Patlak Tekerlek Sayı 3 İncelemesi (PDFli)

Selamlar! Bugün size çok hareketli ve çok renkli bir fanzinden bahsetmek istiyorum. Başlıktan da anlayacağınız üzere: “Patlak Teker Fanzin” bu yazı da konumuz…

Fanzin baştan aşağıya bir bisiklet tekerleği edasıyla dönüyor okurken.(Klişe olduğunun farkındayım ama inanın okuyunca sizde aynı şeyleri düşüneceksiniz.) Arkadaşlarımız bunu harika dinamize etmişler. Okurken sıkılacağınızı sanmıyorum… Bisiklet temalı bir üretim olması hem beni sevindirdi hem de bana uzun zamandır farklı renklerde fanzin okumadığımı hatırlattı. Bu tarz işleri seven arkadaşlarımıza buradan duyuralım…

Fanzinin ilk yazısı “Nasıl bir fanzin?” başlığı altında sizi selamlıyor. Patlak Teker ekibi sanırım biraz fazla soru yağmuruna tutulmuş ki kısaca hem mottolarından hem de bu sayının içeriğinden bahsetmişler. Metinden bir alıntı; “Bisikletiyle kendisine sunulan garantili bir hayatı bırakıp binbir türlü zorluğa rağmen bu uğurda hayallerinin peşinden gitmeyi seçen, bunu yapamasa da yapmanın hayalini kuran tur bisikletçilerinin ve bisikleti yaşam felsefesi haline getirmiş, bisiklete günlük yaşantısının başucunda yer veren insanların hikâyelerini bir araya getirdik.”

Sonrasında kısa bir künye. Bu sayıda elini taşın altına koyanlar: Ozan Kımızoğlu, Feyyaz Alaçam, Zeynep Alıca, Aytaç Aksoy, Bahadır Özer, Tanzer Kantık, Nazım Hikmet.

Bu kısa tanıtım aşamasından sonra fanzin başlıyor…

Ozan Kımızoğlu imzası ile başlayan fanzinin ilk metni “Mahalleyi Tek Edeli Çok Olmuştu” başlığı taşıyor. Bir önceki sayının devam metni olan bu yazı bir anı niteliğinde. Yolu anlatıyor bize Kımızoğlu. Önce Ayvalık sonra Kaz Dağları daha sonra ise Çanakkale… Bu metnin dili o kadar samimi ki okuduğunuzda sanki yazar ile birlikte yaşıyorsunuz o anları. Metnin sonu bile bu yazıyı okumanız için sizi merakta bırakabilir: “Mesela; Doğanın yok edilmesine KARŞI bisiklet..! Ne yollar biter ne de kurulan hayaller. Gidebildiğiniz kadar hayallerinizde ki yollarda olun. Yolda olmak mutluluktur. Mutluluk bisiklettir. Bisiklet özgürlüktür.”

Bu güzel anı metnini geride bırakırken karşımıza Feyyaz Alaçam’ın “Yola Döktüğümüz İlk Yağmur Taneleri” isimli yazısı bizi selamlıyor. Bu metinde bir anı metni olsa da önceki yazıdan biraz daha farklı. Çünkü yazar bisikleti ile yaptığı ilk yolculuğu ve bisikletini bize anlatıyor. (Bu adamlar gerçekten çok iyi yahu!)

Haberde görseniz kanal değiştireceğiniz, bir popüler dergide görseniz sayfayı değiştireceğiniz bir yazı var sırada: Zeynep Alıca’dan “Kayseri Bisiklet Festivali”. Neden böyle bir giriş yaptım? Çünkü çoğumuzun ilgisini çekmeyen, özellikle bilgi içerikli yazı olması sebebiyle okumaktan çekindiğimiz bir metin bu. İyi ki fanzinlerde böyle yazılar görüyoruz, en azından eşe dosta tavsiye edeceğimiz yazılar var diyebileceğiz. Neyse…

Zeynep Alıca bu metninde bize Kayseri Festa 2200’ü anlatıyor. Sadece bu festivali değil, geçmiş festivalleri anıyor, dostluklardan ve samimiyetten bahsediyor. Yaşadığı anılar ile birleşince metin ne kadar anı kategorisine dâhil edilecek olsa da benim gözümde gayet ufuk açıcı bir bilgilendirici metin konumunda kaldı. Okumanızı tavsiye ederim…

Sıra fanzinde en çok beğendiğim iki işe geldi. Biri Aytaç Aksoy imzası taşıyan “İçinden Bisiklet Geçen Kitaplar” diğeri ise Bahadır Özer imzalı “İçinden Bisiklet Geçen Filmler”. Başlıklardan da anlayacağınız üzere bisikletlerden bahsedilen, görünen, en kötüsünden kadraja giren filmlere ve kitaplara dair kısa iki yazı. Harika nostalji, harika zenginlik diyorum. Kısa metin olduklarına bakmayın derim…

Fanzinde en ilginç ve en faydalı bulduğum yazıya geldi sıra. Aytaç Aksoy’un yazdığı “Bir Uygulama: Wikiloc” isimli metin. Bu metninde neyden bahsedildiğini kısa bir alıntı ile açıklayayım: “Wikiloc uygulaması 7 Nisan 2006 yılında Jordi Ramot tarafından geliştirilmiş neredeyse tüm doğa sporlarının rota kayıtlarının tutulduğu web, telefon ve akıllı saat uygulaması olan yardımcı bir uygulamadır.” Demiş bize Aytaç Aksoy. Çok iyi bulduğum ve faydalı bir yazı. Bisiklet tutkunlarının bakmasını şiddetle öneriyorum…

Sıra geldi Tanzer Kantık’ın yazısına… “Bisiklete Binmenin Bir İdeolojisi Var Mı?” Başlığından da anlaşılacağı üzere bisiklet kullanmanın ya da tabiri caizse bisikletçi’nin felsefesi diyebileceğimiz bir metin. İçten, samimi ve en önemlisi öğretici! Mesela son kısımdan bir alıntı: “Bisiklet sizi AVM’ye değil semt pazarına götürür, Bisiklet sizi her şey dâhil tatile değil tertemiz ormana, koylara, dağlara götürür, Bisiklet geçip gitmenizi değil durup fark etmenizi sağlar, Bisiklet sizi almaya değil yapmaya yönlendirir, Bisiklet ile görülmeyi değil görmeyi istersiniz, Bisiklet ile götürülmeyi değil gitmeyi istersiniz, Bisiklet ile öğretilmeyi değil öğrenmeyi istersiniz.

Bisikletin insanı A noktasından B noktasına götürmesi dediğimiz şey aslında biraz da budur.

Çok güzel tokat atıyor değil mi?(!) Bence, evet!

Fanzinin sonunda bizi Nazım baba karşılıyor. “İsviçre Dağları” ismini taşıyan şiir ile yine bisiklete selam çakmadan bitmiyor…

Çok içten, yapaylıktan uzak, gerçek bir fanzin çıkarmış ekip. Ne kadar güzel! Bu tarz benimsenen işleri keşke daha fazla görebilsek. Ben okurken hem bilgilendim hem odamda yolculuk yaptım adeta. Şu eve kapandığımız günlerde içinizde yaptığınız yolculukları hatırlatacak masum bir iş çıkmış. Okumanızı naçizane tavsiye ederim ve dilerim ki Patlak Teker’in serüvenleri sürmeye devam eder, onlar yazar ve biz de okuruz.

Selametle…

FANZİN YÜRÜYOR! (Hatta bir bisiklet ile her an karşına çıkabilir!)

 

FANZİN: Patlak Teker Fanzin Sayı 3 (PDF İNDİR)