için destek olacak dostlar elbette vardır. Yaşar Usta’dan aldığın tavsiye de ayrıca onurlu bir duruşa sebep olmuş gibi görünüyor bu konu dışında. Umarım toparlarsın meseleyi. Sonraki sayfada “27. yüzyılın en iyi şairi olacağım ama robotlar şiirden anlamayacak” başlıklı şiir de güzeldi, başlık şiirden daha güzeldi, kahkaha patlattım. “Storylerin Storysi” ise daha önce Grunge Poetry’de yayımlanan bir şiirdi, burda da görmek Palyaço arşivi adına çok makul olmuş kanımca. Nazım da bugün yaşasa, bunu yazardı çınardansa, kim bilir? “WHY” güzel bir metindi, sapasağlam. “klavye kullanmayı bilen yazar aranıyor” şiiri keyifliydi, bu şiirden bir alıntı yapmak icap eder:


ve kendi suratınla o kadar da gurur duymak

Bir çeşit hastalık olsa gerek.

herkesin bir burnu var

ve birer tivitır hesabı.

herkesin bir burnu var

başkalarının hayatına sokmakla gurur duyduğu


Sonra “Eksiklik” adında, ardından son fırt niyetine “olgunluk” adında bir yazı bir şiir var. Son olarak da bir “hatırlatma”yla bitiyor bu sayı: “You Lose…” Son sayfadaki görsele dikkat edin derim arka kapaktaki meleğe bakan gözün kimin olduğuna da. Palyaço hakkında yazmak beni mutlu hissettirdi. Sylvan Clownson’ı okumak bir ayrıcalık gibi geliyor bana.

Dostlukla. C’ya!

FANZİN: Palyaço Fanzin Sayı 23 (PDF İNDİR)