Fütursuz Fanzin ile tanıştığım zamanı hatırlıyorum. Daha ilk sayfasını açıp manifestolarını okuduğumda “Noluyoruz?” demiştim. Çıkışlarındaki söylemler ve olaya algılayış biçimleri açısından iddialı bulmuştum ki; hala öyle buluyorum 🙂 13. sayılarını yayınlayan ekip değişik kapakları, sarı sayfalarıyla kendilerine has bir duruşla yollarına devam ediyor. Yer yer muğlakta kalan noktalar konusunda kafama takılanları sordum, onlar da kendi dilleriyle cevap verdiler. Şiir üzerinden kendini tarif eden grup şimdilerde birleşik katmanlı bir öykü fanzini çıkarmaya girişmişlerdi. Tam bunun arifesinde bu röportaj iyi oldu. Kuşkusuz; Fütursuz Fanzin konusunda boşlukta kalan, anlama yönünden kafamda hala daha tam yerine oturmayan şeyler var ama ilerleyen zamanlardaki faaliyetleriyle çözümleyebileceğimi umuyorum. Bakalım zaman bize ne gösterecek.
- İddialı bir fanzinsiniz. Öylesine cümleleriniz var ki; bazı noktaları parça parça sorarak devam etmeden önce tanımak istiyorum. Bir anlayış farkı, mevzuya başka noktadan yaklaşan bir algınız olduğunu düşündürüyorsunuz. Fütursuz Fanzin nasıl başladı? Arkasında bir kişi mi var yoksa grup mu? Dirsek temasında olduğunuz kimler var? Biraz bahseder misin?
puslu bir kış gecesiydi kapı eşiğinden sızan cılız ışık büyüyüverdi ve içinden sakallı beyaz
tabii ki böyle olmadı
tam olarak şöyle oldu
gözleme yerken karar verdik artık yapmalıyız bunu dedim
sonra nasıl olacak bu işler diye düşünerek boş boş yürürken adını koydum
emanet fotokopi makinasıyla da ilk baskısını almıştım
dünyaya gözlerini bu şekilde açmış oldu
elbette başlangıçta bir kıvılcımlanmanın getirisiyle ivmelendi fütursuzfanzin işler karışmaya başlayınca da manifestoda da bahsettiğim gibi birileri beni buldu mutlu bir ekip olduk
hızla yükselen başarısını ekibe borçluyum
dirsekten değil de omuzdan destek olan ve başlarken bana desteğini eksik etmeyen hayri saraça teşekkür ederim
- “sonuncu defoluyu sonuncu defolu yapan geçmişe tepki değil saygı günümüzde şairliğin adını kirletmiş kimlik şairlere dur demeye geldik ve hatta kimliksizlere kimlik kazandırmaya çivisi çıkmış dünyanın defosunu yapmaya geldik.” Her sayınızda yer alan Sonuncu Defolular’a dair kısa yazıdan bir parça bu. Defolulardan ve Sonuncusundan biraz bahseder misin? Hangi geçmişe saygılı, kimlere karşısınız? “Kimlik şair” tanımını biraz açar mısınız?
defosu çıkmış bir dünyada yaşıyoruz
çivi çoktan yamuldu ama birileri hala duvarı kırarcasına çakmaya çalışıyor bir yerlere yamuk bir şekilde
defolu iyiyi rahatsız etmek kötüyü haklı kılmak için neşr oldu
iğrençliğin barındırdığı tiksinç güzelliği göstermek belki de
sonuncu olmasının sebebiyse birileri bizi başlattı biz kendi sonumuzu hazırlıyoruz
defolu onu sahiplenenlerle başlayıp onlarla son bulacak bir sanat atölyesinin temelleridir
büyük konuşmak istemiyoruz ki zaten bundan dolayı büyük harf kullanmıyoruz ama bu açık yani kime saygılı kime karşı olduğumuz
villasında bilmem ne aromalı kahvesini boğaza karşı yudumlayan kimliksizler şairim dememeli
onlar kim diye soracak olursanız onlar kendilerini biliyor
orhan veli kanalizasyon çukuruna düşerek öldü sabahattin alinin ölümü hala meçhulken kimliksiz şairlerimiz varlıktan ölecekler hiç şüphesiz
belki çoğunluğa belki popülere karşı demeyelim de farklı kaldırımlar olarak bakıyoruz
genelleme yapmak istemem ama yapacak olursak az olan özdür
nerde çokluk orda yokluk
- Kuşkusuz, büyük iddialar büyük kanıtlar gerektirir. Yeni yeraltını inşaya giriştiğinizi ve ellerinizde dinamitleriniz olduğunu söylüyorsunuz. “Eski” olanda ne eksik, inşaya giriştiğinizin farkı ne? Bugün “adına yeraltı dediğiniz fanzinler” olarak gördüğünüz fanzinciler neyi yanlış yapıyor?
zincirler var yada bir kafes var içinde olduğumuz ve bizim dünyamız olduğunu iddia ettiğimiz
ama kimse bu zincirlerinden kurtulma cesaretinde bulunmuyor
kendine savaş açmak zahmetlidir eser miktarda vücut gerektirir
yanlışa veya doğruya karar verecek konumda değiliz ki zaten hangi gömleği giyeceğine karar veremeyen biriyim kendi adıma
ekipte de hukuk öğrencisi yok
neyse yani orada bahsetmek istediğimiz durum tam olarak şikayetçi olduklarımız aslında memnun olduklarımız hayatımızdan çıkmasın istediklerimiz
herkes adına konuşmuyorum elbette ama pay da önemli
- Bu bahsettiğiniz değişimi yaratmak için sayfalar üzerinden seslenmek yeter mi? Aslına bakıldığında konuya bu derece agresif yaklaşımınız sokaklara taşan bir hareket olacağınız izlenimini uyandırıyor. Mesela Dadalar gibi. Buna dair bir hazırlık var mı? Metinler üzerinden bir değişim veya salt şiir ile bu dönüşümü gerçekleştirebileceğinizi düşünüyor musunuz veya bunun için neler yapıyorsunuz?
yazmanın yeterli olduğu ve salt bilginin iş gördüğü tek çağ ilk çağ diye düşünüyorum hali hazırda tüm devrimler veya açılan çığırlar sokakta başlayıp sokakta biterdi ama artık cümlelerle son buluyorlar
ilk yazı yazılırken onu yazan insanın yanında olsaydım yazdığını silerdim
eminim ki işlerin bu denli karışacağını ve çirkefleşeceğini tamin etmemiştir o zavallı insan
bilginin güç niteliği taşıdığı saatlerdeyiz ama sindirim problemi yaşıyor çoğumuz
dadalar hazımsızlık nedir bilmiyordu
beyinleri acıkmıştı ve kurt gibi aç olduklarına eminim
agresifliğimiz her birimizin kendi cehenneminde boğuluyor oluşuna
elbette bu kişisel tercihtir ama toplumsal tercihe dönüştüğünde sorun oluşuyor
iskelede otobüs beklemeye benziyor bu durum
beklemişliğim var gelmiyor o otobüs ağabeycim
sokaklarda çiçeksiz gezen herkese çiçek vaat etmiyoruz tinercilere daha çok tiner bağımlılara daha çok madde vermeyeceğiz elbette
ama fütürsuz artık bir insan gibi geziyor yiyip içiyor
uykusu gelince uyuyor ve uyanıyor
bayramlarda misafirliklere gidiyor
yolculuklara çıkıyor falan yani
biz de sokağa çıkmak için onun kıyafetlerinin kurumasını bekliyoruz
buna ağırlığından kurtulmak diyebiliriz
güneşin açmasını beklemek diyebiliriz
- Belki de yakın zamanda gördüğüm en farklı kapaklardan biri haziran sayınıza aitti. Siz ne anlaşılmasını istiyordunuz, sonuç ne oldu? Kabul, belki okur anlamadı ama siz ne anlatmak istediniz?
bir şey anlaşılmasını istemiyorduk
sadece anlaşılmasını istiyorduk
sonuçta anlaşılmadık
onların anlayamadıklarını anlatmak istedik
- Son sayınızda şiirden ayrı olarak öykü üzerine bir fanzin çıkaracağınızı duyduk. Biraz bahseder misin?
beşpeşe adlı romanın da böyle yazıldığını daha önce düşünüp yapan birileri var mı diye araştırırken bulduk bunu belirtmek istiyorum
tam olarak o şekilde yazılmış bir öykü fanzini olacak
daha da açık konuşmak gerekirse
öykü fanzini şu şekilde ortaya çıktı
evden çıkarken fişi prizde unutmuş gibi hissettiğimiz zamanlardı
birbirinden habersiz çoğunluğu birbirini tanımayan irtibat halinde olmayan bir avuç insanın toplaşmasıyla ve her yazarın istediği kadar yazdığı istediği cümlede bırakıp bir sonraki bilinmeyen şahsa devrettiği bir fanzin olacak
yazarlar dahi kendinden bir sonraki cümlenin ne olduğunu henüz bilmiyor
buna rağmen güzel bir öykü okumaya hazırlanıyoruz J
şu günlerde son düzenlemelerini yapmaya çalıştığımız fütursuzöykü
her iki fütursuzfanzin sayısında sınırlı sayıda dağıtılacak
- Son olarak söylemek istedikleriniz…
son olarak söylemek istediğimiz el atına binen tez iner-miş
Küçük NOT: Verilen cevaplar fanzinin isteği üzerine, yazım kurallarına dokunulmadan yayınlanmıştır. Mesuliyet kabul etmiyoruz 🙂