“ Kurak topraklara da, yağmur bulutlarına da sahip bir avuç insanın kendini dilediğince ifade ettiği düzenin edebi kaygısını gütmeyen ama yazma eyleminin de ciddiye alındığı amatör bir sanatsal oluşumdur.’’
Cümlesi ile bizleri karşılıyor DEM Fanzin
Kitapları, dergileri, fanzinleri… elimize aldığımızda ön yazısında ne anlatmaya çalıştığını, vizyonunu, amacını ve bakış açısının ne olduğunu merak ederiz, o ilk sayfa önemlidir! Benim merakım da bu giriş yazısıyla karşılaştığımda oluştu. İddialı olma kaygıları yok ama içerikte kaliteli ve iddialı bir duruş sergilediklerini söyleyebilirim. Ayrıca “Edebi’’ ve “sanatsal’’ ipuçları sayfaları çevirdikçe karşılığını bana çokça hissettirdi.
Önceki sayılarını da okuduğum fanzinde belirli yazarlar dışında yazan isimler de bulunmakta. Bu yönden farklı tatlara ulaşabiliyor. Fanzinin son sayısını inceleyecek olursak; Erhan Mındız’ın “ Nilüfer’’ isimli güzel bir şiiri selamlıyor “….köprünün altından çok sular akar ve durulur işte o zaman yalnızlık ve hasret biter narsist krallara inat açar bir nilüfer’’
Ardından ilk sayıdan itibaren “günlük serisi’’ oluşturan Deniz Ademoğlu ile karşılaşıyoruz. Baştan söylemeliyim ki bizim bildiğimiz günlük yazılarından oldukça farklı. Yazar, Derda’nın Tanrı ile konuşmalarından, yüzleşmelerinden, hayatındaki sorgulamalardan oluşuyor ve aslında bu sorgulamaları kendimize yaparken bulabiliyoruz. Günlüğün 4. Serisini sabırsızlıkla bekliyorum.
Diğer sayfada Onur Kuru’nun “Şans Çocuğu’’ isimli öyküsü bulunuyor. Beni etkileyen kelimesi “ Metalin tahtada çıkardığı ses odada bir şeyleri değiştirmişti. Hissedilen ama görünmeyen ani bir değişiklik; tedirginlik yerini korkuya bırakmıştı’’ oldu.
Burcu Yılmaz’ın “Süveyda’’ sı “….Gözlerindeki hüznün sırrını buymuş demek ki! Bulutlar bir an bile dağılmamış yüzünden. O derin çizgilere gömmüş sevdiğini. Kalbinin acısıyla ısınmış soğuk sokaklarda. Aşka uçmuş, kanatları yanmış.’’
Sonrasında Ahmet Serdar Topkaya’nın “ Tasmayla Taslanan Türden Efendilik’’ ve Canan Hamur’un “ Arz-ı Hal’’ i ve Duygu İlayda’nın “Çerçeveler’’ isimli öyküsü ile devam ediyor. Çerçeveler, öykü serisi oluşturan yazarın üçüncü yazısı. İpek isimli bir kızın dedesi ile hayat ve çeşitli kavramlar üzerine sorgulamaları yer alıyor. “İpek diğer çerçevelere doğru yürüdü. Yüreğinde ve aklında uçuşan kelimelerin, çerçeveyi oluşturduğunu gördü. Saklandıkları yerden çıkmışlardı. Sözcükler cümleleri bütünleyip çerçeve oluşturuyordu…’’ Ardından Recep Akkuş’un “Normalleşiyor muyuz?’’ isimli düşündüren yazısı bulunuyor. Sahi neydi normalleşmekten kastımız? Irkçılığa, vurdumduymazlığa, doğayı katletmeye, insanları eleştirmeye devam etmek miydi?’’ Ardından Bekir Çılgın “ Yeni Bir Hikaye’’ ; Şinasi Furkan Avcı’nın “Bir Yerin Yedisine Komşu’’ şiirleri bulunuyor.“…..yumuşatacağımız rüzgarlara karşı yol almadan önce, son bir kez aitsiz metrekarelerde hecelerimize ayrılmayı kabul ediyoruz. Ne sıradan bir kusursuzluk…’’
Sona yaklaşırken Duygu Dersan “Bugünün Önemi’’ yazısıyla aniden yüz yüze geliyoruz. İhtimaller, hayatımızın olası tahmini, bugünün ve yarının yüzleşmeleri, farkındalık, kusurlara rağmen sevebilmek, yargılar gibi birçok (içimizde olması gereken) kavrama sürükler. Net olarak beni etkileyen ve bana dokunabilen yazılardan birisi oldu. “ Ben bu hayat yolculuğuna içimdeki keşkeleri biriktirmek için değil iyi kilerle doldurmak için geldim.’’
Dilek Gülcü ise “Kısacık’’ yazısıyla denizin sesi, kulağı olmuş dinlemiş, bize denizin duygularının çevirisini yaparak tercüme etmiş.
Ahmet Barışay’ın “iyi tarafım’’ şiiri ile fanzini sonlandırmışlar. Ayrıca içerisindeki farkındalık yaratan görselleri, illüstrasyonlar ve fotoğrafların güzelliğini es geçemeyeceğim.
Emeği geçen arkadaşların kalemlerine sağlık!
Fanzin Yürüyor!
YAZAN: Aygül Aşır