Uzun bir ara… Faturaların ve banka ekstrelerinin bile eposta kutusuna düştüğü bir zamanda, sarı zarflarda mektuplar almayalı baya zaman olmuştu. Olmuştu diyorum çünkü yaşım gereği mektup gönderip alan, yılbaşında ve özel günlerde kart atan bir nesilden geliyorum. Kimine acayip gelebilir ama mektup arkadaşlıklarım bile olmuştu ki; bu mevzu o zamanda nostaljik bir şey olmasına karşın işlerliği vardı. Mesela bir dönem Ankara’daki teyzemle sıkı bir mektup trafiğimiz vardı. Yaşlar büyüdü ne arkadaşlık, ne teyzem, ne de mektuplar kaldı geride. Turistik yerlere gidenler küçük hediyelik eşya dükkanlarının önünde kartpostallara rastlamaları eski bir alışkanlığın eseridir. Şimdilerde instagramda çekilen bir fotoğraf veya arama motorlarında karşımıza çıkan herhangi bir kare bu kartpostalların yerini tutmaktadır. Mektup da öyle. Mail arkadaşlar arasında yavaş ve ikincil olarak tercih edilen bir tür. Whatsapp, Messanger vs. İletişim her an, her daim bizimle. Ama tam bu noktada mektupta, diğer değişimlerden farklı bir taraf var. Mektup yazı düzeni ve duygu yoğunluğu barındıran bir şeydir. Mesajlaşmadaki gündelik anlatımlardan farklı olarak içeriğinde hisler ve ifadeler vardır. Aynı zamanda bir nesne olduğundan gönderen kişiye ait izler taşır. Bahsettiğim nesne mevzusunun devam eden bir örneğini de fanzinler üzerinden yaşıyor olmam ise hayli güzel. Sigara içeninden, kullanılan parfüme, tütsü veya rutubet kokusuna kadar birçok şey fanzinlerle birlikte geliyor. Bu durum dijital dünyanın üstesinden gelemeyeceği bir gerçeklik.
Dönelim başa. Name Fanzin Eskişehir mektubu raflardaki yerini aldı arkadaşlar. Efsun Etlioğlu’nun çıkartıp hazırladığı mektup şeklindeki bu fanzin gene içinde sürprizleriyle yüzümüzü güldürdü. Bilen bilir! Eskişehir Efsun’un memleketi, çocukluğunun geçtiği yerdir. Zaten bunu mektubun satırlarında da görmeniz mümkün. Geçtiği sokakları ve geçmişe dair izlenimlerini son derece samimi bir şekilde okura aktaran Efsun, bu sayıda bizlere hem bir şarkı hem de bir adet meyve çayı ikram etme inceliğini göstermiş.
Alınmaca gücenmece yok ama mektubun bir İzmirliye yazıldığı çok belli. Kar mevzusundaki anlatımı, tadı konusundaki altını çizdiği durum bize bunun kimler için yazıldığını açıkça belli ediyor. E o kadar da olsun canım. Efsun’un bu kar mevzusundaki soruları bir Ankaralıya sorduğunu düşünmek bile istemiyorum. Tepkisi aynen şöyle olurdu sanırım.
“Şaka yapıyorsun!” 😀
Sınırlı sayıda basılan ve dağıtımı yapılan bu fanzini edinebilenlerin şanslı olduğunu düşünenlerdenim. Diğer illere de az sayıda dağıtımı yapılan bu işi görmenizi muhakkak tavsiye ederim.
Şayet ulaşamadınız ve edinme şansını kaçırdınız. Efsun harika biridir; sizlere Name Fanzin gönderimi yapacaktır. En azından instagram sayfasında öyle söylüyor. Denemesi bedava. Kalın sağlıcakla