Isparta’dan Farkındalık Fanzin temmuz sayısını çıkardı. İsmine yaraşır bir fanzin olduğunu okur okumaz anlamak zor değil. Sıkıntı ve bunalmışlık kokan, baktıkça bir yandan umudu yakalatan, bir yandan da karanlığa sürükleyen minimalist kapaklarıyla başlamak gerek.
Fanzini okudukça vicdan ve acı kelimeleri beyninizde dolaşıyor. Acıya, sınırlara, vicdansızlığa, kayboluşa bir sitem ve tüm bu siteme rağmen bu duygularla devamlı boğuşma her sayfada karşımı çıktı.
“İşte ölünce ve savrulunca küllerim…
Bitmeyecek
Dağlara, taşlara, sulara, seslere, dokunuşlara
Karışacağım.
Pasaportsuz, vizesiz.”
@Kuzgun Poet
İsmi gibi bir şeylerin farkına varmamızı, sorgulamamızı sağlamayı başarıyor. Sitemleriyle inceden dokunuyor vicdanımıza. Görülmeyeni, saklananı açığa çıkarıyor. Her sayfası bir bilinmeyenin, unutulmuşun hikâyesi.
“Uzakta kaldım. Ufkun, hasretim.
Kaçarken ölmüşlerin gözünde
Gençliğimi yaktılar benim
Çocukluğumun gözleri önünde.”
@ Mimer Paşa
Kimi zaman Attila İlhan’ın Aysel’i sıçrıyor bir anda karşınıza bir mahlasın şahitliğiyle… Kimi zaman bir feryat eşlik ediyor takip eden sayfalarda. Sayfadan fırlayıp ruhunuzun yakasına yapışıveriyor birinin elleri.
Düşmekte olan bir kızın gözyaşlarından fırlamış dizeleriyle, öyle sahici, pervasız, acı verici ve vicdansız ki; tebrik etmekten başka bir şey söylemek kalmıyor geriye. Zira onlar söyleneceklerin çoğunu söylemişler.
Yolunuz daim olsun Farkındalık Fanzin. Vicdanlara atılan çığlıklarınız susmasın.
Fanzin Yürüyor!