Kendisi bir Türk! Hatta hikâyesi taa Osmanlı Dönemi’ne dayanıyor aslında; o Lagari Ahmet Çelebi, şu meşhur Hezarfen Ahmed Çelebi’nin kardeşi olur kendisi. Aynı zamanda aramıza yeni katılan bilim-kurgu fanzini Lagari’ye ismini veren kişi. Merak ettiniz değil mi? E hadi buyurun, hikâyesi; Mehmet Fatih Balkı’nın merak uyandıran üslubuyla ilk sayfada bekliyor sizi!
Zamansız bir bilim kurgu fanzini Lagari, oysa hikayeleri henüz pek yakın bir gelecekten..
Mesela, uyuşturucu algısını farklı bir boyuta taşıyarak adeta bu dünyayı böyle hor kullanışımıza yakın gelecekten sövercesine bize sunulmuş bir Altay Öktem hikâyesi “Satıcı”. Korkut Kabapalamut’un “Yanlış Meslek”, Serkan Üstündağ’ın “G-09-XFAH8” ve Murat Yıldırım’ın “Rüya Bekçisi” hikâyeleri; maalesef gelecekte de olsa bazı şeylerin değişmeyeceğini; tabii burada da işin püf noktası olarak; gelişmenin bizde bittiğine, geleceğin yalnız ufuk açıcı olacağını temellendiren hikayeler. –ve toplum olarak ne kadar çağdaşlaşsakta; insanlığın en temel, en ilkel değerlerinin hep aynı kalacağını-
İki güzel röportaj var. Selma Mine ve Müfit Özdeş ile yapılan bu röportajlar için Mehmet Fatih Balkı’ya ayrıca teşekkürler! Uzun yıllardır bilim-kurguyu severek takip edenleri de, bu türle henüz yeni tanışan kitleye de hitap edebilecek, nitelikli ve açık röportajlardı ikisi de. Ayrıca ikisi de yerli bilim kurgu konusunda duayen isimler. Olivier Coignoux’un, nesneleri mekânla harika bir şekilde özdeşleştiren, siyah beyaz olmasına rağmen farklı kompozisyonlarıyla insanın dikkatini çeken bir iş. Güzel çizimleri de var, ara sayfaları biraz dikkatli karıştırın.
Metin Uçar’ın “Kars Operasyonu”, ismi referans alındığında pek beklenmedik bir yerde başlıyor bence ve samimi üslubuyla kendini pek sevdiriyor. “Evsizler” var bide; Mehmet Fatih Balkı’dan ” Su, bir gün çok değerlenecek diyenler yanılıyorlar. Kendi çaplarında haklılar ama buna gerek kalmayacak çünkü ağaçları yok ederek katlettiğimiz yuvamız bize nefes alacak tek parça oksijen bırakmayacak.” cümleleriyle başlıyor, geleceği konu aldığı gibi yakın geçmişin gündemine de vurucu göndermeler yapıyor. Özellikle son cümlesiyle derin düşünceler içinde bırakıyor insanı.
“Unutulmuşun Mesajı” geleceğe dair geçmişten bir hikâye Gökçe Mehmet Ay’ın dilinden ve yine geçmişten geleceğe bir şeyler taşıyan “Soru-Cevap”, Ruhşen Doğan Nar’ın bir laboratuvarda başlayıp, anne karnındaki kutsal varoluştan; din, ırk gibi kavramları ayırt etmeksizin cennet-cehennem algısının sorgulanışına değin uzanan, sizi de sorgulamaya iten hikâyesi, adını tam manasıyla karşılayanlardan.
Zamansız fanzin dedik elbet ama bu sayılarında ağırlıkta yakın geleceğe dair hikâyeler yer alıyor. Sosyal ve psikolojik açıdan daha revaçta olsa bile yakın geleceğe dair pek gündeme gelmeyen incelikli konulara değinmişler. Dolu dolu tadından yenmez bir sayı olmuş!