KRİTİK: Bilim Kurgu Fanzin’de / Lagari Fanzin Sayı 4 (PDFli)

Bilim kurgu eserlerinin, bunu üzülerek söylüyorum, daha yeni yeni gündeme gelip yaygınlaştığı bir bölgede yaşıyoruz. Bu durumun getirdiği bazı sendelemelerle de olsa gayet başarılı işler çıkmaya başladı. Tabii ki türcülük konusundaki acemiliğimizin üstünde durmayı gerekli görüyorum çünkü bazı bilim kurgu severlerinin yaptığı tanıma göre “Monty Python and the Holy Grail” bile bilim kurgu eseri olurdu. Bunu söylememin nedenini fanzini takip ederken fark edeceksiniz.

Lagari Fanzin’in 4. sayısı; 8 öykü, 1 röportaj ve 1 inceleme yazısından meydana gelmekte. Bu yapısıyla, önceki sayılarında da olduğu gibi, bilim kurgu türüne azımsanmayacak bir katkı sağladığını düşünüyorum. Bahsi geçen bu katkıların elektronik ortamda zaten yaygın olduğunu biliyoruz fakat elle tutulur eserler konusunda hâlâ yavaşız. Bu yavaşlıktan rahatsız olunmuş gibi duruyor ki, yayınevlerine tanıtım anlamında destek sağlayan bir son sayfa bizi karşılıyor. Bu noktada biraz eleştiriye açık durabiliriz çünkü yayınevinin piyasaya soktuğu ve ulaşılabilir eserler hâline getirdiği yayınları, fanzinlerin desteklemesine gerek yok diye düşünüyorum. Aksine, eğer bu yayınevleri gerçekten bilim kurguya değer veriyorsa, Lagari Fanzin’in varlığını tanıtarak daha faydalı bir işe imza atmış olurlardı. Peki, gerçekten de böyle bir çalışma gerçekleşir miydi? (Ticari meseleleri bir tarafa bırakıyoruz…)

Öykülerin akıcılığı ve yazım meselelerine pek fazla takılmadan okumanızı tavsiye ederim. Lagari Fanzin 4. sayı tasarımı da alışkın olduğumuz yalın ve çekici hâliyle bizleri karşılıyor.

Her neyse, “Ölmeden Birkaç Dakika Önce” ile bizi Mehmet Fatih BALKI selamlayarak fanzine girişi gerçekleştiriyoruz. Teknik bilgisi az (Öykülerin uzamaması için kırpılan kısımlar genelde teknik kısım olur.) ama kurgusal olarak günümüzde alışık olduğumuz tarzda bir öykü hazırlamış bizler için. Sanırım günümüzde kullanılan güvenlik sistemlerinin kanıt olarak görüntü saklama prensibi, bilim kurgu alanında daha birçok konuya tema olacak. Geçmişi kaydet, gelecekte oku!

Bir sonraki öykü ise Kasvet ULU tarafından ortaya konulan “At Nalı Yengeci”. Öykünün kurgusallığı ve teknik kısmı yoğunken, koca bir dünyanın tek bir bölgesinde birkaç dakika geçirdiğiniz hissine kapılıyorsunuz. Bu eseri, uzun bir romanın ara öyküsü olarak düşünebiliriz ve gayet başarılı.

Hemen sonrasında ise Lagari Fanzin’in klasiği hâline gelen bir röportaj karşılıyor bizi. Bilimkurgu Kulübü’nden İsmail YAMANOV, bilim kurgu adına gayet güzel haberler, bildirimler ve öneriler getiriyor. Spoiler vermeyeceğim, mutlaka okuyun.

Bu röportaj biter bitmez ise, benim gibi post apokaliptik kurguları seven okurlar için, muhteşem bir hediye geliyor. “Kanyonaltı’nda Bir Tekinsiz”, Mehmet Gökçe AY tarafından kaleme alınmış, final kısmında istemsiz adrenalin salgılatan bir kısa öykü olmuş. Bu tip eserlerin o kısacık olay örgüsünde dahi insanın ufkunu açması, her zaman ilgimi çekmiştir. Emeklerine sağlık, epey sağlam bir eserdi!

Murat ÇALIŞ da hemen arkasından kurgu şehrini ve yaşantısını anlatan çizimini paylaşmış. Antik kentleri ziyaret ederken fark ettiğiniz bir mimari yapı tarzı bulunur ya, bu çizimde de sanki geleceğin mimari yapısı (kentleşmesi) bize sunulmuş.

Bu eskizin ardından gelen “Yüzleşme” ise bizlere bireysel duyguların dışa vurumunu bilim kurgusal bir yolla anlatmış. Murat Kaya BEŞİROĞLU’nun oluşturduğu Beste karakterinden onlarcası şu an sokaklarda dolaşıyor olmalı…

“Böcek Bitki Rahibi” ile bizleri selamlayan Tuğrul SULTANZADE’nin eserini ise bilim kurgusal açıdan eleştirmemize fırsat yok açıkcası. Çünkü ortada bilimsel bir kurgu yok. Fantastik kurgu olarak ele alırsak, biraz yerinde bir davranış olacak. Hatta bu eseri saykodelik veya yeraltı edebiyatı türlerine dahil edecek ve bu beklentiyle okuyacak olursak, bize sunulan eserin anlatısını daha yerinde kavramış olacağız. Bakmayalım öyle böcek-bitki’li işlere 🙂

Ve sonrasında ise “Love, Death & Robots: Ilık Bir Antoloji Animasyonu” isimli incelemesiyle Burak KARA bizleri selamlıyor. Kendisine hak vermiyor değilim. Ya o reklam yoğunluğu bizde beklentinin çıtasını yükseltti ya da bu seri hakikaten böyle… Kapsamlı yorumları Burak’a bırakıp devam ediyoruz…

Morpheus’tan gelen “Diğerleri” isimli eserin teması ise fevkalade bir bilim kurgusal anarşizm öyküsü. Mevcut sistemin yapısını gözden geçirmek ve başa çıkmak için neler yapılabilir? Onu da geçtik, biz şu an ne yapıyoruz? Bu soruları sormaktan hoşlananlar için enfes bir öykü diyebilirim.

“Valhalla’ya Giderken” isimli kısa öyküsüyle Ruhşen Doğan NAR ise bize bambaşka bir soruyu sunuyor. Bunca gezegen üzerinde yaşam bulunabilir mi ve hayat dediğimiz şey bu evrene nasıl dağılmış olabilir ki? Evren üzerindeki hayatı konu alan bu başarılı eseri kaçırmayın!

Ve son öykü olan “Geleceğin Panoraması” hakkında hiçbir yorum yapmayacağım, yaparsam büyüsü bozulur. Gökcan ŞAHİN’in sabırlı tekniğinin tüylerinizi diken diken edeceğine eminim. Fanzin için mükemmel bir final olmuş.

Final olmuş dediysek, bu sayı için olmuş. Şöyle bir daha bakınca, ne denmesi gerektiğini derinden hissediyoruz;

Fanzin yürüyor!

 

FANZİN: Lagari Fanzin Sayı 4 (PDF İNDİR)

Yorum bırakın