Mangal Başı Comics’ten Mayın Tarlası

Orkun Bozkurt’un hikâyelerinin ardından ince bacaklı atlar koşuyor. Hem hızlı hem de ufak dokunuşların bol olduğu çizgi romanların sahibi kendisi. Bu çizgi romanları bir kere okumak yetmeyebilir; ilk turda okunur, ikincide izlenilir, belki üçüncü turda kana karışır. Mayın Tarlası ise son parçası, kanıma geçiş evrelerimi anlatayım.

Amerikan havalı hikâyelerin yerli ve eski model karakterler tarafından işlenmesi belki de hikâyelerinin ortak noktalarından birisi. Mayın Tarlası’nda ise Behçet ve Saffet’in başından geçen acayip halleri izliyoruz. Çılgın icatları ile yılbaşı gecesine damga vurmayı hedefleyen ikili tutunamamış bir kartopu makinesinin peşinden giderler ve dolambaçlı bir yolda oradan oraya savrulurlar. Ve bu hikâyeyi okurken sonraki sayfada ne olabileceğine dair en ufak tahmin yürütmek imkânsız denilebilir. Hipnoz olmuşçasına şuursuz bir hâlde okumanın daha tatmin edici olduğunu düşünüyorum.
Mayın Tarlası’nda yıllanmış bir bilinmezin de cevabı var: “Hey Corç versene borç.”

orkun 2

 

Mayın Tarlası sinematografik bakış açısına sahip bir ürün. Sahne geçişleri, yan çizimler, hareketi ve duyguyu veren her figürüyle okurken kendini o hengâmenin içinde buluyor insan. Hele ki “dıkş, gopaz gopaz, gümp, hırş” gibi seslerle de içses kendini bir gürültünün içinde buluyor. Çizgi roman dış dünyaya dâhil oluyor.

Mayın Tarlası’nın en acıklı kısmı belki de 15 sayfada bitiyor olması. Çünkü devam etse sonsuza kadar okunabilir. Hem böyle daldan dala atlayan hem de hiçbir zaman hikâyeden kopmaya izin vermeyen bir çizgi romanın başarılı olduğunu düşünüyorum.

Mayın Tarlası’nı dehşetle tavsiye ederim, eline sağlık Orkun.

orkun 3

Yorum bırakın