Merak, İrdeleme Dürtüsü: Tab Fotozin

 

Instagramda rasgeldiğim ve bu sayede tanıdığım bir fotozini size tanıtmak ve onlarla küçük bir söyleşi gerçekleştirmek istiyorum. tab fotozin kişisel sınırlar / temas temasıyla geçtiğimiz ay çıktı. Öncesinde kendileriyle kısa bir sohbet gerçekleştirdim ve maliyetini ödeyerek bir tane edindim. Bilindiği üzere ülkemizde fotoğraf zinleri hayli az çıkıyor ve okurlarla buluşmakta zorlanıyor. Özellikle sanal olanakların, platformların çoğalmış olması ve ülkedeki basım maliyetlerinin olağanüstü artması fotoğraf üzerine çıkan nesnel üretimlerin de çıkmasını zorlaştırıyor. Devamlılığı olan işler ya sanal olarak devam ediyor ya da bir görünüp bir kayboluyor. Tamamı renkli, iyi kalite kâğıda basım olan bu çalışmayla tanışmış olmak güzel.

İçeriğe dair düşüncelerimi ifade etmem gerekirse, tab’tan yansıyan fotoğraf karelerinin bir özelliği bu toprağın insanını yansıtmış olduğu gerçeğidir. Fotoğrafların künyeleri, çekim tarihleri ve mekan/şehir isimleri zinde yer almasa da görsel hafıza alımlayıcıya gereken göstergeleri sunuyor. Kiminin sokağı başında cereyan eden bir olay, kimininse günlük rutini içerisinde yer alan bir anı… Sanki memlekete dair küçük bir gezinti gibi. Her gezintide de küçük, olağan, bizlerin dünyasından hikâyeler… Tam bu notada aklımdaki soruları sorarak kendilerini daha yakından tanıyalım diyorum.

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? tab nasıl başladı, nasıl bir araya geldiniz?

Fotoğrafa yeni söylemler getirmek ve düşündüğümüz kavramlar üzerine görsel egzersizler yapmak için bir araya geldik. Her birimizin takip ettiği bireysel projeleri var. Yaşlarımız birbirinden farklı, deneyimlerimiz de keza. Bizi birleştiren şey fotoğrafı bir oyun alanı olarak görmemiz ve elimizdeki kreatif materyali bu doğrultuda kullanmak isteyişimiz.

Pandeminin patlak verdiği o günlerde belirlediğimiz bir konuydu “Kişisel Sınırlar – Temas”. Kapanmalar, maskeler ve mesafelerle kendimizi içinde bulduğumuz yeni gerçeklikle güçlü bir ilişkisi olduğunu gördük. Sınırların nerede başlayıp nerede bittiği, nasıl birbirine girdiği ve toplulukların, toplumla bireyin, bireyle diğer bireylerin hangi şekillerde birbirine temas ettiği konusunun kafamızı kurcaladığını biliyorduk. tab merak ve irdeleme dürtüsüyle doğdu.

Bunca sanal platform imkânı mevcutken neden basılı, hem de renkli bir fotozin? En nihayetinde hatırı sayılır bir maliyetin altına giriyorsunuz ve işin ucunda karşılığını almak da var. Burada sizi dinamo eden düşünce nedir?

Fotozin için çalışmaya başladığımızda eve henüz kapanmamıştık ve ilk düşüncemiz basılı olması yönündeydi. Karantinayla birlikte online sergiler, dergiler ve çalışmalar önem kazandı ve gerçekten büyük bir fırsat da oldu yeni bir dilin keşfedilmesinde. Biz ise basılı fotozin düşüncemizde kararlıydık ve maliyetli olacağını bilsek de Türkiye’deki pek de gelişmemiş fotozin kültürüne elle tutulur bir katkı yapmak istedik. Elbette renkli baskı ve kâğıt kalitesi maliyeti yükseltiyor. Bu kaygılar bizi baskıya gittiğimizde de yalnız bırakmadı. Kullandığımız kağıt fotoğrafın bütünlüğünü bozmuyor ama elde rahatsız edici bir his de bırakmıyor değil. “Temas”la dağılan, izleyicinin elinde şekillenen bu yapısını tuhaf bir şekilde konumuzla ilintili bulduk.

Söz başlarken de bahsettiğim gibi; bu toprağın hikâyelerini bizlere taşıyan bir seçki söz konusu. Fotoğraflar zinde yer almadan önce nasıl bir süreç izleniyor?

Bir fotozin fikriyle ortaya çıktık. Bu fotozinin hangi mecrada olacağı, hangi formatta çıkacağı gibi detaylar konunun belirlenmesiyle şekillendi. Dokunmanın tabulaştığı ve sınırların belirgin bir biçimde çizildiği bir dönemde bu dönemin bariz obje ve olgularına yaslanmadan “temas”ı ve “kişisel sınırlar”ı yeniden sorguladık. Arşivlerimizdeki fotoğraflar büyük bir kaynak oldu, bunun yanında yeni çekimler de fotozinde yer buldu kendine.

Fotoğraf seçkisi çekim sürecinden belki de daha çok emek istiyor. Yukarıda da değindiğimiz gibi fotozinde işlediğimiz kavramlar üzerinde birçok kez bir araya gelerek beyin fırtınası yaptık. Her fotoğrafçı kendi sesini getirirken yeni keşfettiğimiz algılama biçimlerinin de meyvesini topladık. Sonucunda bir havuz oluştu ve kavramlar çerçevesinde bu havuzda çetin bir eleme sürecine giriştik. İsimlerden ziyade fotoğraflara odaklandık ve belki de bugün elimizdeki bu fotozini kendinden emin bir şekilde Türkiye fotoğraf çalışmalarının arasına koyma gayretimizin ardında da bu yatıyor.

Yukarıda maliyet meselelerinden bir nebze bahsettik ve konu kendiliğinden belirli bir noktaya geldi. Siz tab’ı shopier sayfanızdan alıma açıyorsunuz ve bu da akıllara “tab fotozin kâr amacı güdüyor mu?” sorusunu getiriyor. Konu hakkında ve genel fanzin etiği hakkında düşüncelerinizi dile getirir misiniz?

tab fotozin kolay bir şekilde temin edilmek istiyor aslında. Shopier gibi bir mecrada çıkmamızın sebebi buydu. Fotozini bastırdıktan sonra bu kadar kopyayla ne yapacağımızı sorduk kendimize ve ancak sayılı kitapçıya bırakabildik. İnternet üzerinden satıştan başka seçeneğimiz yoktu.

Herhangi bir kuruluştan ve kişiden fon almadık. Seçkiden baskıya kadar her şeyi kendi imkânlarımızla halletmeye çalıştık. Online satış da bunun bir parçası.

Fotozini dijitalde yayınlamak yerine fiziksel olarak basmak istedik ve bu maliyetleri gerçekten artırdı. En azından bu harcamaların üstesinden gelebilmek ve gelecekte bu tür projelere girişirken daha esnek olabilmek için maliyeti çıkarmamız gerekiyordu. Bu projeyi rahatlıkla fonlamamızı sağlayacak bir gelir kaynağımız bulunmuyor. Şu aşamada kâr amacı gütmediğimiz halde böyle bir yola başvurmak durumundayız.

Şu anki süreçte tab fotozin’in maliyetini üstlenen fanzin okurları bu güzel sayıları edinebiliyor. Peki ya edinemeyenler? tab’ı görmemiş olan kitleye ulaşamaması konusunda bir kaygı taşıyor musunuz? İlerleyen zamanlarda PDF paylaşımı yapacak mısınız?

Şu aşamada yalnızca fotozinin bastırdığımız kopyalarını olabildiğince elverişli bir şekilde meraklılarına ulaştırmaya odaklandık. Tek sayılı bir yayın olarak düşündüğümüz bu fotozinin ileride daha çok izleyiciye ulaşmasını elbette önemsiyoruz fakat yukarıda da belirttiğimiz gibi “temas”ın eski anlamını koruduğunu, zorlu ve zahmetli de olsa “kişisel sınırlarımız”dan çıktığımız bir gerçeğin bütünüyle silinip gitmediğini düşünüyoruz. Bu da bizi dijital dağıtım konusunu şimdilik ertelemeye itiyor. Ayrıca her ne kadar dijital dönüşümü kabul etsek de fanzin kültürüne basılı bir yayının daha uygun düştüğünde de ısrarcıyız.

Hangi fanzinleri takip ediyorsunuz ve ülkedeki fanzin ortamı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Dili yalnızca fotoğraftan oluşan bir fanzin çıkartmak istedik. Fotoğrafları sıralarken belli bir matematiği gözettik ve yazılı medyuma ihtiyaç duymadan zihnimizde uyananları ve söylemek istediklerimizi fanzine işledik. Sürecin başında yine fotoğrafı konu edinen fanzinlere göz attık ve yalnızca ülkemizdeki örneklere de değil. Ülkemizde bu işi başarıyla sürdüren Gözaltı ve Fabrika gibi fanzinleri başarılı buluyoruz. Yine de konusundan dizilimine, kapak tasarımından sayfa dizaynına kadar fotozine dair alanlar kendiliğinden şekillendi. İlk denememizdi ve sonuçtan memnunuz diyebiliriz.

Son olarak ilerleyen süreçte neler yapmayı düşünüyorsunuz? Mesela daha geniş katılımlı bir sayı veya bir sergi? Fanzin okurlarına, takipçilerine söylemek istedikleriniz var mı?

tab fotozin’i tek sayılık bir çalışma olarak değerlendiriyoruz. Ama bir araya geliş nedenimiz hala geçerli; bir oyun alanından söz ediyorsak bu oyunu tek elde bitirmek gibi bir niyetimiz yok. Farklı adlarla farklı mecralarda yeniden işler yapacağız ve bunları duyurmak ve fotoğraf ve fanzin takipçileriyle paylaşmak için sabırsızlanıyoruz.

fotoğraflarıyla: Adem HAYIR, Ş. Ali TAŞER, Berke KAYGIN, Betül KARAVELİOĞLU, Deniz BAYAT, Dilara TAN, Elanur AYIK, Kubilay KARSLI

tab fotozin ekibi: Ş. Ali TAŞER, Dilara TAN, Elanur AYIK, Kubilay KARSLI, Pınar ARDIÇ

sayfa dizaynı: Emre TUNÇEL

kapak dizaynı: Ş. Ali TAŞER

tab fotozini edinmek isteyenler sosyal hesaplardan ve tabfotozin@gmail.com email adresinden iletişime geçebilirler.