Uzun bir aradan sonra Void Zine son sayısını çıkardı. Okuyucusunu merakla bekleten zine sonunda sağlam kadrosu ile karşımızda! Peki, kimler var? İçeride; Volkan Yalçın, Mo Gelber, Emre Varışlı, Eren Karatepe, Suhan Lalettayin, Ekin Metin Sozüpek, Uluer Oksal Tiryaki ve Armonycoma or slt. Kapağı Alaca Katarsis hazırlamış, arka kapağı ise Alpha Rising.
Bu sayıda karşımıza çıkan ilk yazı Emre Varışlı’ya ait. Emre her zamanki gibi kendine has üslubu ile bizi karşılıyor ve tabiri caizse tümevarım diyebileceğimiz küçük bir kıç mevzusundan, bir düşünce ağı yaratıyor okuyucuya. Emre’nin yazısından sonra karşı komşusu Volkan Yalçın bizi karşılıyor. Volkan’ın yazılarını hep sevmişimdir. Onu okumak bana haz veriyor. Diğer öykülerinde olduğu gibi bu kısa öyküsünde ya da öykü-anlatısında bize bir kızımız üzerinden belli meselelerden kısa kısa ama okkalı dem vuruyor. Ebeveynlik, sevgi, anlayış, ikili ilişkiler… Evet, kısacık bir yazıda Volkan bunları okuyucuya ulaştırmayı çok güzel başarıyor.
Volkan’ın yazısının hemen sonrasında harika bir çizim karşımızda. Alaca Katarsis… “İsimsiz” ismini verdiği bu çizim bayağı hoşuma gitti, beğeneceğinizi ümit ediyorum. Bu arada Eren Karatepe’nin bu sayıda yer alan “Neredeyse” isimli şarkısını seveceksiniz. (Yeri gelmişken söyleyeyim; Eren’in Volkan Yalçın ile yaptığı çok güzel çalışmaları var. Bu iki arkadaşın çalışmalarına internetten ulaşılabilir. Çekimler ayrı güzellikte, müzik ayrı, görümsetme apayrı… Naçizane tavsiyemdir.)
Suhan Lalettayin’in şiirlerini severim. Bu sayıda Suhan bir öykü-anlatısı hatta yerinde olursa monolog metni ile karşımıza çıkıyor. Metin ince ince yeri geldiğinde kaba kaba felsefik bir kozmotik evren yaratıyor okuyucuya. Şiirlerinde olan kendine has dili düz yazıda harika enjekte ediyor okuyucuya. Bu harika fanzini anlatmaya Uluer Oksal Tiryaki’nin “Bebelac Generation” isimli şiiri ile devam edelim. Uluer zaten kendini belli eden bir abimiz. Düz yazıları ya da şiirlerini okuyanlar benim gibi ya seviyorlar ya da kendisinden nefret ediyorlar.(?) Neyse, Uluer’in Bebelac gençliğine hitabesi beni hızlı geçiş motiflerinden oluşan bir sert melodi eksenine bağladı. İlginç şekilde kafam sağa sola oynamaya başladı. Farklı tarzda şarkı / şiire açık olanlar bu metni okumanızı tavsiye ederim.
İlerideki sayfalarda hepimizin bildiği “o fotoğraf” ın hikâyesi var. Hani elleri arkadan bağlı bir çift polis tarafından götürülüyor. Bütün sosyal medyaya yıllardır dağılmış olan ve herkesin ezberlediği bu fotoğrafın pek bilinmeyen absürd hikâyesi bize sunulmuş. Bunun yanında güzel bir mixtape listesi var. Bu liste Void Zine okurları için Armonycoma Or Slt seçkilerinden hazırlanmış.
Konu müziğe gelmişken bu sayıda Shlohmo’ya yer verilmiş. Dönemimizin avangard müzisyeni ve multi-enstrümantalisti olan bu abimizin kısa biyografisi, kısa dinleme seçkisi ve kısa kısa farklı dönemlerde verdiği röportajlar dilimize çevrilip okuyucuya sunulmuş. Güzel farklılıklar yaratan bu durumu sonraki sayılarda da görmeyi diliyoruz.
Sona yaklaşırken değinmememin olanaksız olduğu bir isime ve en az onun kadar garip olan o güzel deneysel yazıya kısa bir laf atmak istiyorum… -umarım kısa olur.
Ekin Metin Sozüpek ’in “Ayrım (Türkçe’de Perec’çe Bir Deneyazı)” isimli deneysel yazısı beni her Ekin Metin Sozüpek okuyucusu gibi yordu. Metin müzikte var olan füg anımsamasını edebiyata taşıyor. Metin için şu da söylenebilir; kişinin kimi çıldırışlarında gerçek belleğinden kopup var olmayan farklı bir belleğe bürünüp çevresindeki her şeyden sıyrılma çabası bu yarattığı deneysel metin… Ben bu adamı ne zaman okusam tebrik, kıskançlık karışımında duvara karşı 2’si 1 arada olan hayranlığımı kusuyorum. –abi bu adamla oturup bi’ konuşmak isterdim. Volkan duy beni!
Ve son olarak bu sayıda Void Zine okuyucularına üç okuma önerisi sunmuş. Bunları burada söylemek istemiyorum. Son sayfa bunun için zaten okuyucuya ayrılmış güzel açıklamalarla.
Fanzinin okumasını burada bitirirken şunları söylemek isterim size:
Void Zine o kadar kaliteli bir iş çıkarmış ki metinleri yahut yazarları anlatırken “özgün, özgün, özgün…” demeden duramıyorum. Gerçekten bilmeyenler olabilir ama Void Zine ilk sayısından itibaren kendine göre olan gölgeleri ve parçaları bir araya getirip bu zamana kadar geldi. İyi ki var! Kendine has rengi olan bu fanzinin artık daha sık kendisini bize göstermesini ve gözümüze gözümüze bir şeyler kakmayı devam ettirmesini canı gönülden istiyor ve size iyi okumalar diliyorum.