Merhaba, bugün Kirli Gözlük Fanzin’in üçüncü sayısına göz atacağız. Fanzin bu sayıda karşımıza “aydın” konusu ile çıkıyor.
Bu sayıya; Talip Cüzdan, Ulrike Demiryol ve Deniz Görkem yazılarıyla, Mahmut Başer ve Ayça Dutkin çizimleriyle, Elif Kartalcı fotoğraflarıyla destek olurken Aygül Aşır hem yazısıyla hem de çizimleriyle destek olmuş.
Heyecan verici bir bildirinin ardından “Aydın konusu her dönem yazılan, yeniden ele alınan, klişe bir konu gibi dursa da, yeniden ele almak doğrudur, gereklidir. Çünkü aydın, dönemin gerekliliklerini hissedip ona yön veren kimse(ler)dir.” diyerek bizi karşılayan fanzin daha sonrasında bu sayıda neyi amaçladığını belirtiyor.
İlk olarak Talip Cüzdan’ın “Aydınlanma Sorunu Üzerine” yazısı ile karşılaşıyoruz. Ali Şeriati’den “Sizi rahatsız etmeye geldim.” alıntısı ile başlayıp, “Hâlâ YABAN(CI) mıyız?” diye sorarak etkileyici bir başlangıç yapıyor. Yazının ilk bölümünde popüler kültüre, tekelleşen kültür, sanat ve edebiyat dünyasına değinip Rousseau’nun bilim ve sanat üzerine sözlerine kendi yorumunu da katıp yazıya kişisel gelişim adı altında satılan saçmalıklara değinerek devam ediyor. Orta kısımlarda yazarın anlattıklarını ve daha sonra anlatacaklarını da destekleyen küçük bir anısı yer alıyor. Yer yer aydın kimdir, kim değildir şeklinde bizlere anlatmaya çalışılan bu metinde aydınlanma hareketine küçük bir tarihsel bakış getirmek de ihmal edilmiyor.
Deniz Görkem’in kaleme aldığı “Aydınlanma ve İtaat” başlıklı yazı ise aydınlanmanın bazı filozofalar arasındaki yerine değiniyor. Genel olarak Kant ve Heidegger arasında dönen bu yazı da felsefi yönü bu kadar güçlü bir filozofun nasıl bu kadar aydınlanma karşıtı olabildiğini sorguluyor.
Ulrike Demiryol kaleme aldığı “Tanzimat Aydını” yazısında dönem ve dönemin sanatçıları hakkında bilgiler veriyor. Şart mıdır batılılaşmak diye sorarak başladığı yazısında; dönem sanatçılarının halkı bilinçlendirmek adına yaptığı çalışmalara, halkın dönem içindeki değişimine ve bazı eserlere de değindikten sonra noktayı koyuyor.
Aygül Aşır’ın kaleme aldığı “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” ise fanzindeki son yazı. Nazım Hikmet’in Franco faşizmine karşı yazdığı şiir ile başlayan bu yazının başlığı da göz önüne alındığında konumuz açıkca belli oluyor. İspanya iç savaşı! Fransız ihtilalinden sonra aydınların bu denli ayaklandığı o meşhur iç savaş. Yazıların ilk kısımlarında savaşın etkenlerine kısaca değinen yazarımız, vahşice yapılmış Guernica katliamına değinmeyi de es geçmiyor. Neruda’nın bir şiirini okuyup soluklandıktan sonra ise gözümüze Picasso’nun “Guernica” tablosu ilişiyor. Yazarımız bizi tablo hakkında bilgilendirdikten sonra İspanya iç savaşı sırasında aydınların tutumlarını örnek göstererek günümüz aydınlarını eleştiriyor. Ardından dönemi yansıtan filmler paylaşılıp, Picasso, Einstein ve Donne’dan döneme karşı tutumlarını bize gösteren alıntılar yapılıyor.
Sonrasında, Aygül Aşır’ın düşündürücü çizimleri ve Elif Kartalcı’nın hoş fotoğrafları ile fanzin son buluyor.
Ortaya gerçekten rahatsız edici(!) nitelikte bir fanzin çıkmış. Onları anlatıyor ve deşifre ediyorlar. Acaba bu fanzinle karşılaşan aydıncıklarımız okuyacaklar mı yoksa kaldırıp atacaklar mı? Bizler okuyup kendilerine çeki-düzen vermelerini umut edelim. Hatta mümkünse yanımızda sürekli bir Kirli Gözlük gezdirip sokakta, okulda, otobüste… Karşılaştığımız aydıncıkların ceplerine itinayla yerleştirelim.