Kaktüs Fanzin bu ayın başında sekizledi. Lüleburgaz’da yaşayan üç arkadaşın çevresinde dönen fanzin kısa ömürlü, hevesi yiten fanzinlerden olmayacağını şimdiden kanıtladı. Kaktüs Fanzinde yalnızca takma isimler içerik üretiyor, fanzin iskelet bir ekibin ürünü ve dışarıdan yazı almıyorlar. Bu yönleriyle oldukça kapalı ve gizemliler. Dikenlerin batmasının gerektiğinden söz edip bir minyatür manifesto ile kendilerinden bahsediyorlar:
Kaktüs tüketilen, hissedilen şeylerin bireysel sentezi sonucu oluşanların dışavurumudur.
Kaktüs bizim var ettiğimiz ve bizi var eden düşünceleri batırmak için harcanan çabadır.
Kaktüs bir kavga değil ağıttır.
Kaktüs barındırdığı içeriklerle insana insanı sunar.
Kaktüs kesin bir düzen barındırmaz, deneysel olarak değişikliğe uğrayabilir.
Fanzinin girişinde diken kesiğinden sızan yaralara tampon niyetine ya da bizatihi kendi dikenlerimizi saplamak üzere, bize ait boş bir sayfa bırakılmış. Fanzinin tek ve esaslı çizeri Taraxacum. Azımsanamayacak kadar görsel içerik mevcut.
Diğerlerinde olmayan orijinal bir bölüme sahipler: Esnaf Köşesi. Sokağı anlatırken sokağın dokusunu ilmek ilmek bilen esnafları es geçmemişler. Bu bölümde sözü, kendi çevrelerindeki bakkal, esnaf lokantacısı, kahveciye veriyorlar.
Fanzin ağırlıklı olarak parıltılardan oluşuyor. Yalnızca fikri kadar yer kaplayan, abartılı hacimlerden uzak.
Del Mare İl Mostro, Gavisti kelimesinin kökenine inip savaşın ne uğruna gerçekleşiyorsa o olduğundan söz ediyor.
Karga, “Miktar ve Değer Psikolojisi” yazısında pahanın insan zihninde hangi esasta şekillendiğini anlatıyor.
Flaneur, taşın anatomisini bilmek için mimar olmanın gerekmediğini söylüyor ve taşın taşlığını hisset, dokun diyor.
Gilraen, karartılı bir zihin ve kendisini kuşatan düşüncelerinden bahsediyor bize.
Hiçkimse fanzinin şiir, Nomad öykü yükünü alıyor sırtına.
Onlarla söyleşmekte sıra.
Merhaba kaktüs fanzin yürütücüleri,Kaktüs Fanzinin bir arkadaş çevresinde döndüğünü biliyoruz. Nereden çıktı bu fanzin, hadi yapalım deyip yaptınız mı, kısaca bu kaktüsün öyküsü nedir?
İçimizde birinin “Ben böyle bir şey yapmak istiyorum beraber yapalım mı?” demesiyle ortaya çıktı. Bu söz ilk söylendikten ancak 5 ay sonra ilk sayıyı çıkartabildik.
Mesele batırmaksa neden kirpi değil de kaktüs?
Bizim sürekli bulunduğumuz bir atölye kafede fazlasıyla kaktüs bulunuyor. Dikenlerin batması gerek sözü de ortaya çıktıktan sonra isim kesinleşti.
Beraber 8. Sayıyı gördünüz. Bu sekiz sayıda birkaç istisna dışında eksilip artmadınız. Dışarıdan bir isim göremeyişimiz neden, bu meselenin hikmeti nedir?
Başta dışarıdan gelen içerikleri yayınlama gibi bir düşüncemiz vardı ancak fazla geçmeden bu fikirden vazgeçtik. Biz insanların bize içerik göndermesinden ziyade kendilerine ait fanzinler çıkarmasını istiyoruz. Bu yüzden içerik kabul etmek yerine onları fanzin çıkartmaya yönlendirmeye çalışıyoruz.
Esnaf köşesi güzel fikir, belki böylelikle kendi mahalleniz fanzin kültürü ile tanıştı. Bir fanzinin bir mahalleye sirayet etmesi nasıl yankı buluyor?
Genel olarak hem okuyucular hem de röportaj yaptığımız kişiler tarafından ilgiyle karşılanıyor. Yaşadıkları komik olaylar da ilgiyi arttırıyor. Aynı zamanda esnaflar insanları izleme konusunda yüksek bir potansiyele sahip. Bu yüzden onların yorumları ve durumlarını anlatmak bir bakıma sosyal olarak insanların durumlarını anlatmak oluyor.
Son olarak siz Lüleburgaz’dan fanzin dolaşımına dahil oldunuz. Fanzin çevresinin diğerlerine nazaran kısıtlı olduğu şehirlerde bu kültürden haberdar olmak da zor. Bu konuda şehrinizde öncülük yapmak gibi bir düşünceniz var mı?
Biz en başından beri bu kültürün bir mantar gibi yayılmasını istiyoruz. Bunun için fanzin çıkartmaya teşvik ettiğimiz insanlar var. Lüleburgaz’da tek olmaktansa birkaç fanzinin daha olmasından insanların sözlerini söylemekten çekinmeyip bunları aktarmasından mutluluk duyarız. Yaptığımız fanzin, dağıtım yerleri dolayısıyla bilinmeye başladı ki internetin yaygınlığı iletişim konusunda çok etkili. Belki çıkardığımız sayılarla fanzin kültürüne yeni katılan arkadaşlara fikir olarak bir şeyler uyandırabiliriz. Öncü olup yol göstermekten ziyade yoldaşlık yapmak bize daha çok uyuyor.