Bursa Serüven Kültür Fanzin Röportajı (PDFli)

 

Sürekli şikâyet ettiğimiz, yankı odalarında bağırdığımız bir dönemden geçiyoruz. Evet, oldukça haklı sebeplerimiz var. Maliyetler, okur görmezliği ve bunun gibi bir sürü gerekçe fanzincileri köreltiyor. Ama kimileri de kıvılcım olmaya devam ediyor. Sanatın ve yayıncılık alanının başka türlüsünün mümkün olduğuna, okurlarıyla dolaysız bir buluşma alanı oluşturma gayretinde olan insanların ısrarı sürüyor. İşte böyle bir çabanın ürünü olan Serüven Kültür Fanzin ile tanışmanızı istiyorum. Bursa’da faaliyete geçen ve bahar aylarında ilk sayılarını çıkartan ekip yakın zamanda 4. sayılarıyla önümüze geldi. Yazının sonunda fanzin PDF’ine ulaşabilirsiniz. Şimdi onları daha yakından tanıyalım.

 

Fanzinin giriş yazısında bahsettiğiniz üzere bir evveliyatınız var ve bu birlikteliğinizi yeni bir aşamaya evriltmiş görünüyorsunuz. Serüven Kültür Fanzin nasıl bir araya geldi? Fanzin paydaşlarını tanıyabilir miyiz?

-Evet, Serüven Kültür, Fanzinle kıyaslayınca çok daha eskiye dayanıyor. İlk 2014 yılında Adana’da kuruldu Serüven Kültür. Şu an ise Türkiye geneli toplam 9 ilde: Bursa, İstanbul, Ankara, İzmir, Denizli, Hatay, Mersin, Adana ve Malatya’da aktif faaliyet yürütüyoruz. Sözümüzü, sanat anlayışımızı yazılı bir materyal aracılığıyla da var etmek, duyurmak için yayın hayatına adım attık. Bu ilk denememiz değil, yakın zamana kadar da Türkiye geneli Don Quijote dergisini yayınlıyorduk online olarak. Fakat bazı sebeplerden dolayı derginin yayın hayatını sonlandırıp, her yerelde fanzin çıkartma kararı aldık. Şu an sadece Bursa’da çıkardığımız ve hem matbu hem de online olarak yayınlayıp yaygınlaştırdığımız fanzini, zamanla bulunduğumuz her yerde çıkarma gibi bir düşüncemiz var. Bu yazın sonuna kadar da Türkiye geneli bir site açma çalışmamız devam ediyor.

Bu vesileyle kendini özgün sanat anlayışı ve eserleriyle var etmek isteyen kişilerden oluşan fanzin ekibimizi geçtiğimiz baharda topladık ve şu an fanzinimizi aylık olarak yayınlamaya devam ediyoruz.

Çıkan sayılarda sanatın metalaşması üzerinden günümüz sanat piyasasına yoğun eleştiriler var. Başka bir dünya mümkün diyorsunuz. Fanzin oluşumunu da içine katarak görüşlerinizi paylaşır mısınız?

Sanatın metalaşmasına yani parayla alınıp satılan bir mal haline getirilmesine karşı çıkıyoruz. Çünkü sanatın ve sanat eserinin sadece parası olanın ulaşabildiği ya da en çok parayı verenin sahip olduğu bir şey olduğunu düşünmüyoruz. Felsefe gibi sanat da belirli bir zümreye ait değildir. Biz ücretsiz ve ulaşılabilir kültür sanat anlayışını destekliyor ve herkesle herkes için kültür sanat diyoruz.

Fanzinimizi de bu bakış açısıyla yayınlıyor ve ücretsiz bir şekilde dağıtımını gerçekleştiriyoruz. Ve gerekli şartlar sunulduğunda herkesin bir şeyler üretebileceğini biliyoruz. Nitekim fanzindeki birçok yazar ve çizerimizin üretim alanındaki ilk denemeleri. Birçoğunun da eserlerini ilk defa yayınlama şansı bulmasına imkan sağladık.

Başka bir dünya mümkün diyoruz ve mümkün olduğunu da gösterdiğimizi düşünüyoruz. Var olan genel anlayışa alternatif ve bağımsız bir kültür sanat anlayışını ve icrasını yaratmaya çalışıyoruz. Örneğin konserlerin ve festivallerin yasaklandığı bugünlerde, bu kararlara mahkum olmadığımızı göstermek için geçtiğimiz hafta İzmir’de Serüven GençFest’i gerçekleştirdik.

Serüven Kültür genel olarak bir türe odaklanmamış. Deneme, öykü, şiir… Her alandan çeşitli örneklere rastlamak mümkün. Bu bir tesadüf mü yoksa bilinçli yapılan bir tercih mi?

Bilinçli olarak şiir, deneme, öykü, felsefe içeriklerini birlikte koymayı tercih ettik. Çünkü bu şekilde daha zengin bir yelpaze sunduğumuza ve hem okuyucular için hem de yazar ve çizerlerimiz için daha kapsayıcı bir alan yarattığımıza inanıyoruz. Hem zaten Serüven Kültür’de de sinemadan tiyatroya, kitap tartışmalarından felsefe atölyelerine kadar kültür sanatın her alanına değmeye çalışıyoruz.

 

Bir yayın türü olarak fanzin olgusuna nasıl bakıyorsunuz? Günümüzde fanzinin bir karşıtlık barındırdığını, yayıncılık tercihi olduğunu düşünüyor musunuz?

Fanzinin kendine has, özgün bir ruhu olduğuna inanıyoruz. Fanzinler şimdilerde eskisi kadar rağbet görmese de hâlâ bir takipçi, okuyucu, üretici kitlesinin olduğunu görüyoruz. Çünkü fanzinler, hem ekonomik sebeplerle yönelen hem de yayıncılık sektöründe kendine yer bulamayan insanların tercih etmesi sebebiyle hâlâ bir zemine sahip. Günümüzde bizim gibi hem matbu hem dijital olarak yayın yapan ya da sadece dijital yayın yapan fanzinler de var. Bu da yine hem ekonomik kaygılarla yönelinen bir şey hem de sanırım çağın olanaklarını kullanarak daha geniş bir kitleye ulaşmak için yapılıyor.

Fanzin ekibinden bir kare

Zor zamanlardan geçiyoruz. Elbet bu yaşanılan süreçten etkilenmeyen taraf yok. Bursa’da gözlemlediğiniz kadarıyla varlık gösteren fanzin ortamından bahseder misiniz? Bulunduğunuz şehirde bu kültürü yaygınlaştırmak adına çeşitli faaliyetler kurgulamayı düşünüyor musunuz?

Pandemi öncesine kadar varlık gösteren kimi fanzinler vardı. Kimi arkadaşlarımız düzenli olarak fanzin çıkartıyordu. Fakat pandemiyle birlikte yaşanan olumsuzluklar nedeniyle desteksiz kalan kimi ekipler üretimine devam edemedi. Bu durum hâlâ devam etmekte. Özellikle faaliyet alanımız olan Uludağ Üniversitesi yerleşkesi Bursa/Nilüfer/Görükle’de yayın yapan şu an için bizim bildiğimiz bir fanzin yok, rastlamadık. Bu genel anlamda üzücü bir durum. Çünkü artık insanlar üretim yapacak motivasyonu ve imkanı bulmakta zorlanıyor. Ama bizim fanzin çıkartmaya başlamamızla birlikte diğer arkadaşlara da motivasyon ve güç kaynağı olmayı umut ediyoruz.

Belirli bir kitleye ulaştıktan sonra da düzenli olarak Fanzin-Okur buluşmaları yapmayı ve söyleşiler gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bu vesileyle hem bu kültürü tekrar canlandırmayı hem de daha geniş kitlelere ulaştırmayı ve tartışma, söyleşme imkanı yaratmayı hedefliyoruz.

 

Söyleşi için teşekkür ederiz. Son olarak söylemek istediğiniz, okurlarınızla paylaşmak istediğiniz bir şey var mı?

Sesimizi duyurma ve insanlara ulaşma konusundaki kıymetli katkınız için biz de teşekkür ediyoruz. Genel olarak yaptığınız ve emek verdiğiniz iş için de ayrıca emeğinize sağlık.

Ne için yola çıktığımızı, ne yaptığımızı, muradımızı yeterince anlatabilmişizdir umarız. Kapitalizm ve moderniteyle birlikte gittikçe daha da derinleşen bireyselleşmeye ve tüketim çılgınlığına karşı dur demek ve alternatif yaşam alanları ve iletişim araçları yaratmak bizim elimizde. Gücümüzün farkına varmalı ve her zaman bir çıkışın olduğunu unutmamalıyız. Bize dayatılanlara karşı direnmeliyiz. Çünkü “direniş varsa umut da vardır.”

Başka bir dünya mümkün ama biz inandığımız ve emek ettiğimiz müddetçe mümkün. Praksis müzik grubunun da dediği gibi: “Güzel günler, ona yürümezsen sana gelmez.”

FANZİN: Serüven Kültür Fanzin Sayı 4 (PDF İNDİR)