Selam sevgili Apartman Sakinleri! Bugün birlikte, başka bir kıymetli fanzin olan Golem’in yeni sayısı üzerine konuşacağız. Golem Fanzin 3. sayısıyla biz okurlarla buluştu yakın zamanda. İlgi ve merakla takip ettiğimiz Golem Fanzin’in bu sayısında editör Hakan U. Öztürk’ün kaleme aldığı tatlı bir önsözle karşılıyor. Kapakta da yer alan Modern Fantazya öncüsü J.R.R. Tolkien’in sözü üzerine ve iradenin, kök salmanın ve mücadelenin ruhunu anlatıyor bizlere. Ruhşen Doğan Nar’a naif bir teşekkürle bitiriyor sözlerini.
Bu sayıda toplamda dört öykü ve bir şiir yer alıyor. Her birini okurken çok keyif aldığımı da belirtmek isterim. Kimisinde yüzüme ince bir tebessüm yerleşirken, kimisinde de heyecandan soluğum kesildi, sürüklendim. Toplamda 38 sayfa olan bu fanzin, okuması hızlı, zaman çok çabuk akacak emin olun.
Öncelikle, Ruhşen Doğan Nar’ın kaleme aldığı ve okurken yüzüme o tebessümü işleyen Aklı Gidik Sfenks’ten biraz bahsetmek lazım. Türü bilim kurgu ve her ne kadar bizim millete yabancı bir tür gibi gelse de yazar öyle ayarında bir karakterle bu öyküye yerellik katmış ki, insan takdir ediyor ve okurken aldığı keyif katlanıyor.
Ardından, M. Ercan Ergür’ün kaleme aldığın fantastik öyküyle devam ediyor serüvenimiz. Bu sefer, insanoğlunun krallıklarından biri karanlık güçlerle çepeçevre sarılmış ve kaleyi koruyan birtakım güçlü artifaktlar, yani Septur’un Kapıları üzerinden kurulmuş bir evrendeyiz. Belli ki, bu bir seri olacak ve devamları da gelecek. Bazı tasvirleri, Lovecraftian ve bazı ögeleri Karanlık Fantazya’dan alması açıkçası çok hoşuma gitti. Bittiğinde kendi kendime şu cümleyi kurdum: “Devamı nerede?”
Hemen sonrasında, Ceren Altay’ın incelikli kaleminden çıkmış acı tebessüm tadında, buruk şiiri, Göknar ve Çalı’yla karşılaşıyoruz. Yanında tüm ihtişamıyla göğe uzanan bir göknar ağacını, hayranlıkla izleyen ve ona aşık bir çalının sesinden dinliyoruz hikâyeyi. Özellikle şiirdeki uyak ve redif seçimiyle, sözlü dönem şiirlerini anımsattı bana. Dörtlük değil dizelerden oluşuyor ancak hem işlediği tema hem de kullandığı üslupla uyandırdığı hissi de çok beğendim.
Sırada editörden, çift kanaldan akan, çarpıcı ve sürükleyici bir öykü geliyor. Zenginlik neydi? Neye göreydi? Peki ya, ölüm geldiği zaman nasıl gelirdi? Sinsice ve sessiz mi, yoksa resmi geçit yapan bir bandoyla mı? Öte yandan bir ağacı dikmek ne kadar zor olabilir ki? Nereye kadar kazmalısın bir çukuru? İşte tüm bunların cevaplarını, etkileyici bir dille, insanın zihninde canlandırarak bizlere aktarıyor Hakan U. Öztürk…
Finali, Dilek Nergis Kemer’in yazdığı Kara Delik ile yapıyoruz. Çocukluğundaki samimiyeti ve renkliliği büyüdükçe yitiren bir insanla başlıyor öykü. Hayatın, hayallerini kırıp dökerek bir kenara atmasına, insanı mevcut sistemde, ruhsuz binalar, aynılaşmış insanlar ve anlamsız koşturmacalarla dolu bir hengamenin parçası yapmasına haklı bir isyanı var. Sıradan beyaz yakalıların bir ofis gününde çok ilginç bir olay oluyor ve her şey değişiyor ondan sonra. Kurgu olarak basit ancak işlenişi ve taşıdığı mesajlarıyla son derece etkileyici ve haklı bir öykü olduğunu düşünüyorum.
Velhasıl kelam, Golem Fanzin’in üçüncü sayısı için tüm söyleyebileceklerim bunlar. Siz de bir an önce okuyun ve bu keyiften mahrum kalmayın. Fanzinin PDF’ine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. Keyifli okumalar efendim…