Yakın zamanda 2. sayısıyla karşımıza çıkan Başıbozuk Fanzin’in farklı bir iş ortaya koyduğunu düşünüyorum. Fanzin hakkında ilk olarak söylemek istediğim şey bir şey olmaya çalışmadan bir şey yapmış olmaları. Bu özgünlüğü ve samimiyeti de beraberinde getiren bir durum olduğunu düşünüyorum. Bu fanzinde (yeni çıkan fanzinlere yapıcı bir eleştiri olması anlamında altını çizmek istiyorum) bir genel yayın yönetmeni, editör falan yok. Yazmaya gerek duymamışlar, anlamı olmadığını düşünmüşler ki bence de olumlu. Fanzin bir kariyer alanı değildir dostlar. Bu mecrada unvanlar hükümsüzdür.
Fanzindeki en güzel yönlerden biri genel olarak aşina olduğumuz öykü, şiir izleğinin dışına çıkılmış ve çeşitli konularda yazılara yer verilmiş. Elbet şiirler de mevcut ama onları bir bakıma farklı kılan şey içerikteki metinler. İlk olarak Ali Eren Kılınç’ın metninin hayli ilgimi çektiğini söyleyebilirim. Zaman olgusunu çeşitli yönleriyle tartışmaya açarak, bazı alıntılar üzerinden konuyu genişletmiş. Okuduğum yazılarda en sevdiğim şey, okuma bittiği zaman metnin benimle birlikte yürümeye, kafamın içinde dolaşmaya devam etmesi. Bana yeni başlıklar, araştırma alanları hatta ipuçları kazandırması. Böyle yazılardan biri de Emir Bek’e ait. Geçmişten Kalanlar isimli yazısıyla, başlıktan da anlayabileceğiniz gibi geçmiş, zihin ve bugünden bakıldığında geçmişi sorguluyor. Aslında yazı böyle bir konu için kısa ama en azından akılda kalıcı bir, iki soru işareti yanınızda kalıyor.
Oğuz Turan Mitoloji, Tarih ve Sıradan İnsanlar isimli yazısında Troya üzerinden bir derleme yaparak, mitolojik anlatının günümüze, tarihsel süreçlere nasıl eklemlendiğini yazmış. İstanbul’un fethine dair rivayetler ve cumhuriyetin kuruluşundaki süreçlerde bile izlerini taşıyan bu efsaneyi düzenli bir şekilde irdelemiş. Aslı Yılmaz yazısı ise hayli hoşuma giden bir yazı oldu. Woodstock hakkında olan bu yazı, Amerika’daki 68’li gençlik, hippiler ve o unutulmaz(hatta eşi benzeri olmayan) konser hakkında doyurucu bir yazı kaleme almış. Bu tarihi olayla yeni tanışacaklar için iyi bir yazı. Konuyu tarihsel bağlamlarıyla da yazmış olması, yeni okuyucunun bu tarihsel olayla zamansal özdeşlik kurabilmesi için önemli olduğunu düşünüyorum. Yazı bu çerçeveyi bize güzel aktarmış.
Fanzinin sonunda ise üçlü bir film bölümü var. Aylin Ünlüer’in Three Colours:Blue, Ayberk Savaş’ın Dönersen Islık Çal ve Aslı Yılmaz’ın Los Olvidados filmini yazdığı bölümde, diğer sinema yazılarından farklı olarak hoşuma giden şey bir seyircinin ağzından yazılmış olmaları. Düşüncelerini, duygularını yalın bir şekilde ifade etmeleri. Bir “film izlemeyi tercih etmez” olarak her biri bu filmlere izleme konusuna şiddetli bir merak uyandırdığını söylemeliyim. Fanzinde ayrıca çeşitli müzik listeleri olduğunu yazmışlar ama bunun için sosyal medya hesaplarını ziyaret etmeniz gerektiğini söylüyorlar.
Başıbozuk Fanzin’e yöneltebileceğim eleştiriler ise daha çok tasarım konusundaki durumlar.
(BENCE) Mesela başlık ve yazar isimleri görünümlerinin iyi olduğunu düşünmüyorum. Şerit şeklindeki bu tasarımın okurun gözünden kolaylıkla kaçabilir düzeyde küçük ve siyah beyaz basımda seçilimi zor. İçerideki yazılar yukarıda da belirttiğim gibi beğendim işler olmasına karşın kapağın daha iyi olabileceği kanaatindeyim. Baturalp Bilen Burmaoğlu’nun hazırladığı aforizma sayfaları ise daha iyi görsellemelerle dikkat çekici olabileceğini düşünüyorum.
Yukarıdaki yapıcı niyetle ilettiğim eleştirilerimi bir kenara koyarsak Başıbozuk iyi bir fanzin ve ilerleyen zamanlarda daha sıkı işler ortaya koyacaklarını düşünüyorum. Aşağıda fanzin PDF’ine ulaşarak okumanız mümkün.
Fanzin Yürüyor!
FANZİN: Başıbozuk Fanzin Sayı 2 (PDF İNDİR)