Sıradanlaşan yaşantıların iç bükülmelerine değinen ve iç sıkıntılarının ise sıradanlaşmasını engellemeyi amaçlayan bu fanzinle tanışmam, bir hafta kadar önceydi. Her ne kadar “Değişen hiçbir şey yok!” deseler de, birinci sayıdan üçüncü sayıya değişen şeyler olduğunu söylemeliyim.
Öncelikle bu fanzinin, kes-yapıştır-bütünle ve sun mantığıyla yapıldığını belirtmek gerekir. Yani, bir sayfada; sizleri birden fazla uyaran bekliyor olacak. “İşimden çıktım, 10 saattir canım gözlerim işkencelere maruz kaldı, iç sıkıntılarımıza tercüman olacak bir fanzin okuyayım” diyorsanız, şimdi de dikkat dağınıklığınızla mücadele etmek zorunda kalacağınızı mı düşünüyorsunuz? Eğer düşünüyorsanız, evet. Düşünmüyorsanız, fanzinlerle işiniz ne? -Sevgili okur, bu soru tamamen size sorulan bir sorudur. Bir ara zahmet buyurun da yorum olarak cevabınızı yazın!-
Kalimera! (Yunanca konuşamıyorum…)
1. Eskiz çalışmalarının yoğunluğunun bir anda düşmesi üzücü olmuş. Sanırım, iç sıkıntılarımıza temas edecek öyküleri; biraz da, bizler türetmeliyiz ve bu açıdan birinci sayıya bir dönüş yapabilir misiniz?
“Kalimera!”
Adios; gün yüzüne çıkmaya yaklaştığı ilk günlerde, içerik olarak “iç sıkıntısı” konusunu üzerine bir mıknatıs gibi çekmişti zaten. O dönem, çizer bir dostumuzun eskiz defteriyle karşılaşmamız, ilk sayıda yer alan kanıbozuk çizgi-karakterleri açıklıyor. Şu güne kadar gelen üç sayı, aslında tamamen deneme-yanılma ürünü denebilir. Her seferinde, “bir sonraki sayıda derdimizi nasıl anlatabiliriz?” sorusuyla prit’liyoruz kağıtları birbirine. Meramını sadece yazılar ve çizimlerle değil, fonda yer alan kes-yapıştır işleriyle de anlatıyor Adios. Dolayısıyla, yeni sayıda kolaj çalışmalarının yanında, o ketum eskiz karakterlerini de göreceksiniz muhakkak.
2. Neden konunuz iç bükücülükken, fanzinin adı ADİOS? Aranızda İspanyol biri mi var? Varsa da kime sunuluyor bu veda; içi sıkılan zavallı zihinlere mi yoksa içimizi sıkan o zavallı düşüncelere mi?
Fanzinin adı tamamen rastlantı eseri kararlaştırıldığı için; bu vedanın kime gönderildiği, ne amaçla gönderildiği asla bilinmiyor dense yeridir. İsmi “Adios” olan bir fanzinin şu güne dek çıkan sayılarının tamamını “Kalimera!” ile açılıyor. Bildiğin kültür şoku. Emin olunan tek şey, bir vedanın bizden çıkıp atmosfere karıştığı. Denk gelip yakalayanlara selam olsun.
3. Adios Fanzin nasıl kuruldu? Vizyon ya da misyon barındırır mı? Antiseptik niyetine ruhumuza sürmeli miyiz?
İnsanı harekete geçirme potansiyeli olan neredeyse her fikrin namüsait durumlarda peyda olmak gibi bir huyu var sanki. Adios da, senelerdir iç sıkıntısını duvardan duvara çarpan veteran bir üniversite öğrencisinin –yine şu günler gibi- buz kesen soğukta vize sınavına giderken otobüste aklına düşmesiyle ortaya çıktı. Daha içine kimin ne koyacağı belli bile değilken tek mottosu bedava ulaşılabilecek olması idi. Başlangıçta yayın süresi de belirlenmemişti, bu açıdan süresiz bir yayın demek yanlış olmayacaktır. İlk sayısının üzerinden bir sene geçmiş olmasına rağmen dördüncü sayısını yeni çıkarıyor oluşu, bu vurdumduymazlığa delalet denebilir. Bunun dışında bir misyon belirtmek gerekirse, muhakkak daha farklı kalemlere ulaşmak, yeni insanlarla tanışmak, ya da en basit tabirle eline geçirdiği Adios’u kurcalayan kimsenin yaktığı sigaraya meze olmak denebilir. Bu noktada, kimi masaya zarar vermesin diye yemeği yeni pişirdiği tencerenin altına koyar, kimi ise sayfalarını ayırıp uçak yapar. Antiseptiğe çevirmeyi başarana da helal olsun yahu.
4. Yeni sayılar için tema belirliyor musunuz yoksa “spontane ilerlemek en doğru yoldur” görüşünde misiniz?
Hiçbir sayıda belli bir tema olmadı, bundan sonra da olacak değil gibi. Birçok fanzin her sayısında farklı bir tema belirleyip bunun üzerinde yoğunlaşan işlere yer veriyor –ki bunu hakikaten çok iyi yapan dostlarımız mevcut- fakat burada durum öyle değil. Yani; varlıkla yokluk arasındaki ince çizgide ip atlamaya çalışırken bir yazar, diğeri süpermarketten aldığı yumurtaların tek, köy yumurtalarının çift sarılı çıkması üzerine bir şeylerden bahsedebilir. Yine de bir temada karar kılmak durumunda kalırsak, “düşüncelerin sıkıntı isimli o potada eriyip bir araya gelişi” diyebiliriz.
5. Eğer bir kişi sokakta size “neden Adios okumalıyım?” diye sorsaydı, tepkiniz ne olurdu?
“Bilmem ki.” demek olurdu herhalde.
6. Nasıl bir kitleye kucak açıyorsunuz?
Bu biraz çetrefilli bir konu. Fanzinin genel olarak genç kitleye hitap ettiğini sanarken biz, hiç umulmadık yerlerden, umulmadık kimselerden mailler, eleştiriler, kritikler almaya başlayıp dumura uğradığımız dönemler oldu. Mayasında herhangi bir hedef kitle ihtiva etmediği için, sanıyoruz hoşuna gideceğini düşünen herkes kendi malı gibi kullanmakta, okumakta beis görmemelidir.
7. Okurlarınıza buradan iletmek istediğiniz bir mesaj var mıdır?
Son dönemde İstanbul, Bursa ve Balıkesir’de rahatlıkla ulaşılabilir durumda olmasına karşın farklı şehirlerden ulaşmak isteyen dostlar oluyor Adios’a. Onlar için üzerinde mesai harcayıp e-dergi formatına getiriyor ve internette de yayınlıyoruz fanzini. Zaten basım işleri de paraya bağlı olduğundan bu can sıkıcı konu uzayıp gidiyor ne yazık ki. Hiçbir şey matbunun tadını vermiyor muhakkak, fakat oraya da bir göz atabilirler. Bunun dışında “sosyal” mecralarda ismimiz aynı.
Vakit ayıran herkese teşekkür!
Adios!
Adios Fanzin’in çıkan sayılarını okumak için: