Sopalı Pankart hiçbir taraftar grubuna bağlı olmayan bir tribün fanzini. Mücadelelerinin temelinde ise endüstriyel futbol karşıtlığı yatıyor. 7 yıllık bir azim sonuncunda 29. sayısına da ulaşmış bulunmakta. Bu sayıyla ilk defa Fanzin Apartmanın düzenlediği fuar sayesinde karşılaşmıştık. Ayrıca fuar kapsamında yapılan söyleşilerle de Sopalı Pankart’ı daha yakından tanıma fırsatı bulmuştuk.
Girişte halkın elinden alınmaya çalışılan futbola, indirilmeyi planlanan bir darbe olan Süper Lig girişiminden yola çıkarak, futbolun bir ticaret öznesi haline gelmesini eleştiren, bildiri niteliğinde yazıyla karşılaşıyoruz.
Ardından ilk yazı olarak “Bizler Asla Vazgeçmeyeceğiz” var. Okurken, Sakaryaspor’un Tatangalar grubundan birisinin isyanına ortak oluyoruz. Sakaryaspor hâlâ dernek anlayışıyla yönetilen bir kulüpmüş. Önceki yönetim başarısızlığından dolayı istifa etmiş ve bir türlü toplanamayan kurulla kulüp yönetimi belirsizliğini korurken ortaya Sakaryaspor’dan pay almak isteyen abiler çıkmış. Yazıda bu süreç hakkında bilgi ediniyoruz. Ben şu an göz attım ve Sakaryaspor kendine yeni bir başkan bulmuş. Kimdir, necidir pek anlayamadım ama umarım yazıyı kaleme alan arkadaşımızın istekleri doğrultusunda olmuştur bir şeyler.
“Türk Futbolu’nun Karşı Devrimi” başlıklı bir yazı geliyor ve devamında gözüme çarpan Başakşehir logosu. Sanıyorum ki futbolla ilgilenen, ilgilenmeyen herkesin Başakşehir kulübü hakkında bir fikri vardır. Bu yazıda da Başakşehir kulübünün şampiyonluğuna dair getirilen eleştiriyi okuyoruz. Sonraki yazı ise; “Casuallaştıramadıklarımızdanmısınız?” futbol maçları sonrasında rakip takım taraftarları ile çıkan olaylardan sıyrılabilmek ve aralarından daha iyi sızabilmek için ortaya çıkan bu giyim kültürünün Türkiye’de nasıl laçkalaştığını anlatıyor.
“Covid+ Tribün” bir sonraki yazımız. Yazının temel sorusu; taraftarsız tribün olur mu? Bu yazının sonundan sizlerle bir alıntı paylaşmak istiyorum. Ki böylece Sopalı Pankartın tutumunu daha iyi anlayabilesiniz. “…koronavirüs süreci bitse de, dünyada tek bir koronavirüslü hasta kalmasa da, aşı bulunsa da, tüm taraftar kısıtlamaları kalksa da, biz Passolig hatasından dönülene kadar maçlara gitmeyeceğiz ve boykot edeceğiz.“
Son yazı da en başta bahsettiğim Süper Lig konusu detaylıca ele alınıyor. Süper Lig ne kadar iptal olsa da yazı bundan fazlasını barındırıyor. Okuyunuz, modern futbola durabildiğiniz kadar karşı durunuz. Çünkü Sopalı Pankart’ın 23. sayısında dediği gibi: “İngiltere’de işçilerin emeği ile doğan ve tabanın oyunu olan futbol, şimdilerde o işçilerin ölümlerinden yükselen stadyum temellerinde oynanıyor.”