Çoğunluk mutsuz ve umutsuz. Sabah metroya ya da otobüse bindiğimde gördüğüm tek şey yorgun gözler. Kimse kimsenin suratına bakmıyor, yarım saatlik bir yolculuğu kendi fırsatlarına çevirip ya müzik dinliyorlar ya da kitap okuyorlar. Ben bugün Kaotik’in 8. Sayısını okumaya karar verdim. Herkesten uzaklaşıp, gideceğim yere varmadan kendime ayırabileceğim tek vakit buydu ve en rahatlatıcı şekilde değerlendirmem gerekiyordu. Bazen dinlediğim müzik bile tat vermiyor. Gördüğüm manzaralar içimi açmıyor. Bir kediye bile gülümseyemiyorum bazen. O gücü bulmak mı zor geliyor, bilmiyorum. Şimdi bu sıkıcı ve iç bunaltıcı düşüncelerden uzaklaşıp sizlere biraz Kaotik’in 8. Sayısından bahsedeceğim. Belki siz de o yarım saatlik içsel kaçamağı bu satırlarla doldurursunuz ve otobüsten indiğinizde bir kediye gülümsersiniz.
Oğuzhan Kayacan’ın işlerini her zaman beğenirim ve Kaotik’i de yakından takip ederim. Fanzin ve içeriği hakkında bilgi vermeden önce buradan Oğuzhan’ı tebrik ediyorum, istikrarını hiç kaybetmediği için.
Kapakta Salman Khoshroo’nun The Wanderer adlı sergisinden bir parça bizi karşılıyor. Biraz araştırınca ve sanatçının diğer resimlerine de bakınca oldukça hayran oldum açıkçası ve böylesine değerli bir sanatçıyı tanımadığım için biraz utandım. Olsun, hiç tanışamamaktan iyidir, öyle değil mi? Zeynep Erol, “Tek Şey Başlık” şiiriyle gözlerimizi satırlardan kaldırıp yanımızdaki pencereden akan manzaraya uzun uzun bakmamıza vesile oluyor. Enes Eşkin “Tanrı’yı, Devleti ve İnsanı Ben Öldürdüm” şiirini adeta Küçük İskender havasında önümüze sunuyor.
Boğazımı düğümleyen, burnumu sızlatan bir cümleyle giriş yapıyor Pelin şiirine -ya da sitemine mi demeliyim? – : “Sorulacak hesabımı bütün kadınlara emanet ediyorum” Bir kadın daha eksilmeyelim dediğimiz her gün birkaç kadın eksiliyoruz. Etrafımızdaki çember gittikçe daralıyor, boğazlarına kadar bahaneye batmış herkes, neresinden tutsak elimizde kalıyor ve bizim ağzımızdan çıkan tek şey “Ölmek istemiyorum.” Biz de değinelim. İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesidir. İstanbul Sözleşmesi Yaşatır!
Ekin İlhan bizlere The Handmaid’s Tale’ı tanıtmış, ben de severek izlemiştim! Bahtiyar Sevim “Bekliyoruz” adını verdiği mini öyküsüyle gülümsüyor aradan, Memozan “Çaya batırılmş petibör ve Sanat galerisinde bir resim sergisi açılışı” adını verdiği şiiriyle içimizi ısıtıyor. Can Barış’ın görselleri araya homojen ve düzenli bir şekilde yerleştirilmiş, ellerine sağlık Can! Sonraki sayfalarda bize Özge Sargın, Oğuzhan Kayacan, İrem Cemre, Samed Ataş, İrem Cığal, Rıdvan Ardıç, Rıdvan Yılmaz, Yiğit Ergün, Özüm Orbay ve Aykut Akgül eşlik ediyor.
Kaotik’in 8. Sayısı son dönemlerde içime dokunan nadir yayınlardan biri oldu. 9. Sayıyı sabırsızlıkla bekliyorum. Ellerinize sağlık!
Fanzin Yürüyor!