Su üzerinde giden bir geminin bıraktığı iz ne kadar devam edebilir? Ey küçük ve zayıf vücuduyla edebiyat sayıklayan insan!.. Seni tanıyan insanlar öldükten sonra faniliğin edebi çukurunda kaybolup gideceksin. (Rabindranath Tagore)
Popüler dayatma altında hayat sürüp gidiyor. Bu gelgitler eşliğinde insan, kendinden olanı duymaya çabalarken bir yandan da, durmadan pompalanan atığın içinde yüzmekte. Birileri, bir şeyler ortaya koyma iradesini göstereyim derken, yol diye sunulan çıkmaz sokak duvarları bireyin çürüyüşünü de beraberinde getiriyor. Kimi köşesine geri çekilirken, kimi de içsel bir sorgulamanın dehlizlerinde buluyor kendini. Evet, her zaman bir yolu vardır ama aramak kutsal, görmek şanstır.
Kağan Will Şahinoğlu Tatbikat Hali isimli son fankiti ile bir sorguya girişmiş ve bu kocaman televizyonun içindeki hayatlarımıza adeta bir dilekçe sunmuş. Kısa bir anlatı, daha da yazabilirdi, bilirim ama bence tesiri hızlandırmak adına kelimelerin ucunu sivriltmiş gibi. Alıntılarla güçlendirdiği, sözü eveleyip gevelemeden, bam bam bam vurduğu ölçüde hedefine odaklandığı görülüyor. Hedef ne mi? İçi boşaltılan sanat kavramı ve kendi çıkarcı, yoz duygularını topluma mal edenler ve kafadan bir giriş.
Kağan, Seyirci haline gelen toplumu da pas geçmiyor tabii ve ufak bir alıntıya yer veriyor.
Halk, sanırım düşünsel olarak uzun yıllardır bir çıkmazda. Yoksa o meşhur laf edilir miydi hiç. “Çocuklarınızın mutlu olmadığını, yazar olmak istemelerinden anlayabilirsiniz” denir miydi?
Tartışmalı bir örnek ama anlaşılır. Huzursuz bir neslin kendini dışa vurma istenci.
Ön ve arka kapağında Ece Ayhan, Metin Altıok’u koyan Kağan, fankitin durumunu şöyle özetliyor.
Bu bir isyan değil, bir anlatıdır.
Bu Tatbikat Hali yeni savaşlara gebedir fakat ebedi sandığımız çoğu şey gene ölümlerle bitecektir. O vakte kadar önümüzdeki metin, yeni doğumların müjdecisi olacağını duyumsatıyor. Takipte kalın derim.