Bize üretimde gereken, bizleri harekete geçiren iki temel etken vardır, bilirsiniz: Heyecan ve kendini ifade etme dürtüsü. İşte; bu iki etken bizleri harekete geçirdikten sonra son kontrolleri yapmaya dikkat etmemiz gerekli. Ad’sız Dergi(!) olarak değil; Ad’sız Fanzin olarak inceleyeceğimiz esere, bu ufak hatırlatmalardan sonra hızlıca göz atıyoruz;
Esra Tuzlukaya’nın kaleminden gelen imgesel ağırlıklı bir deneme selamlıyor bizleri; hayatın yoğunluğuna maruz kalan bir zihnin ifadeleri için “Yorgun Satırlar”a bakmak gerekli. Hemen ardından gelen “Ab-ı Hayat Dudaklarından Akıyor” isimli şiirle, hissetmemiz gereken duygular dizelere dökülüyor Elif Öztürk’ün kalemiyle. Bir sonraki eser ise “bir bedende birden fazla olmayı” resmeden bir deneme, “Kırmızı Lacivert” bu deneme, Tardisli Lord mahlaslı yazardan geliyor ve iki farklı, tam zıt olmayan düşünce yorumlarını tek kalemde birleştiriyor. Daha sonrasında ise yerinde bir eleştirel deneme yazısı olan “Her Şeyi Açıklayabilirim” Seher Demir’in kalemiyle karşımıza dikiliyor, hissedilen bu huzursuzlukların betimlenmesi için gayet yerinde ve güncel, olabildiğine gerçekçi örnekler sunarak eleştirisini tamamlıyor. Hemen ardından gelen masal öykülendirmesi ise Alonewolf mahlaslı yazardan “Kırmızı Başlıklı Kız ve Kurt Olmayan (!) Adam” başlığı ile sizleri bekliyor, biraz daha devam etseydi nerelere giderdi, onu bilemiyoruz, sadece yazar biliyor olsa gerek. Son olarak da Elif Öztürk’ün kaleme aldığı “Momo İcelemesi” karşılıyor bizleri; karantina günlerinde fazlasıyla hissedilen bir zaman ve bu zamanın yaşanması üzerine kurulu konusuna değiniyor.
Genel anlamda bakacak olursak, bir çırpıda okunuyor; akıcılığı bozan yazım hatalarına takılmayanlar için eserler gayet güzel bir tempoda sıralanmış diyebiliriz. Okuyucuya bir şeyleri hissettirmek isteyen yazarların bu sayıda başarılı olduğunu ve ilerleyen sayılarda da fazlasıyla bu yönlerini kullanmalarını rica edebiliriz, -ifadeler gerçekten de oldukça başarılı-. Eser sahiplerinin emeklerine sağlık, daha fazlasını bekliyoruz!
Her zaman dile getirdiğim bir şeyi buradan tekrar edip sonrasında konuya bitirmek isterim: “Benim sunduğum görüşler beni bağlar, kimsenin sözcüsü değilim ve pratikte de tavsiye sunmaktan (yapıcı eleştiri sunmaktan) başka bir şey denemiyorum.”
Fanzin kültürü içerisine katılmak isteyenler için şu iki fankiti hatırlatma niteliğinde link’lendiriyorum; bunun sebebi, “Yaptığımız şeyin fanzin olduğunu bilmiyorduk.” yorumlarını sunma ihtiyacını minimize etmektir.
Şu Fanzin Meselesi ve Yayınevi Rüyası fankitlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Fanzin yürüyor!