Kaotik Fanzin , sonsuza dek sürecek beyin ve yürek kaosu…
Kaos yaşama can katar felsefesine sahip bir birey olarak, özellikle de yoğun Bukowski okuyarak geçirdiğim, otu çöpü sorguladığım şu dönemlerde elime geçen Kaotik Fanzin’in 4. sayısı bana çok iyi geldi diyebilirim.
Mantık-duygu savaşı yılların ne bitirebildiği ne de birinin diğerini yenip sonuçlandırabileceği türden. İnsanlık tarihi boyunca böyle olmuş bu, böyle de devam eder. Dikkat! Bu fanzin size beyin ve yürek kaosu vadediyor, “veya” değil “ve”. Her ikisini bir arada sunabilmek çok da kolay olmasa gerek.
İnsanlığa düşünebilmekten sonra bahşedilmiş en büyük yeteneğin sorgulamak olduğunu savunmuşumdur her zaman, zaten sorgulamak için kullanmadığınız bir düşünme yeteneği ne işe yarar ki… Bana göre bir insanın varlığı sorgulama yeteneği ile doğru orantılıdır.
Ve sorgulamak sizi kaosa sürükler…
Giriş yazısını olduğu gibi buraya bırakıyorum:
“Bu yapıt boğuk bir fısıltıdır. Her türlü tahakkümden ve sunilikten uzak durmakta kararlı birkaç ses uyumsuzluğu. Var oldukça tekrarlayacağımız, sonsuza dek sürecek beyin ve yürek kaosu… Muhtevasının her parçası bir diğerinden bağımsız ve sorumsuzdur. İsimleri prim yapmayacak birilerinin birtakım gerçekleri, yalanları, kurguları, hayalleri; ruhunu, zihnini ve nicelerini anlatmaya soyunduğu ya da esasında hiçbir şeyden bahsetmediği bir emek.”
Peki kim bu Samovski, kim? Böyle etkileyici yazım tekniği kullanmayı nasıl öğrendi. Bu sorularımı kim cevaplayacak?
“Bizim de Bir Öykümüz Olacak mı?” yazısı çok iyi olmuş gerçekten. Yazıyı okurken Derviş Zaim yönetmenliğindeki “Tabutta Rövaşata” filminden sahneler gözümde canlandı, ilk fırsatta yeniden izleyeceğim. Yorumlama yeteneğini argo ile taçlandırmış arkadaşımız, tespitler de tespit hani, vurmuş on ikiden.
Can Korur’un “Bir” isimli şiirinin şu dizeleri zor çıkar okuyanın aklından:
“Dokuz canlıysam eğer harcadım dokuzunu sende
Ve bir şiir kalır yiten bütün canlardan geriye.”
Hani sorgulamak diyordum ya Oğuzhan Kayacan’ın “Bu Mekandaki Her Şey Satılıktır” yazısını okuduktan sonra oturur gelmişinizi, geçmişinizi sorgularsınız. Neydim ben? Neyim? Ne olacağım sorusuna geldiğinizde ise artık kendinizi sorgulamanın pençesine atmışsınız demektir.
Genel olarak fanzinin düzeni ve yazı-görsel uyumunu çok beğendim, emeklere sağlık. İlgiyle takipte olacağım.
Değinmek istediğim bir şey daha var ki ilk ke bir fanzinde barkodla karşılaştım. Fanzinin sonunda “scan me” başlıklı bir barkod var. Ben uygulamayı indirip denedim ama başaramadım, bunu teknoloji bilgimin zayıflığına veriyorum. Umarım çalışıyordur ve fanzin okurları okuduktan sonra uygulamalarına kaydedebiliyordur. Düşünsenize bir fanzin okudunuz, tekrar okumak istiyorsunuz ve tarayıp cebe atıyorsunuz, muazzam. Hele de benim gibi fanzin kültürünün henüz hala ( maalesef ) çok yaygın olmadığı bir şehirdeyseniz bulunmaz nimet.
Tabii eğer barkod başka bir amaca hizmet ediyorsa bir üstteki paragraf kendini imha etmeli J Bunun için de ekipten bilgi istemiş olalım böylece.
Kaotik fanzinkaostan beslenerek son hız devam edecek gibi görünüyor.
Ne mutlu bize, fanzin yürüyor…