Hava karardıktan biraz sonra, Taksim’in ara sokaklarından birinde, barın merdivenlerini canhıraş tırmanırken, müzik sesi de giderek yükselmekteydi.
Henüz etkinlik yeni başlamış olmasına rağmen, hatırı sayılır bir kalabalık, stantlardaki kaset, plak ve CD’leri inceliyordu. Kimiyse sticker ve posterlerin peşindeydi; ya da şu soldaki adam gibi bazıları da stantta gördüğü tişörtün üzerine olup olmadığını ölçüyordu.
Duvara asılmış, daha sonra Selman Çağlayan’ın yaptığını öğrendiğim ‘Takas Pazarı’ yazılı afişi görünce doğru yere geldiğimi anladım.
Fanzinin temelleri nasıl atıldı?
Takas Pazarı’nın düzenleyicilerinden Mustafa Aypolat’la daha önce internet üzerinden tanışmıştık. Evrensel için Takas Pazarı’nı anlatmıştı. Aypolat’ın verdiği bilgiden, Takas Pazarı’nın sağlam temeller üzerine inşa edildiğini anlıyoruz.
Zira rock ve metal müzik dinleyen bir grup müziksever, daha önceleri Facebook’ta ‘Çılgın Koleksiyoncular’ adıyla kendi aralarında takas ya da satış yapıyormuş. Plak, kaset, CD ya da aklınıza ne gelirse…
Aypolat, bu grubun sonraları ‘et kemiğe büründüğünü’ şu sözlerle anlatıyor: “Biraz ‘eski kafalı’ olduğumuz için, bir süre sonra ilişkileri sanaldan gerçeğe dönüştürmek istedik. Bir yerlerde toplanmak ve takaslarda sohbet etmeyi amaçladık. Önce bir buluşma gecesi düşündük. Baktık ki insanlar, ‘Buluşmaya gelirken yanımda şu CD’yi getireceğim, şu tarz şeylerle takas edebiliriz’ gibi mesajlar göndermeye başladı. Bunu değerlendirelim, dedik. Stantlar açmaya karar verdik. Fikir bir anda büyüdü. Şu an altıncı etkinliğimizi yaptık ve dördüncü dergimizi çıkardık.”
Aypolat bunları anlattığında, dördüncü sayısı henüz çıkan Takas Pazarı Mecmuası’nın altıncı sayısı, yakınlarda yayınlandı.
İnternette başlayan, sonra da sokağa inen bu takas etkinliği, tam ifadeyle rock müziğin de hafızası niteliğinde. Çünkü Takas Pazarı’nda koleksiyoncular için oldukça değerli arşivlik eserler de var, piyasaya yeni çıkan grupların albümleri de.
Bu oluşumdan çıkan Takas Pazarı Mecmuası da temelini oluşturan birikimden nasibini almış.
Takas Pazarı Mecmuası’nda, rock ve metal müzikle ilgili anı yazıları, röportajlar, albüm kritikleri ve konser izlenimleri yayınlanıyor.
Kitlesiyle samimi bir ilişkisi var
Fanzin, belirli bir kitleye hitap ediyor. Bu, hedefini belirlemiş ve belli bir doğrultuda yayın yapan fanzin için avantaj. Çünkü fanzin, ‘hedef kitlesi’ ya da hedeflemediği kitlesiyle en sağlam bağlarını samimiyetle kurar. Takas Pazarı Mecmuası’nın samimiyet sorunu yok. Hem metinlerin dili hem de fanzinin varoluşu biçimi, kitlesiyle birebir örtüşüyor. Burada bir ‘cemaat’ten bahsetmek bile mümkün.
Ancak Takas Pazarı Mecmuası’nın dar sayılabilecek kitleye hitap ettiğini söylemek haksız bir yorum olur. Fanzinin efsanevi müzisyen Lemmy Kilmister’ı kapağına taşıdığı beşinci sayısında yer alan Özkan Uğur ve Ersen Dinleten röportajları, rock müzik dahi dinlemeyen insanların büyük zevkle okuyacağı yazılardan sadece birkaçı.
Takas Pazarı Mecmuası’nın yelpazesi geniş. Özkan Uğur röportajının hemen ardından ilginiz yoksa adını birazdan unutacağınız bir black metal grubuyla yapılan söyleşiye denk gelebiliyorsunuz. Bu, müziğin zenginliğinin hakkaniyetli bir şekilde fanzinde yer bulabildiğine delalet.
Takas Pazarı Mecmuası, anlı şanlı grupların yanında, henüz adını yeni duyurmuş yerli gruplara da sayfalarını açıyor. Böyle grupların, popüler rock gruplarının bile zar zor yer alabildiği bir medya düzeninde esamesi dahi okunmaz. Fanzin, onlara yer vererek harika bir iş yapıyor.
Takas Pazarı Mecmuası’nda, müzik festivallerini organize eden şirketlerle yapılmış, dönemin etkinliklerine ilişkin mülakatlara da rastlamak mümkün. Bunların haricinde her sayıda düzenli olarak albüm kritikleri var. Bu işte Cenk Ansen’in eline kimse su dökemez. Tıpkı kaliteli röportajlarda imzası bulunan Mahmut Saral’a olduğu gibi.
‘Keyif verici madde’
Fanzine yönelik eleştirilerim de var elbet. Ancak bunlar devede kulak. Mesela fanzinin görsel tasarımına biraz daha özenilmeli. Ya da imla hatalarını mümkün mertebe azaltmak icap eder. İçeriğe zaten lafım yok; daha ne olsun?
Takas Pazarı Mecmuası’nın altıncı sayısının editör yazısında, Mustafa Aypolat şöyle diyor: “Her zamanki gibi röportajlar, anı yazılarımız var, grup tanıtımlarımız var. Bu sayımız diğerlerine göre biraz daha metal bir sayı oldu. Sanırım bundan sonra da gidişatımız bu yönde olacak. Tabii ki rock gruplarımız ve kaliteli alternatif işler olacak ama ağırlımız metal.”
Sahiden de son sayıyı inceleyince, öncekine göre ağırlığın metale verildiğini çok kolay farkedebiliyorsunuz. Kaldı ki bu, ‘keyif verici madde’ olarak metal müziği işaret eden bir fanzin için şaşırtıcı değil. Ancak ben bir okur olarak, biraz daha genel geçer ya da ortalama bir insanın dinlemiş olduğu rock gruplarıyla ilgili de özel işler görmek isterim fanzinde. Odaklanılan konuları daraltmamak herkesin hayrına. Çünkü popa gönlünü kaptırmayan rock grupları, dergi ya da gazetelerde kendine yer bulamıyor.
Özetle, herkesin en az bir defa bu fanzini okumasını tavsiye ederim. Takas Pazarı Mecmuası, takip edilesi sağlam işlerden biri. Umarım dünya döndükçe devam ederler.