İstikrarın temelinde huysuz ve İnatçı bir grup olmamız yatıyor!// Gözaltı Fanzin Röportajı

 

Merak edilen fanzinlerden biri olan Gözaltı Fanzin ile bir röportaj gerçekleştirdik. Son olarak 8. sayıları “Bisiklet”i çıkartan ekip, pandemi süreci ve ekonomik sıkıntılardan geçtiğimiz bu günlerde kendilerinden, yaptıklarından, en önemlisi de Gözaltı Fanzin’i çıkartırken ne gibi bir düşünce dünyasıyla hareket ettiklerinden bahsettiler. Beğeneceğinizi umuyorum. Keyifli okumalar.

  • Pandemi süreci, kriz koşulları sizi nasıl etkiledi? Baskı adetlerinizde bir değişiklik oldu mu?

Taylan: Herkes gibi biz de bu süreçten çok olumsuz etkilendik. İlk olarak döviz fiyatlarındaki artış direkt olarak baskı maliyetlerimizi etkilediği için uzun süre baskıya giremedik. Sağ olsun bir destekçimiz sayesinde bir yıl gecikmeyle de olsa fanzini çıkartabildik. Baskı adetinde bir değişiklik yapmadık. Yine 2000 adet fanzin bastırdık.

Omar: Film, fotoğraf kartı, matbaa, her şey artık daha pahalı. Edit yapmak veya değişik konuları konuşmak için bir araya gelmek de epey zorlaştı. Taylan’ın atölyeyi Sirkeci’den Kurtuluş’a taşıması da cabası!

Martin: Pandemi beni bazı şeyleri yeniden değerlendirmeye ve önceliklerimi gözden geçirmeye zorladı. Neyse ki günün sonunda iş Gözaltı’nı üretmeye gelince bunu memnuniyetle yaptım, hatta hayat mücadelesi haricinde salt zevk için bunu yapmış olmak bana nefes aldırdı bile diyebilirim. Baskı adetlerimiz değişmedi, ama baskı maliyetlerine gelen zammı tahmin etmek bizi her seferinde heyecanlandırıyor. Bence bunu bir oyuna çevirmeliyiz!

  • İkinci dalga öncesi çıkardığınız Bisiklet sayısı eski sayıları aratmayacak derece hoş. Peki, dağıtım süreci nasıl gerçekleşti? İnsanların evlerine kapanmış olması fanzinin ulaşılabilirliği noktasında sıkıntı yarattı mı?

Taylan: İlk olarak beğenmeniz bizi mutlu etti. Ayrıca çeşitli konularda bize verdiğiniz destek için de biz teşekkür ederiz. Sorunuza gelecek olursak da dağıtım sürecimiz ciddi anlamda sekteye uğradı. İl dışında gönderdiğimiz birçok mekân kapandı. Bunun dışında katıldığımız çeşitli etkinlikler/festivaller de gerçekleşmedi. Ayrıca bu süreçte artan kargo ve posta maliyetleriyle de uğraşmak zorunda kaldık. Ek olarak dağıtım işinin yurtdışı ayağı da çok ciddi sekteye uğradı.

Martin: Bunu hiç düşünmemiştim. Berlin’de yaşadığım için elime pek fazla sayı geçmiyor, hatta son sayı hâlâ bana ulaşmadı. Şehrin posta sistemi berbat,  bu yüzden fanzini almak için bizzat İstanbul’a gelmem gerekecek galiba! Gözaltı’nın avantajı boyutunun küçük olması, o yüzden kolayca postalayabiliyoruz.

  • 2016 yılından bu yana 8 sayı çıkardınız. Fanzini incelediğimizde ilk sayıdan bu yana, bir iki istisna dışında kadronun değişmediğini görüyoruz. Bu istikrarı neye borçlusunuz?

Taylan: Biz zaten fanzin öncesinden de tanışan arkadaşlarız. Her ne kadar fotoğraf tarzlarımızda farklılıklar olsa da olaylara benzer pencerelerden bakabiliyoruz. Sanırım işin sırrı biraz bu. Bir de fanzinden önce arkadaşlığımız geliyor. Fanzin aslında birlikte zevk alarak yaptığımız bir şey. Sanırım olaya arkadaşlarla birlikte yaptığımız ve ciddiyetle ele aldığımız bir etkinlik olarak bakıyoruz. Bir de şunu eklemeliyim. Ekipten ayrılan kimse yok aslında. Bazı arkadaşlarımız dönemsel olarak fanzine fotoğraf olarak katkı sunamıyor. Bu onların daha sonraki sayılarda olmayacağı anlamına gelmiyor.

Omar: Her birimizin farklı tarzları, farklı sesleri fanzine bir zenginlik olarak yansıyor. Gerçi kadronun özde değişmemesi dışarıdan bakan birisine bir sorun olarak da görülebilir. Dışarıya kapalı kemikleşmiş bir grup olma gibi önyargılar oluşabilir. Fakat fanzin öncesinden gelen bir arkadaşlığın olduğunu ve bu arkadaş grubu içerisinde “hadi böyle bir şey yapalım” inisiyatifi ile Gözaltı’nın doğduğunu düşünürseniz çok da haklı bir eleştiri değil bu. Kaldı ki Elif fanzine 5. sayı ile katıldı mesela, ben kendisiyle ancak o dönem tanıştım. Ve çok mutlu oldum Gözaltı’na katıldığı için; sayesinde fanzin daha zengin oldu diye düşünüyorum.

Martin: Benim için bu proje arkadaşlarla beraber bir şey üretmek ve onunla büyümek anlamı taşıyordu. Hiçbir zaman “projenizi/portfolyonuzu gönderin” tarzında bir şey değildi. İstikrarın temelinde huysuz ve inatçı bir grup olmamız yatıyor! Bazı insanlar uzaklaşıyor, bazıları geliyor, bunlar hep olağan doğal düzen diye düşünüyorum, ama hepimiz arkadaşız.

  • Fanzin duruşu olarak Gözaltı’nda naif bir tavrınız var. Yani işi ortaya koyuyorsunuz, okurlara ulaştırıyorsunuz ve bir dahaki sayıya kadar bir sessizlik. En azından dışarıdan gözlemlerim böyle. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Gözaltı Fanzin ne yapmak istiyor?

Taylan: Fanzini çıkartıp, insanlarla buluşturduktan sonra geriye ne kalıyor ki? Belki kastınız sosyal medyada çok aktif yer almamamız olabilir. Sosyal medyada o kadar çok bombardıman altındayız ki bir de biz boş yere bu çöplüğe katkı sunmayalım. Ayrıca “sosyal medyada olmak” gibi bir kaygımız da yok. Öyle bir kaygımız olsaydı dijital olarak yayın yapardık. Kişisel olarak hâlâ fiziksel materyalin gücüne inanmaktayım.

Gözaltı Fanzin’den bahsetmek gerekirse de anlatım dili olarak fotoğrafı kullanan kolektif bir ürün diyebiliriz. Her sayıda çeşitli metaforlar (konular) üzerinden kendi duygularımızı elimizden geldiğince bir bütünlükçü anlatım dili kullanarak aktarmaya çalışmaktayız. İşte Gözaltı Fanzin’de yapmak istediğimiz izleyiciyle böyle bir zihinsel bağ kurmak. Ne kadar başarılı olduğumuzun taktirini de takipçilerimiz verecektir.

Omar: Fanzinin iç kapağında yazdığımız gibi, Gözaltı fanzin “Mevzuyu nereye kadar taşıyabiliriz görmek, ve seninle bu yolculuğumuzu paylaşmak için ciddiyetle ele aldığımız bir eğlence”. Yani öncelikle belirlediğimiz konuyu fotografik olarak işlemek ve kendi sınırlarımızı zorlamak istiyoruz. Başka bir deyişle, fotoğraf çektiğimiz ve sonra edit yaptığımız 6 aylık süreç aslında düşünme, üretme, tartışma gibi eylemleri içeren, kendimize çalıştığımız, kendimizi daha zengin bir noktaya taşımaya çalıştığımız bir süreç. En sonunda fanzini yayınladıktan sonra pek aktif değiliz, doğru. Fanzini satıyor olsaydık bu bayağı sıkıntı olurdu! İşi ortaya koyduktan sonra sosyal medyada bunun çok tantanasını yapmak bana ters geliyor. Sonraki sayıyı hayal etmek daha heyecanlı.

Martin: Naif ifadesini sevdim, bence fanzine bu ifade uyuyor ve öyle kalabileceğimizi umuyorum. Yayınımızın bir ajandası yok; aslında kişisel olarak başkalarına ilham vermesini ve aynı şekilde kendi fanzinlerini yaratmalarını ümit ediyorum. Biz yapabiliyorsak siz niye yapamayasınız? Sessiz kalmak kısmı aslında bilinçli değil diye düşünüyorum, o kadar analoğuz ki…

  • Bir pandemi sayısı gelir mi? Sıkı bir takipçiniz olarak şahsen, sizin kadrajınızdan bu süreci gözlemlemek çok isterim.

Taylan: Gözaltı Fanzin’in yapısını tasarlarken böyle bir belgesel yaklaşımı benimsememiştik. Kendi adıma konuşacak olursam, sadece bu dönemi kapsayan belgesel bir yaklaşımın fanzine uymayacağı kanısındayım. Elbette bu süreçte çektiğimiz fotoğraflar sonraki sayılarda olacaktır ama bu didaktik bir yapıda olmayacaktır. Belki başka mecralarda pandemi sürecini anlatan bir seri oluşturabiliriz ama bence fanzinin bir sayısını sadece buna ayırmak başta kurduğumuz ve bugüne kadar getirdiğimiz yapıyla çelişecektir. Yine de bunu kendi aramızda konuşmamız lazım. Belki de başka bir formül bulup fanzin yapısına uygun bir şekilde sunabiliriz. Ama bunu söylemek için daha erken. Dediğim gibi kendi aramızda da konuşmamız gerekiyor.

Martin: Bir ev sayısı üzerine konuşmuştuk sanırım ama arkadaşlar bundan hiç hazzetmediler. Her halükarda dikkatli olmalıyız, çünkü böyle bir sayıyı yayınladığımızda (en az 6 ay sonra) bugün olduğumuzdan çok daha fazla pandemi yorgunu olabiliriz ve bu günleri geride bırakmış olmak isteyebiliriz. Gözaltı’nın dünyanın güncel/çarpıcı haber harici kısmına açılan bir pencere olmasını tercih ederim.

Sorularımı cevapladığınız için teşekkürler.

Biz teşekkür ederiz.