Geçtiğimiz günlerde bize gönderilen bir fanzinden bahsetmek istiyorum. M Harfi Ansiklopedisi. Fanzinin ilginç yanı hayli değişik bir algı üzerinden hareket ederek bir çalışma ortaya koymuş olması. Ben de kendisiyle bağlantıya geçerek bu çalışmayı biraz anlatmasını istedim. Tabii herkesin beğenisi farklı. Bu satırları okuyanlardan bu işi beğenmeyenleriniz elbet olacaktır çünkü deneysel bir çalışma. Benim de bu yazıyı yazmaktaki amacım size alışılmışın dışında bir işle tanıştırmak. Belirli tartışmaları sadece sözel anlatımla değil, biçim bozarak ya da tartışmaya araç olan nesneyi çeşitli formlara sokarak da yürütülebileceği gerçeğidir. Şimdi sizlere arkadaşımızın gönderdiği yazıdan bazı notlar aktarmaya çalışacağım.
Öncelikle fanzini çıkartan arkadaşımızın ismi Utkucan Yazıcı. Utkucan, şiir üzerine ilgiliyken kavramsal sanat ile tanışmasıyla farklı biçimsellikte işler ortaya koymak istemiş. Aslında çalışmanın hikâyesi hayli hoş. Babaannesinin evinde eski bir ansiklopediye rastlamış ve kafasında olan bu farklı tarz arayışını elindeki ansiklopedi üzerinden türetmeye girişmiş. Tahmin ettiğiniz üzere fanzinin ismi bu ansiklopediden geliyor. Utkucan ilk zamanlar ansiklopediden belirli parçalar keserek cut- up metinler, görseller oluşturmaya çalışmış fakat daha sonra bunları dijital üzerinden gerçekleştirmenin kendine daha uygun olacağını anlamış. En nihayetinde bir maddeyi görsel anlamda istenilen biçimde şekillendirmek zordur ama dijital ortam bize farklı imkânlar sunar. Şu an analog tayfanın bağırışlarını duyar gibi oluyorum. Fakat zevkler ve renkler dostlar… Sonrasında fanzinin üretilme aşaması şöyle devam etmiş.
Böylece sayfaları karıştırmaya ve çarpıcı bulduğum fotoğrafları çekmeye, sonra onları yan yana, üst üste, altlı üstlü çoğalmaya ve üzerlerine kolajlar yerleştirmeye başladım. Böylece eserin ortaya çıkışının ilk aşaması gerçekleşmiş oldu. İkinci aşama ise ne üzerine kurgulayacağım sorusuydu. İlk fanzin çalışmam olduğu için bir reklam çalışması ile ortaya çıkmak bana hem çarpıcı hem de komik geliyordu. Bu yüzden reklam üzerine düşündüm.
Asıl olayın bağlantı noktası burası. Kimsenin görmek istemediği, geçip gitsin diye dakikalar saydığı ama aynı zamanda kitlelerin izlediği programların yapılmasını, kuruluşların devamlılığını sağlayan, sistemin vazgeçilmez bir çarkı… Reklamlar. İşte bu kadar sevilmeyen ve aynı zamanda varlığı zorunlu olan bu olgu hayatımızın bir parçası. Reklamların varlığını, iletişim aracı olarak oturduğu yeri kendince tartışmaya açan Utkucan, reklamların dönüştürücü gücünden hayli etkilenmiş biri. Zaten M Ansiklopedisi Fanzin’in arkasında yer alan düşünce bu gerçekliğe yaslanmakta. Bununla sınırlı kalmayan Utkucan olayı sanat ve reklam denklemine indirgeyerek üzerine bazı çıkarımlar yapıyor. Her ne kadar düşüncelerine bir kısmına katılmasam da, dikkat çektiği noktalar üzerine düşünmeye değer.
Burada sanat eseri ve reklam ilişkisi üzerine kendi düşüncemden bahsetmem gerek. Öncelikle ben reklamlara hayranlık duyan birisiyim. Bir insan reklamlara nasıl hayranlık duyar diye sorabilirsiniz elbet. Fakat bana sanatsal gelen bir yönü var ve sanırım manipülasyon gücü beni kendisine çekiyor. Sanat eseri açısından ise sanat eserinin pazarlanması ayrı bir mesele sanatçının kendisini pazarlaması ayrı bir meseledir. Fikrimce sanat eseri hem bir sanat ürünüdür hem de sanatçının reklamıdır. Sanat eseri ortaya çıktığı an bu iki yönü de bünyesinde barındırır. Biz sanat eserinin bir ürün olma vasfına kapılır ve onu tüketiriz. Sanat eserini yaratan sanatçı ise sanat eserinin içerisinde hep muğlak bir şekilde bulunur. Sanat eseri kendi gizemiyle birlikte sanatçının gizemini yaratır. Böylece biz sanatçıyı merak etmeye, onun hayatını irdelemeye başlarız. Böylece bir sanat eseri ile başlayan yolculuk yeni bir sanatçı tanımak ile son bulur. Çünkü reklamın manipülasyon yeteneği yarattığı gizemdedir ve bizim bir ürünü alma sebebimiz yarattığı meraktır. Burada sanatçı sanat eserini üretirken kendini tanıtma düşüncesi ile değil ortaya koyacağı ürünü yaratma güdüsüyle hareket eder.
Reklam ile pazarlama kavramının birbirine karıştırılmış olması bir yana sanat eserinin gizem üzerine kurgulanmış olması bana kalırsa bir yanılgı. Bir adım daha yakına gelmek gerekirse, en azından sanat ve sanatçı düzleminin oturtulduğu bu düşünce bana pek uygun gelmiyor. Ama konumuza, yani M Ansiklopedisi Fanzin’e odaklanmanın daha iyi olacağı düşüncesindeyim.
Utkucan arkadaşımız bu düşüncelerden hareketle bir şey yapma gayretine girişmiş fakat bunu oluşturduğu fanzinde nasıl yansıtmış? Olaya hangi tutamaç noktaların asılarak bir yapı oluşturmuş? Kendisinden rica ettik ve sağ olsun bize anlattı.
Acaba bir eser ortaya koyarken sanatçı kendi reklamını yapmak isterse ve kendi reklamını yaparak bir sanat eseri ortaya koyarsa nasıl olur diye düşündüm. Böylece kafamda narsist bir sanatçı fikri oluşturdum. Ve absürt bir nesne sayılacak ansiklopedinin bize nesneleri tanıtarak reklam ile zıt bir şekilde çalıştığını fark ettim. Çünkü gizem yaratmıyor, aksine gizemi yok ediyor ve merak uyandırmıyordu. Bu hoşuma gitti. Böylece bir sanatçı reklamı olarak çalışmamı tasarlamaya başladım. Arka sayfada küçük bir cümle ile bunu ifade ettim: (Bu eser kendini yüce zanneden bir aptalın reklamını yapmak için hazırlanmıştır.) Burada her sayfayı tek tek açıklamak niyetinde değilim. Yine de nasıl bir düşünce içerisinde yazılarımı tamamladığıma değinmek istiyorum. Yine kolaj mantığını kullanarak ansiklopedinin kelime tanımlarının başında ve sonunda yazan ifadeleri yazılara dahil ettim. Böylece bahsi geçen kelimeye olan merakı yok edip dikkati reklamı yapılan sanatçının kendisine çekiyordum. Sürekli cümleleri dağıtsam ve konuyu saptırsam bile yine odağı sanatçıya çekerek reklamını yapmaya devam ettim. Fakat kendi ağzından yazdığım bu yazılar bir taraftan iticiydi de. Hatta bir yerde “bana tapmanı istiyorum” a kadar getirdim mevzuyu. Burada reklam dünyasının nasıl bir tanrıya dönüştüğüne dair bir takım eleştiriler var ve aynı şekilde “migren” kısmında hem ataerki eleştirisi hem de reklam dünyasının “duyarlılığı” da reklama dönüştürmesine dair bir eleştiri var. İlk sayfada ise hafif açık bir şekilde okuyucuyu aşağılayarak sanatçının kutsallığına inandırmak istedim.
Gördüğünüz gibi M Ansiklopedisi’nin sağ gösterirken sol vuran bir hâli var. Aslında sanatın ve onun mekânlarının yüceleştirilmesine dair Sıvadık ART’ta bizim de benzer çalışmalarımız olduğundan ilgimi çektiğini söyleyebilirim. Fanzini incelediğinizde yukarıda bahsedilen süreçlerin ne kadarının izlerine rastlarsınız, ne kadarının yerine ulaştığını düşünürsünüz, onu bilemiyorum ama bu çalışmanın bir tür deneme olduğunu aklınızdan çıkarmamanız ilgi yoğunluğunuzu korumanız açısından faydalı olacaktır. Denemek, farklılaşmak bir ölçüde risk almaktır. Denemeye cesareti olanlara bol selam.