Geçen hafta Viyana’da, Burggasse, Ateliertheater’da gerçekleştirilen Pop-Down Store etkinliği; alternatif kültürden birçok oluşumu bir araya getirdi. Fanzin´lerin yanı sıra çeşitli bağımsız yayınlar, plaklara da yer verilen etkinlikte İstanbul’dan katılan Heyt be! Fanzin ve Viyana’daki kolektifleri Nase Zine de oradaydı. Deniz Beşer ile bu konu üzerine konuşmak istedik.
Pop Down Store etkinliği nasıl geçti? Katılımcı olarak, nerelerden katılım oldu? Gelenlerin ilgisi nasıldı? Biraz anlatır mısın?
Ateliertheater 1932 yılında kurulmuş bir tiyatronun renovasyonu ile Viyanalı´lara kazandırılmış bir mekân. İçerisinde tiyatro, çağdaş dans performansları, film gösterimleri, sergiler gerçekleştiriliyor. Ayrıca, alternatif kültüre ait plak, fanzin, sanatçı kitapları ve sınırlı sayıda baskı işlerden oluşan pazarlar kurulmasına mekan olarak ön ayak oluyorlar. Pop Down Store etkinliği de, bu kapsamda yer almış etkinlerden biriydi. Etkinliğin kolektif bir biçimde organize edilmesini sağlayanlar ise; Farg, Buchner ve Digital Stone Age gibi fanzinci ve tasarımcılardı. Mekânın her noktasının kullanıldığı etkinlikte; kulis, sahne ve fuaye kısımlarının tamamı, fanzincilerin çalışmalarını göstermesi amacıyla açılmıştı.
Pop Down Store ise, daha ilk etkinliği olmasına rağmen fanzine ve diğer alternatif kültürlere dair üretimleri takip eden ilgili bir kitle tarafından ziyaret edildi. Almanya ve ağırlıklı olarak Avusturya gibi ülkelerden fanzinciler, Türkiye’den benim içerisinde yer aldığım oluşum olan Heyt be! Fanzin ile bizim Viyana menşeili fanzin kolektifimiz Nase Zine’nin ortak masası oradaydı.
Bunun haricinde Pop Down Store etkinliğinin sonunda diğer fanzinci arkadaşlarla fanzin takası yaptığımızı da unutmadan söylemek gerekiyor. Bu tip takaslar gerçekleştirmenin yeni dialoglara açık bir kapı bıraktığını düşünüyorum.
Avrupa’daki fanzin takipçilerinin, Heyt be! Fanzin’i anlamasını kolaylaştırmak için İngilizce metin ve edisyonlara yer veriyorduk, ama anladım ki bu edisyonların daha da çoğaltılması ve İngilizce metinleri artırılması gerekiyor.
Nase Zine ise İngilizce, Türkçe ve Almanca olmak üzere 3 farklı dilde basıldığı için, bu konuyla ilgili herhangi bir sıkıntısı yok. Bu da, buradaki okuyucu ile iletişime geçmesini daha da kolaylaştırıyor.
Bir de tabii ki konu ve görsel bütünlüğü daha çok yerelden evrensele çekmenin faydalı olacağını düşünüyorum. Aksi takdirde, metrobüs belasına dair bir espriyi, konforlu seyahate alışkın Avrupalı okuyucunun anlaması zor olabiliyor.
Nase Zine´nin yolculuğu nasıl gidiyor? Yurtdışı etkinliklerde adını sık sık duyuyoruz. Nasıl bir fanzindir, Nase Zine?
Muzaffer Hasaltay Du Von Jetzt, La Garçonne ve benimde yer aldığım bir oluşum olarak Mart 2016’da fanzin için faaliyete geçtik. Nase Zine, Viyana’daki göçmen ve yerellerin şehir kültürü içerisindeki dünya algısını aktaran sosyo-politik görsel sanatlar fanzini olarak 3 dilli (Türkçe, İngilizce ve Almanca) bir fotokopi yayını. Aynı zamanda her sayısında görsel sanatçı, yazar ve düşünürleri davet edip bu katılımlarla içeriğini zenginleştiren bir fanzin, Nase Zine.
Bu sene içerisinde başlayan bu oluşumumuzda üç sayı üretip bunu sınırlı edisyonlar olarak bastık ve yayınlanan her sayıyla birlikte birer sergi-parti kurgusu ile yer aldık. Göçmen sanatçı, yazar ve düşünürleri bir araya getirmesi, yeni dialog zeminleri oluşturması bakımından bu buluşmalar sosyal bir köprü işlevi gördü.
İlk sayımızda ”yabancılaşma” kavramını, ikinci sayımızda ise sosyal ve politik olarak kutuplara ayrılma bağlamında ”%50” temasını ele aldık. 23 Ağustos 2016’da yayınladığımız 3.sayıda ise, Türkiye’nin gidişatını farklı bir noktaya çeken ´başarısız darbe girişimi´ne metin ve görsel çalışmalarla detaylı bir bakış açışı getirmeye çalıştık. Ayrıca yayınlanan üç sayı içerisinde bizlerin çalışmaları haricinde; Barış Acar, Deniz Güvensoy, Iman Ithram, Eren İleri, Sedef Karakaş, Barış Mengütay, Sascha Kesic, Tatiana Nascimento Dos Santos, Mika Maruyama, Reco Cemal Akgün, Pantomime Pantomime, Esra Özmen(EsRap), Onur Serdar, Hilal Can, Gökhan Cellat, Juri Schaden, Es Eflatus, Nazım Ünal Yılmaz, Tsai-Ju Wu, Eva Schiach ve Walter Ego’nun görsel sanat ve metinsel üretimleri oldu. Bizlerin yanında yer alıp fanzine destek verdikleri için onlara çok teşekkür ederiz.
Şu an ise ”göç” teması altında dördüncü sayımız için fikirsel bir üretim sürecindeyiz. ”Göç” konusu ile ilgili ortaya çıkacak olan sayı ve diğer tüm sayılarımız 8 Aralık’ta Viyana, VBKÖ’de gerçekleşecek olan ”Ein Anderes Land // Bir Başka Ülke” isimli sergide yer alıyor olacak. Aralık ortasında ise 4.sayıya dair özel bir lansman parti ve sergi düşünüyoruz.
Bildiğin üzere Türkiye’deki fanzinler daha çok edebiyat alanında ürünler veriyor. Peki, Viyana’da da bu böyle mi? Daha çok hangi tarzda fanzinler yazılıyor, okunuyor? Şehirdeki ortam nasıl?
Viyana’da edebiyat fanzinleriyle pek karşılaşmadım. Buradaki fanzin üretimi çoğunlukla görsel sanatlara yönelik bir düzlemde ilerliyor. Fanzinlerin kolaj, çizgi roman ve illüstrasyonun ağırlıklı olduğunu söyleyebilirim. Bunun dışında fotokopi haricinde serigrafi ve risografi gibi farklı basım tekniklerini deneyerek üretim yapan bir çok fanzinci de mevcut. Şehir, kültür-sanat etkinlikleri açısından oldukça yoğun ve hatta birazcık doymuş durumda. Burada yaşayanların etkinliklere katılma konusunda çok seçici davrandıklarını gözlemledim. Araştırdığım ve duyduğum kadarıyla Viyana’da fanzinle ilgili en popüler dönem 90’ların ortasıymış. 2000’lerde ise sayıca fanzin üretimi azalmış ama son dönemde analog bağımsız yayıncılığa dair bir artış eğilimi gözleniyor.
Dağıtım ve okuyucuya ulaşma kanalları ne şekilde yürüyor? Nerelerde bulunuyor? Senin gözlemlediğin dağıtım konusunda alternatif çabalar var mı? Diğer şehirlere dağıtım yapan fanzinler var mı?
Genellikle buradaki fanzinciler yeni sayı yayınladıklarında bir parti veya sergi düzenleyip fanzinlerini duyurma ve paylaşma eğilimindeler. Bu yönelimde olan ve Viyana’da yayınlanan fanzinlerden bir kaçı olarak Soybot, Insejn Zine ve Digital Stone Age’i sayabilirim. Biz de Nase Zine olarak bu girişimi daha güçlü buluyoruz. Bunun dışında Viyana’da çeşitli çizgi roman dükkanları, kafeler ve fanzin dükkanları fanzinlere ev sahipliği yapıyor. Fakat bunun haricinde alternatif dağıtım kanalı yaratma adına bir kaç distro-fanzinci dışında herhangi bir çabanın verildiğini söyleyemem. Burada ki dağıtımın ağırlıklı olarak kişisel çözümlemeler ile gerçekleştirildiğini tahmin edebiliyorum.
Türkiye’de bağımsız kafada işler olduğu gibi mevcut dergi düzleminde iş yapan, onun gibi işleyen yapılar da mevcut. Orada böyle bir ayrım, algı veya işler mevcut mu? Oradan bakıp değerlendirdiğinde yaklaşım farklılıklarını biraz anlatır mısın?
Viyana’da böyle bir algı veya ayrım mevcut değil, fakat fanzin veya sanatçı kitabının niteliği, baskısı ve içeriği ile bir farklılık yaratması onlar adına bir değerlendirme kıstası yaratıyor. Örneğin; fanzinin fotokopi dışında risografi ile çeşitli renklerle basılmış olması, fikir ve çizgi özgünlüğü gibi yönelimler farklı bir bakış açısı sağlayabiliyor. Viyana’da fanzin yayınlayanların çoğu Akademi’de güzel sanatlar eğitimi aldıkları için sanatsal bir algıda üretim yapıyorlar. Bu durum ise; onların beklenti, estetik kaygı ve yaklaşımlarını değişik bir noktaya çekiyor.
Nase Zine: www.facebook.com/nasezine
Heyt be! Fanzin: www.heytbefanzin.com