Gecekondu güzel bir derleme ürün koyuyor ortaya. İlk sayısında da aynı bütüncül bakış açısına sahipti, bu sayıda da aynı çizgiyi başarıyla korumuş. Anlatılan veya susulan her ne biçimde önümüze sunulan bu gösteriden payımızı bir başka biçimde yoğurarak anlatmayı hedefliyor. İsminden de anlaşılacağı üzere bir karşı duruş, inatçı bir varoluş hikâyesi bu. Şehirle kavga içinde yaşayan sokakların derdiyle harman olanların fanzini. “Dur!” demek, durduramazsa “Bak!” deyip hakikati anlatmak için var.
Sinemasından, felsefesine, edebiyatından, sistem eleştirisine dolu içeriklerle çığlık çığlığa sayfalar. Her biri ayrı telden çalmıyor elbet; rotası belli bütüncül bir derleme olarak ne söyleyeceğini bilerek okuyor şarkısını Gecekondu Fanzin bize. Bu şarkıdan ne anladıysam biraz bahsedeyim.
Evvella Mekân, Kültür ve Dönüşüm Üzerine isimli yazıda esaslı bir mevzudan bahsediliyor. İnsanın doğasından, mekânın doğasına dek ve bu cümbüşün gelişim sürecindeki karşılıklı refleksleri anlatılıyor. Kavramların üzerine düşündürücü noktalardan bahsedip alışılagelmiş ‘doğruların’ doğruluğunu sorguluyor.
Benliğin Benle Sorunları isimli yazıda insanî bilincinden karmaşasına ve hatta muğlaklığına dair tespitler yapılmış. Ve nihayetinde bir öneriyle kapatıyor meseleyi nazireli bir cümle ile: “Bütün dünyanın özneleri birleşin.”
Bir başka sayfada çocuk işçilerin çarpıcı gerçekliğine dair tarihi fotoğraflar çıkıyor karşımıza bir miktar yazı ile beraber. Lewis Hine’ın Amerika’daki göçmen çocuk işçilerin hikâyelerine bulaşıp temas etme sürecini anlatıyor. Fotoğraflar yalan söylemez imiş.
Emel Mathlouthi’nin müzik dünyasına dair yazıda kültürel bir etkileşimin nelere kadir olduğunu görüyoruz. Sanatın bir bütün olduğu ve kanal olarak hangi nehre bağlanacağını kestiremeyeceğimizi gösteriyor belki de Emel’in hikayesi.
Mirza, bize endüstriyel futbolun ne olduğundan ve nelere sebep verdiğinden, tribünlerden, ultras kültüründen bahsediyor yazısında. Ve futbolun nereden nereye gittiğini kısaca anlatıyor. Bir Adanasporlu olarak mevzunun ne kadar can sıkıcı olduğunun yaşayarak farkındayım. Herkes Mirza’yı okusun ve hâlimize ah etsin.
Kitap ve film önerilerinden, büyük isimlerden alıntılara kadar, kentsel dönüşümden kirlenen futbol dünyasına kadar ortak bir acıdan besleniyor Gecekondu. “Biz bize mutluyduk, siz niye geldiniz ki?” diye sorar gibi anlatıyor derdini. Dünya güzelleşse de Gecekondu kendine başka bir dert arasa diye temenni ederek cümle sonuna noktayı koyuyor, aşağıya da güz sayısının PDF hâlini bırakıyorum.