Mutlak Çizginin Bir Adım Ötesi – Elif Şeyda Doğan

14797288_1165721933522290_1169345091_n


Hiçbir sözü sonuna kadar sürdürmeden tüm insanların beni anlamasını bekledim. Böylelikle dünyanın yaşamışlar arşivine girmekten sınırsız zamanla men edildim. Nefes almanın verdiği bağımsızlığı ilk kez hissettim böylelikle. Böyle işlerle uğraşmama gerek kalmamıştı. İşte bilirsiniz; açıklamakta güçlük çekmeyeceğim hal ve hareketleri yazısız insan kanunlarına ve güya akla uygun şekilde gerçekleştirme zorunluluğu… Eğer milyarlarca insanın en az bir saniye, en çok yüz yirmi sene süren hayatıyla birlikte anılacaksam düzenin içinde ızdırap çekmeliydim. Hoş, bir dilekçe falan verip hatta araya birilerini sokup kendimi yeniden kabul ettirebilirdim. Ama yapmadım. Ne yaptığımın ben bile farkında değildim, izahat veremezdim bu yüzden başımı her yastığa koyuşumda henüz suretine tanık olmamakla beraber çok büyük olduğunu duyduğum birine. Bu yüzden tedavülden kaldırılmışım bir zaman önce. Hangi gün doğduğumu ve ne gün öldüğümü unutturana dek dışlandım. Bana öyle geldi ki ilaçlanması beklenen bir apartmanın artık hiç sakin olmayan sakinlerinin gözünde o hamam böceklerine karşın epey küçük bir yer kaplıyordum içinizde. Kim olması gerektiğine karar verememiş bir kimsenin şu dünya topraklarında kapladığı alanın gereksizliğinden kaynaklanan iç yakarışlarımı da duymadınız bu yüzden. Gerek de yoktu ya, neyse. Dünyanın saya saya bitiremediğim bucakları bu yüzden top fırlatır gibi fırlattı beni içinden.  Öfkeden boğulmam gerekirken elektrik süpürgesiyle yeni çekilmiş bir toz yumağının artık temiz yerinin ferahlığındaydım. Ellerim, derinlerime indirdikçe, kırk senelik tarla emekçisinin nasırlaşmış parmaklarının sertliğine ulaştı. Başımı yaslayıp dinlenebileceğim bir yumuşaklığa rastlamadım. Bu teklikle gurur duymak beni ne denli bir ruh hastası yapar bilmiyorum, bu bir zevk meselesidir. Birçok doğruya yanlışmış gibi acıyan gözlerle bakan insanların düşündüğü gibi hazin bir sona sahip değildim. Derin iç çekişlerimi duyduysanız bilmeniz gerekir ki yabancılık diye nitelendirdiğiniz bu teklik, basmakalıp yollarda tökezleyen tüm ayakların hayalidir.

Yorum bırakın