Bütün Fanzinler Toplandık – Mete Kaynaroğlu

 

Bir Fanzin sayısında ne yazmayı düşünürsünüz?

 

“Hiç amk” diyenleri kutluyorum.

 

“Fanzinleri erkekler çıkarır ancak.” Diyeceğim “kızlardan” itiraz yükselecek bunu da biliyorum ama göze alıyorum bu tepkiyi ve yine de bunu söylüyorum. Fanzin dili eril bir dildir. Erkeklerin Tanrı olduğu bir alandır. Yaratıcı ve güçlü olduklarını sandıkları bir mecra bu fanzinler…

 

O yüzden “Tanrıçalar,” “Tanrıça” olarak kaldı. Ve onlar eski günlerdeki gibi Tanrıça olmayı bekliyorlar. Eğer fanzinlerde yer alıyorlarsa eski gönenç günlerini özlediklerinden ve de Tanrıyı devirip Tanrıça olmak istediklerinden oluyor bu.  “Kızlar” fanzini bu yüzden iyi bir araç olarak görüyorlar…

 

Her neye… Size bugün Bukowski’nin anılarından bahsetmek istiyorum.

 

Bilenler bilir… Bukowski “Pis Moruğun Notları” adlı yazılarını ilk Açık Kent adlı “yeraltı” gazetesinde yayınlamaya başladı. Bir tür tefrika yani… Açık Kent adlı gazeteyi John Bryan çıkarıyor ve onu kiralık olarak oturduğu iki katlı küçük evinin bir odasında yayınlamaya başlıyor. Doğrusunu isterseniz bu gazetenin diğer basılı dergi ve gazeteler arasında okuyucu kitlesi bulma şansı yok. Gelirleri ise sadece okuyucularının aboneliğinden olacak.

 

Bizim fanzinler gibi yani… Gerçi ben, abonelik ücreti bile olmasın diyorum ya… Ancak yazı yazmaktan başka geliri olmayan yazarlara Bryan’ın bir ücret ödemesi gerekiyor. O yüzden reklam gelirlerini bile ciddi olarak düşünüyor. Neyse ki bizim ülkede bu tasa ile iş gören fazlaca bir yazar grubu yok. Hele fanzinlerimizin böyle bir meselesi zaten yok.  Buna karşın Bukowski Açık Kent ile ilgili görüşünü ve bu gazetenin duruşunu açık bir şekilde şöyle ifade ediyor:

 

“AÇIK KENT’i okumuşsanız savaşın çok daha geniş kapsamlı oldu­ğunu biliyorsunuzdur. AÇIK KENT kodamanları hedef alır, en ko­damanları ve ŞU ANDA sokağın ortasında yürüyen birkaç tane har­bi kodaman var, üstelik öyle çirkinler ki bok herifler. Amerika’nın belki de en canlı gazetesi AÇIK KENT için çalışmak çok daha eğ­lenceli ve tehlikeli. Ama eğlence ve tehlike ekmek parasını çıkar­maya ve kedileri beslemeye yetmiyor. Bryan bir tür deli idealist ve romantik. Herald-Examiner’de ça­lışırken istifa etti, ya da kovuldu, ya da istifa etti ve kovuldu -orta­lık iyice karışmıştı- çünkü Bebek İsa’nın çükünü ve hayâlarını ka­mufle etmelerine karşı çıkmıştı. Çıkardıkları derginin Noel sayısı­nın kapağı söz konusuydu. “Üstelik benim Tanrım değil, onların Tanrısı,” demişti bana Joe Bryan.”

Pis Moruğun Notları / Önsöz/ Bukowski

 

Ancak bu duruş yıllar öncesi ABD’nde söylenir… O yıllar öyle aklınıza her geleni söyleyemiyorsunuz orada… Baksanıza Bryan “bebek İsa resmindeki İsa’nın uzuvlarının şimdiki adıyla “karartılmasına” karşı çıktığından dolayı kovulmuş işinden. Hem de bir Noel günü… Buna rağmen Bryan Tanrılara karşı zar atarken… Neymiş… Kapitalizme karşı zar atmak zor imiş.

 

Şimdi bizim “kızlar” bana biraz bozulmuş olabilirler, “fanzinleri erkekler çıkarır” söylemime ama… Yok yok… Hanımlar zaten bizim başımızın tacı… Bir de hem cennet annelerin ayakları altında değil mi?

 

Öptüm hepinizi… Mete Kaynaroğlu / Aralık 2016

Yorum bırakın