Fanzineist Festivaliyle tanıma imkanı bulduğum Yol Fanzin ve Faruk Karakaya ile etkinlik yoğunluğundan şöyle sindire sindire konuşamadığımızı söyleyerek söz başlamak istiyorum. Belki de bu röportaj bu gereksinimin bir sonucudur. Fanzini aldım, İzmir’e geldim ve ilerleyen günlerde Muhammet ile telefon konuşması sonrasında laf arasına sıkıştırdığı bir cümle ile Yol’u tekrar elime aldım. “Yol Fanzin’i okumalısın, fanzin tarihi üzerine yazı tam senlik.”
Tümleme yanılgısına düşmek istemem ama konuştuğum, ilişkide olduğum her arkadaş (bizim de çıkış noktamız gibi) fanzinin günümüze kadar aldığı yoldan çok, kendini dışa vurma, sesini duyurma itkisiyle hareket ediyor. Bu aynı zamanda bir fanzinin doğum sebebi olduğundan geçmiş deneyimler çoğu zaman, merak edilen bir konu olmanın uzağında. Kuşkusuz, zamana uygun bir evrim söz konusu ve hiçbir şey eskinin şartları ve koşullarında değil. Yeni bir zamanın eskiye dönük devinimlerinin yaşandığı hayatlarımızla bir şeyler yapma, çıkar noktasından ayrılarak, özgür şekilde kendimizi gerçekleştirme derdindeyiz ve tam bu noktada olaya farklı açılardan da yaklaşan Çanakkale’den dostlarımız Yol Fanzin ile sohbet ediyoruz.
Yol Fanzin olarak daha birinci sayıda, fanzin tarihi hakkında bir metin ile giriş yapmışsın. Genel hatlarını tarif de edebileceğin yerde, Dünya’daki ve Türkiye’deki fanzinlere de değinmişsin. Doğuşu, geçirdiği evreler hakkında bilgiler var. Bir ihtiyaç duyumsayarak mı bu derlemeyi yaptın, hangi kaynaklardan yararlandın?
Öncelikle herkese merhabalar diyerek başlayayım. Bu sorunu cevaplamak için Yol Fanzin’in ne olduğunu açıklamakta fayda var bence. ‘’Yol, otostop ve fanzin alt kültürlerini harmanlayan alternatif, ‘naif’ bir yayındır.’’ olarak tanımlıyor kendini. Buradan hareketle bir alt kültürden bahsedeceksek eğer; nedir, ne değildir, nerden gelmiş, nereye gitmektedir gibi sorulara cevap vermesi gerekir diye düşündüm. Bu sebeple çalışmayı fanzine koydum. Bir diğer koyma düşüncesi ise bugün birçok insan fanzin çıkarıyor veya fanzin çıkarttığını iddia ederek dergimsi işler ortaya koyuyorlar. Bunlar kimi zaman dergi çıkaracak para olmadığından, kimi zaman son dönemde hızla popülerleşen fanzinin yarattığı etkiden nemalanma amacıyla gerçekleşiyor. Açıkçası bu iki düşünce biçiminin de sevdiğim, gönül verdiğim bu alana zarar verdiğini düşünüyorum. Birazcık ‘’Hayır! Sizin yaptıklarınız fanzin değil, fanzin budur!’’ demek, fanzinin üzerine çöreklenmiş popülerizme bir tepki koymak amacıyla çalışmayı fanzine koydum. Hangi kaynaklardan faydalandığım konusuna gelecek olursak eğer, yani Türkiye’de fanzin ile ilgili hele hele Dünya Fanzinleri ile ilgili yazın bulmak çok zor, neredeyse yok gibi. Bir arkadaşımla birlikte İngilizce kaynaklardan (özellikle M. Gunderloy) tarama ve çeviri vasıtasıyla elle tutulur birşeyler elde etmiş oldum. Türkiye ayağında ise daha çok intertnet kaynakları ve Şeytan Aletleri isimli kitaptan ve elimde bulunan veya ulaşabildiğim fanzinlerden taramalarla çalışma ortaya çıktı. Umarım faydalı olmuştur. Eksiği gediği illaki vardır, ki öyle de olması gerekir. Çünkü fanzin underground bir olay, yapısı gereği el altından ve kontrolsüz şekilde kendi ağı içinde dağıtımı yapılıyor. Bunlara ulaşmak bazen imkansız olabiliyor. Bir yanlış, bilmeden bir hata ettiysek affola
Özellikle yazının son bölümünde “Fanzin Kültürü’nün Sorunları” başlığı altında yer alan, günümüz fanzinlerine dair önermeler ve bazı tespitler var. Buradan hareketle soracak olursam, nasıl bir fanzin basmayı ve görmeyi istersin?
Aslında yukarıda da değindim biraz. Ben fanzinin popüler kültürün talanına uğramasına karşı biriyim ve birçok edebiyat fanzinin popüler edebiyat dergilerinin kopyası gibi çıkmasını algılayamıyorum bir türlü. Fanzin doğası gereği popüler değildir, kaygısı yoktur, popüler kültürün – toplumun nizam kurallarını çiğneyen bir yapısı vardır. Popülist söylemlerle suya sabuna dokunmadan herkesi kucaklayan ve bu yoldan ego kasıp bir yere gelmeye çalışan fanzinlere ifrit oluyorum, fanzin bu değil, hiçbir zaman da böyle olmadı. Fanzin alternatiftir, özgürdür, üzerinde baskı olmaz iyi olduğunu düşündüğün zaman çıkarırsın, fanzinde editör, genel yayın yönetmeni vs. zırvalıklar olmaz. Bunlar derginin ve kapitalist üretim toplumunun söylemleridir. Fanzin çıkarıyor olmak tüm bunlara ‘’hadi len!’’ demektir. Biraz ahkam keser gibi oldu ama böyle düşünüyorum. Görsellikten, ulaşılabilirlikten ziyade içerik önemli bence. İyi şeyler, farklı şeyler okumak istiyorum; dayatılanı değil, özgürlüğü okumak derdindeyim.
Emre Durmuş’un yol günlüklerine yer vermişsin, beğeniyle okudum. “Benim için yolda olmak özgür olmaktır.” diye bir cümlesi var. Bu senin için de böyle mi? Yol senin için nedir?
Kesinlikle. Yol Fanzin’i çıkartma düşüncesi de burdan doğdu zaten. Yol ve Fanzin iki özgürlük alanı. Dayatılan bir yaşamı değil de kendi istediğin, kendi düşlediğin, kendin olabildiğin bir yaşamı yani özgürlüğü seçmektir yolda olmak. Yollar güzelliklere açık. Normalde oturup iki kelam edemeyeceğin insanla bazen mecburiyetten, bazen isteyerek uzun bir yolu gitmektir. Tahammül sınırını ilerletmek, kendini tanımak, korkularınla, yeteneklerinle yani kendinle yüzleşmektir, yol.
Fanzineist Festivali’nde birlikteydik. Başka fanzinlerle de oldukça ilgili olduğunu gördüm. Hangi işler ilgini çekti, festivalin havası nasıldı? Biraz bahseder misin?
Evet, zaten geçen yıl da dört arkadaş birlikte çıkardığımız Piyon Fanzin ile ordaydık. İyi dostluklar, güzel samimi ilişkiler kurdum. Bu sene de Yol ile katılım sağladım. İşin açıkçası Piyon’u çıkartalım dediğimizde neredeyse hiçbir şey bilmiyordum. Sonra Piyon’un çıkma aşaması ve çıktıktan sonra arkasına gelen festival ilgimi çok yüksek seviyelere çıkardı. Sonra daha detaylı okuyup fanzinin aslında ne olduğunu öğrendiğimde bu seneki festival daha verimli geçti benim için. Daha bir algılayarak, daha bir seçerek, belki de daha verimli sohbetlerle insanlarla tanıştım. (Tabi FanzineIST değerli bir çalışma, çok büyük emek ve koşuşturmaca var bunun için de ekibi tebrik etmek gerek.) Ben genel olarak farklı işlere ilgi duyuyorum. Bugün ortalıkta fanzin olduğu iddiasıyla dolanan bir sürü dergimsi iş var ki bunlara hiç bakmadım diyebilirim. İlgimi çeken işler ise Typo Bak zaten geçen seneden tanışıklığımız var ve bence gayet hoş işler yapıyorlar. Çizgi Fanzin, çok büyük emek var onların işlerinde. Bahçıvan Fanzin gayet sevdiğim bir fanzindi. Hatta okuduktan sonra burda bir ağaca astık Selma’yı dinleyip de, insanlar ilgiyle karşıladılar. 90’lı yıllardan özel fanzinler ile Tolga Güldallı’nın getirdiği fanzinler (sanırım aynı masada olduğum için biraz şanslıydım ) Spastik Eroll, Gorgor, Ender. İnfial ekibinin getirdiği fanzinler Veganarşi, Asiye, Kara. GSÜ’den Noir Fanzin. Eskişehir’den Gözaltı Fanzin geçen yıl da çok ilgiyle incelemiştim. El emeği göz nuru çizimleriyle Hallo Fanzin. Sopalı Pankart neredeyse tüm sayılarını aldım ve farklı güzel işlerden biri bence. Kırık Türkçesiyle güzel insanın fanzini Kırık. Bunların dışında Mürdüm gayet samimi ve hoş bir çalışma. Nothing, Hawaii, Tabela, Kaktüs diğer aklımda kalanlar. Festival geçen sene daha kalabalık gibiydi geldi bana. Bilmiyorum belki de geçen sene ‘’aaa, bu fanzin de neymiş?’’ diye gelen çok oldu bence. Bu sene az, öz ve daha bilinçli ilgili bir kitle vardı diye düşünüyorum. Çünkü geçen sene bir günde 50 fanzin verdik, Piyon’dan sıfır geri dönüş aldık. Bu sene iki günde 70 kadar fanzin verdim ve gerçekten ilgili insanlar geldi aldı. Bu beni daha mutlu etti; açıkçası her gelen ilgilendi, düşüncelerini paylaştı. Bence bu sene daha elle tutulur verimli bir kitle vardı.
Son olarak; Yol Fanzin ilerleyen günlerde neler yapmak istiyor? Kafasında neler var?
Yol Fanzin, verilen yoldan çıkıp kendi yoluna düşenlerin fanzini. Bundan sonra da yolda olacak. Benim Eylül ayından Latin Amerika’ya gitme düşüncem var, o zamana kadar burda elimden geldiğince iyi işlerle bu kültürü anlatmaya, insanlara dokunmaya çalışmaya devam edeceğim Yol Fanzin ile. Latin Amerika’da İspanyolcamı geliştirip Latin Amerika Fanzinleri ilgili bir çalışma da var aklımda ve en büyük isteğim ise Yol Fanzin’in el Camino Fanzine’e dönüşmesi. Kim bilir bir dahaki festivale el Camino olarak katılırım belki. Teşekkür ederim Fanzin Apartmanı’na ve sana. Yanlış bir laf edip bir hataya yol açtıysak şimdiden affola. Sağlıcakla. Ayrıca fanzinin pdf halindenadı geçmeyen ; kapak çizimi için Zeynep İNCEMAN’a, genel tasarım için uzun uğraş veren Erol Egemen GÜRMAN’a ve emeği geçen herkese teşekkür ederim.
Yol Fanzin’i okumak için aşağıdan devam edebilirsiniz.