Afili sözleri bir tarafa bırakmak gerekirse, biz hayatın sürprizleriyle dolu güzergâhında bir duraktan diğerine giderken tuttuğu notları birbiriyle paylaşmak isteyen bir grup yolcuyuz.
Tamu Yolcuları adıyla yola çıkan ve geçtiğimiz günlerde ilk sayılarını yayınlayan fanzin, işte bu sözlerle okurlarına seslenmiş ve bir anlamda yapmak istediklerini duyumsatmış. Her ne kadar yukarıdaki anlatımdan farklı olarak, mütevazı notlardan daha farklı bir içerikle meraklılarını karşılasalar da bu bakış açısıyla hareket etmeleri fanzini daha sahiplenilir kılıyor diyebilirim. Tamu kelime anlamı olarak cehennem demek ve bir yanıyla bu yolculuğa sizleri de götürmesi gibi bir durum söz konusu. Dilerseniz fanzinin ilk sayısındaki işlere bir göz atalım.
Mesaj Kutularınızdaki Penisler yazısı deneme türünde bir yazı olarak karşımıza çıkıyor. Aytac Nuruzade’nin kaleme aldığı yazının konusu ise seksting. Günümüzün teknolojik imkânlarıyla hayatımıza giren bu terim, kimi yaşamlar üzerinde karşılığı olmakta ve eğilimlerin anlaşılması adına bir araştırma konusu olarak kabul edilmekte. Aytac da bu veriler üzerinden düşüncelerini aktarmış. Zamanı yakalayan bir yazıydı.
Işılay Turan Black Crows dizisi üzerine izlenimlerini yazdığı bir metniyle fanzinde yer almış. IŞİD örgütündeki kadın ve çocukları konu alan diziyi izlememiş olmama rağmen okuduğum kadarıyla bile etkilendim. Yazıda bahsedilen konular bugün bile sıcaklığını korumakta ve Ortadoğu’da yaşanmakta olan trajediyi yansıtmakta. Yazı, can almayı bir oyun haline getiren, hiç görmediğimiz (ve görmeyi de istemeyeceğimiz) çocukların gözünden dünyaya bakmak adına bende izlenilesi bir dizi olduğu hissini uyandırıyor.
Osmanlı ve Helen Dünyası başlıklı yazıysa Türk, Slav ve Yunan medeniyetleri arasındaki etkileşimler ve tarihi süreçleri konu almış. Lamiya Habibova’nın kaleme aldığı metinde Antik çağlardan tutun da, 20. yüzyıla kadar geniş bir tarih aralığı hâkim. Özellikle son paragrafta günümüze dair politik göndermelere de yer verilmiş ve tarihi olayların bugüne düşen yansımaları konu alınmış.
Şeyda Samancı Bir Acının Duyulmayan Sesi: Zafer Ekin Karabay yazısı ile şairin hayat hikâyesini, duygu dünyasını ve intiharı hakkında yazılanları konu almış. Şairin intihar tarihini not düştüğü yazısına da yer veren Şeyda, bu önemli metniyle fanzinde yer aldığı için şahsen teşekkür ediyorum. Devamında Zeynep Sayın’ın Ölüm Terbiyesi adlı kitabından alıntılara yer verilen fanzinde, aynı zamanda İrem Genkertepe’nin İki Hikaye isimli bir yazısı da mevcut.
Başlığından da anlaşılacağı gibi Dünya Mitinin Ortak Bileşenleri yazısıyla Aytac Nuruzade, yaratılış miti üzerine yazdığı yazısında çeşitli inanışları bir araya getirerek bir anlatı kaleme almış ve yer yer cinsiyetler arası ayrımları, toplumsal rolleri de bu yolla tartışmaya açmış. Fanzinde yer alan diğer önemli bir iş de İngiliz şair William Wordsworth’un bir şiiri. Çevirisini Ayten Mutlu’nun yaptığı ve ilk kez Tamu Yolcuları okuyucuları için basılan bu şiiri sayfalarında ağırlamak fanzin sakinleri için hayli önemli olduğu gözlemleniyor. Uyan! başlıklı Tuğçe Baykan’ın deneme türündeki öyküleştirilmiş anlatımı da kafalarda yer edecek cinsten bir metin. Samimi dille yazılmış bir iç sorgulama.
Son olarak Altay Kenger’in Beretta 92FS isimli öyküsü var. Bir film sahnesini andıran anlatımı, ironik hikâyesiyle akıllarda yer edeceğini düşündüğüm bu öykü, ölüm ve intihar temalarının yer bulduğu sayıda hayli yerinde bir son olmuş.
Dizaynı, metin kalitesi ve düşünsel tabanıyla ilerleyen günlerde güzel işleriyle karşılaşacağımızı düşündüğüm Tamu Yolcuları Fanzin’i indirmek için aşağıdaki linke tıklamanız yeterli.