En usta amatörler için: Kaotik #9
Eğer hiç okumadan sadece göz gezdirirseniz Kaotik 9 size özgüveni düşük amatör bir iş gibi gözükebilir ama gerçek bambaşka. Kaotik, bir laboratuvarın sahip olabileceği nitelik ve cesaret ile yarının şiirinin şemasını çizmekle kalmıyor, adeta onu yaratıyor. Mütevazı olmaya hiç gerek yok, çünkü bu “yarının şiirini yaratma” işini çatır çutur yapıyorlar, takdiri hak ediyorlar. Ben de bu meselede eksik kalmamam gerektiğini düşündüğüm için bir yerden bu konuya dâhil olmak istedim.
Tabii ki herkes aynı rengi beğenmez, tek tipçilik de tehlikeli bir hastalıktır esasında. Ben de herkes gibi iyi şiir okumayı severim fakat iyi şiir denen şey, benim beğenimden çok daha fazlası ve hatta ötesidir. Bu açıklamadan sonra da ilk olarak Kaotik 9’un tasarım kısmı hakkında iki söz etmek istedim.
Yeterince sade fakat boş olmayan, göz doyuran ama kafa yormayan zarif bir kapak tasarımına sahipler. Ne yazık ki onlar gibi biz de kapak görselinin kaynağını bilemiyoruz. Aşırı temiz bir iç tasarıma ve dolayısıyla da şiirlerin hiçbir aracı yahut da engele takılmadan okura sunulması prensibine sahipler. İçerideki tek görsel Berna Uzun’un kareli kâğıda çizdiği bir eskiz. Ben bu fanzini #sanaenyakınfanzin hareketinin bir getirisi olarak mahallemdeki kırtasiyeden edindim, 1 lira gibi bir şeye denk geldi. Bendeki nüshada Berna’nın çizimi siyah beyaz olsa da esasında renkli ve doğaldır ki çok canlı.
Fakat görmek isterdim ki, bütün dosya courier new gibi bir fonta sahip olsaydı. Bir yarısının başka, bir yarısının başka olması biraz nahoş durmuş ama yine de yaptıkları şey göz önüne alınınca okurdaki kredileri bu durumu telafi etmeye yetiyor.
Bir ayrım yahut da bencil bir tavır olmaması için ilk okuduğumda bütün isimleri kapatıp da okudum. Dışarıdan gelmesi muhtemel tüm etkilerden tamamen tarafsız ve kendi görüşlerim çerçevesinde anlatmaya çalıştım.
İçeride şiiri atomlarına ayırıp dağlarına birleştirip deneysel ediyorlar, deneyin ağalar!
Şiirler üzerine:
Pek doğal olarak her şiiri beğenmek durumunda değiliz fakat imrendiğim şiirler var Kaotik #9 ‘da ve bunlardan alıntılar yapmak istiyorum. Mesela Umut Yalım diyor ki “yanmak için değil, arınmak içindir cehennem”, Lady Lazarus diyor ki:
“Hapishane kapısında,
politikacılar ve valizleri
kıyaklar.
Beyaz ford’un kıçından
ülkenin imarına el sallarlar.
En pahalı şairlerin güllerini
Komünizme bomba olarak attılar.”
Nurgül Özlü’nün şiirinde ise “cehennemin kapısı alçak / adem eğ başını” diye bir dize var ki, bir çok işe isim olabilir nitelikte. Kayacan’dan bahsetmek torpil olur mu bilmem ama kafiyelerini ve kimi yerde fazlalık dizelerini saymazsak “uyandı hazır – hazırım bulanık – bulandı saat – ay şiir / son şiirim değil – günaydın” diyerek bitirmesi benim çok hoşuma gitti. Elif Ahi’de ise “rolünü bilmeyen herkes sahneyi doldurmuştu” dizesi çok yerindeydi. Ada Macur ise “sönmüş sahne ışıklarının moru ormanın gözlerinde / o rengin aynısını aramaktalar hala” dizesiyle bulunduğu sayfaya kadar olan Kaotik’in doğasını tazeliyor diyebilirim. Mertcan Gülsu’da ise bir dize çok etkiledi beni. Gülsu “insan adında bir ses(e)” diyerek insanı düşünmeye itiyor.
Herkesin adını yazmamayı tercih ettim edinip okumanız için, iyi etmiş miyim?
FANZİN: Kaotik Fanzin Sayı 9 (PDF İNDİR)