Tarafsız Yargılama ve Bir Tanrı Katili (PDFli)

Biraz tanrı

Biraz benlik

Sorgusu

Merhabalar, bugün bir süredir üzerine düştüğüm ve üstüne düşündüğüm fankitlerden birisi olan “Bir Tanrı Katili” isimli çalışma üzerine iki söz edelim istiyorum. Öncelikle, gönül rahatlığı ile bildirmeliyim ki Bâleybelen isimli arkadaşımızın kim olduğunu bilmiyordum, bu kritik bitene kadar da bunun tarafsız olması için hiç sormadım. Kritiği bitirdiğimde Efe Elmastaş ile konuştum, o da bana söylemedi ve bu güvenilirlik beni son derecede mutlu etti. Yani bu kritik, hiç tanımadığım birisinin çalışmasının kritiği durumunda. Bu da sonuna kadar tarafsızlığı ve önyargısızlığı, kayırmacılığı ve korumacılığı engelliyor. Ama lafı uzatmak lüzumsuz olduğu için bence artık başlayalım.

Bir Tanrı Katili fankit, çok basit ve temel şeylere dayanan bir tasarıma sahip. Bunu, Kaotik #9 için de söylemiştim. Özellikle şiir konusunda bu tür çalışmalar mümkün olduğunca engel oluyor dikkatin dağılmasına. Bu yüzden kapağı ben buradayım diye bağırmasa da içeriğinin albenisi daha önemli oluyor. Söz işçiliği burada devreye giriyor işte.

Bu söz işçiliği ile ilk karşılaşmamız, sağlam ve çarpıcı bir önsöz ile gerçekleşiyor. Yani Tanrı Katili, burada kendisini yaralamakla işe başlıyor. Böyle bir diyalekt kurmak, çok ciddi bir metin gerektirir bence. Çünkü herkes büyük büyük sözler edebilir fakat bunların alt metni boş ise orada bir hastir çekmek gerekir.

Şiirin kazanan kısmı gerçek bir hesaplaşmanın başlangıcı niteliğindedir. Bu sayfa, çelişkilerin arasında kalmışlığı, çoğumuzun yaşadığı şeyleri çoğumuzun kullanmadığı bir dille, güzelce dokunup işlenmiş. Doğru yerinde ve doğru renginde imgeler sayesinde şiire güzel bir başlangıç oluyor.

Fakat şiirin devam eden ilk kısmında martı imgesi -bence- biraz abartılı biçimde kullanılmış. Hava pusluydu ya da öyle dediler gibi sağlam dizelerin etkisini düşüren bir durum yaratmış tık tık seslerinin bu kadar tekrarı.

Ama bu durum böyle devam etmemiş. Üçüncü bölümün vurduğu yerden ses gelmiş. Hem insanımızın hem edebiyatımızın bu dürüstlükte ve bu sertlikte şiirlere ihtiyacı olduğuna inanıyorum. “Bir erkek bile doğuramamış” kadınları kurtaramayacaksa da, derdini anlatıp ortak olan bir bölüm vücuda gelmiş. En saygı duyduğum dizesi ise “Ben kendi içimde kurduğum demokrasinin ilk destekçisi / Kurduğum devletin yıkıcısıyım”

Bir akşam vakti yarattık dünyayı

Her sayfayı, her bölümü tek tek incelemek tat kaçıracaktır fakat hızlı hızlı sona gelirken yüzümüze çarpan keskin dizelerden birisi daha önceki bölümlerde de dikkat çeken öncülleri gibi, bir suçlamadan öte net bir yargı doğrultusunda sonsöz niteliği taşıyor. Diyor ki “bir çocuğun ıslığıyla dümdüz olacak yerküre”.

Güneşin hâlâ doğmaya vakti var.

Tecrübenin pahalı bir şey olduğunu tekrar söylüyorum. Bu çalışmanın sahibi belli ki sadece yazınsal olarak değil, kendi hayatı içerisinde de ilginç ve duyulması gereken tecrübeler edinmiş. Bu şiirin kıymeti, doğal olarak alt metni ile alakalı.

Uzunca şiirler yazmak çok da zor bir şey değil fakat yazılan o uzun metnin şiir niteliği(!) taşıması, yani hâlâ aynı albeniyi ve sanat sözünü koruması gerçek “zorluğu” doğuruyor. Yazım aşamasını tabiidir ki bilemeyiz ve açıkçası bana göre de zorlama gelen yerleri yoktu şiirin. Hızlıca yazılıp iyice düzenlenmiş bir çalışma olduğunu düşünüyorum.

İlerledikçe temposunu koruyan bu şiirin ve dolayısıyla da bu fankitin kritiğinin sonuna geliyoruz. Keyifle okuduğum bu fankitin bir şekilde bir şeyleri değiştirmesini, değiştirmese bile unutturmamasını diliyorum. İç çekişmelerin toplumsal karşılıkları olduğunun da kanıtı olan bu çalışma (belki doğrudur, belki de sadece benim çıkarımım budur) umuyorum ki kolay kolay unutulmaz. Basit gözüken her iş basit değildir. Son bir alıntı ile bitirmeyi doğru buluyorum, şimdilik görüşürüz dostlar.

Bir çocuk sustu bugün dünyada

Gördüklerini anlatmadı, anlatamadı

Daha güzel yarınlar için ağaç dikecek iken

Piç tohumları ekiyoruz

Çorak topraklara

FANKİT: Bir Tanrı Katili-Bâleybelen (PDF İNDİR)