Pole Fotozin üzerine Tolga Güleç ile sohbet

 

Geçtiğimiz günlerde güzel bir çalışmayla tanıştım. İsmi Pole. Tolga Güleç’e ait olan bu iş, katlama usulüyle dizayn edilmiş bir foto zin. Görsel vurguların güçlü olmasının yanı sıra kullanılan baskı materyali ve konumlanışı da hayli hoş. Bu çalışma 250 kopya üretilmiş ve buna erişme şansına sahip olacak kişileri bekliyor. Şimdi Tolga Güleç’e Pole hakkında sorularımızı yöneltelim istiyorum.

 

Sizi Gözaltı Fanzin’den tanıyoruz ama hakkında pek de fazla şey bilmiyoruz. Biraz kendinizden bahseder misin?

Fotoğrafla anı fotoğrafları çekmenin biraz daha ötesinde ilgilenmeye 2005 civarı başladım. Kısa bir süre sonra da analog sürece merak sardım ve uzunca bir süredir neredeyse sadece analog fotoğraf çekiyorum, çektiğim fotoğrafları geliştiriyor, baskı alıyorum. 2012 yılında yine Gözaltı’ndan Martin ile birlikte Kadıköy’de ilk karanlık odamızı kurduk. 2015 yılında Gözaltı fanzin’i çıkarmaya başladık. 2016 yılında Aralık #2 fotoğraf kitabının kolektif üretim sürecinde dahil oldum. Kadıköy’deki atölye yaklaşık 7 yıl açık kaldı. Bu dönemin ilk yıllarında kendi çalışmalarımızı ürettik daha sonra Martin Berlin’e taşınınca ben aynı pasajda farklı bir mekanda çalışmaya devam ettim. Atölyenin bu ikinci döneminde baskı almayı, film geliştirmeyi öğrenmek isteyenler için karanlık oda dersleri düzenledim, yine analog süreçle iş üreten sanatçıların projelerine katkıda bulundum. Pandeminin başladığı yıl atölyemi evime taşıdım. Halen buradan çalışıyorum. Yine bu dönemde yaklaşık 1,5 yıl kadar Ofset Yapımevi’nde çalıştım ve birçok sanatçının kitap üretim süreçlerine katkıda bulundum. Pole da yine bu dönemde ürettiğim bir foto-zin.

“Pole Dance” bizim bildiğimiz şekliyle direk dansı. Peki, bu çalışma nasıl ortaya çıktı? Neden minimal, katlama usulünü tercih ettiniz? En nihayetinde kalitesi yüksek fotoğraflar bunlar.

Fotoğrafları 2017 yılında dijital bir haber kanalının yayınlamak istediği bir yazı için çekmiştim. Daha sonra proje iptal olunca bu fotoğraflar arşivde kaldı. Ofset Yapımevi’nde çalıştığım dönemde boş zaman bulduğumda matbaanın deposundaki kağıtlarla çeşitli katlama yöntemleri deniyordum. Hem bu konsepte uygun, hem de ofset baskı ile çok yüksek maliyet getirmeyecek şekilde üretebileceğim çeşitli ebatlarda, farklı katlama modelleri denedim. Pole’u tek formada revolta baskıyla oldukça az kağıt kullanarak ama baskı kalitesinden de çok ödün vermeyecek şekilde planladım. Fotoğrafların ilk editlerini karanlık odada farklı ebatlarda ve kağıtlarda baskılar alarak yaptım. Daha sonra kaynak baskılarını üretip taradıktan sonra zin’e aktardım.

İç taraftaki resimleri görmekte zorlanan biri olarak soruyorum. Neden zini iki uçtan yapıştırma gereği duydunuz?

Foto-zin’in tel ya da iplik dikiş kullanmadan üretilebilmesini ancak kısmen de olsa bir kitapçık gibi görünmesini istiyordum. Konseptin ilk çıkış fikri objenin bir iç ve dış döngüsünün olması, yani fotoğrafların içeride ve dışarıda farklı bir akışı takip etmesi, çevirerek (dönerek) bakılabilmesi, aynı zamanda bir pole gibi yuvarlak olmasıydı. Bu konsept yol üzerinde biraz değişkliğe uğradı tabii ama çıkış noktası en nihayetinde buydu. İçeriğindeki fotoğraflar da aslında uzun süre incelenebilecek, karşınıza almanızı gerektiren fotoğraflar değil bana sorarsanız. Dolayısıyla iç yüzeydeki görsellere belirli bir açıdan bakma durumunun hem çok büyük bir engel teşkil etmediğini hem de bu zorlanma durumunu biraz eğlenceli bulduğumu söylemeliyim. Pole, ona bakmak isteyen birinin elinde daha düz bir yapıya kıyasla daha zorlu, hatta belki daha eğlenceli bir eyleme dönüşüyor. Ters yüz etmek, yırtıp çevirerek bakmak istiyor ya da olduğu haliyle bakmayı kabul ediyorsunuz. Bu bakma biçimi de kişiden kişiye farklılaşabiliyor. Pole benim ilk tasarım deneyimimdi. Bu konseptin farklı bir fotoğraf kurgusuyla ve grafik tasarımıyla çok daha ileriye taşınabileceğine hiç şüphem yok. Zaten halihazırda French Fold vb. katlama yöntemleriyle üretilen birçok iyi çalışma var.

 

Özellikle bu zamanda böylesi çalışmaların maliyetini az çok tahmin ediyorum ama foto zin olan çalışmaların farklı dizaynlara sahip olanların ilgi çektiğini de biliyorum. En nihayetinde kâr amacı olmayan çalışmalar bunlar. Bu tarz işleri üretmenin ardındaki motivasyon nedir?

Açıkçası ben Pole’u Pandemi döneminde biriktirdiğim sınırlı bir bütçeyle ürettim. Zaten zinin çizgisini de birçok açıdan bu bütçe belirledi. Ebadı, kağıdı vs. Motivasyonum matbaadaki üretim sürecini farklı bir açıdan yeniden deneyimlemek ve kendime atölyede iş çıkarma hevesim diyelim. Matbaa aşamasına gelene kadar evlerimize kapandığımız dönemde 2 ay kadar test baskılarını aldım. Sonrasında editing, baskı testleri, dostlarımla fikir alışverişi derken şahane bir 4-5 ay geçirdim. Sadece bu üzerinde çalışma döneminin ne kadar keyifli geçtiğini düşününce bile harcadığım her kuruşa değdiğini söyleyebilirim 😊

Pole foto zine ulaşmak isteyenler bu çalışmaya nasıl sahip olabilirler?

Bir kopya isteyenler Pole’a İzmir’de Fanzin Apartmanı’ndan, Ankara’da Ka Atölye’den, İstanbul’da Fil Books’tan ya da direkt benden edinebilirler.