Joske’de Zihinsel 3-5 Nöbetleri (PDFli)

 

Koca bir bardağı yarıladım fakat hala istediğim gibi ifade edebilecek kadar yetkin hissetmiyorum. Zaman geçiyor. Başlamak zorundayım.

Joske hakkında yazmaya başlayacağım sırada söze nereden gireceğimi düşünürken bu cümle ile fanzine tutunduğumu söyleyebilirim. Çünkü sezgilerime göre bu başlangıç, şu an benim yaşadığım durumun benzer bir hareket noktası. Evet, fanzinin kapağını çeviriyorsunuz ve sizi bu yazı karşılıyor. Kanımca, içindeki yoğunluğu kâğıda aktarmak, görsel anlamda yansıtmak için çeşitli yollar arayan birinin vurgusu bu. Zaten Joske’yi farklı kılan da, altını çizdiğim hissedilir birikmişlik.

Adana’da, Meriç Görkem Özçelik tarafından çıkartılan Joske’nin şahsına münhasır bir çalışma olduğunu söyleyebilirim. Kendinden başka bir iddia taşımayan, bunu da olabilecek en güçlü imgelerle ifade eden Meriç, bitmeyen pandemi günlerinde bizleri sevindirdi ve fanzinin 3. sayısını çıkarttı. Nadiren okurlarıyla buluşan Joske’nin bir farkı da dijital dizgi programları kullanılmadan, kes yapıştır şekliyle görsellemelerini oluşturulması ve kimi yazılarını daktiloyla sayfalara aktarması. Bu haliyle gelenekçi bir havası olduğunu da söyleyebilirim. Çünkü günümüzde eski usul, tek tek sayfaların hazırlanmasıyla baskıya taşımak dijital formattan daha zor ve meşakkatli. Kaldı ki, Joske de daha fanzin çıkmadan kimi hazırlıklarını instagram sayfası üzerinden paylaşıyor ve heyecanı bir kat arttırıyor. O sebeple sosyal medyadan takibe almanızı şiddetle öneririm. Bu sayıda Nina Bric, M. Alp Özdemir, İrem Gerkentepe ve Oğuzhan Kayacan da Meriç’e eşlik etmiş ve ortaya güzel bir çalışma çıkmış. İddialı kapak ise eski dostum Levent Ak’a ait. Bu yolla da ona bir selam çakmak isterim. Joske’nin bu sayısındaki kapak literatüre girecek cinsten sıkı bir çalışma.

Fanzinin bu sayısında her zaman olduğu gibi Meriç’in hatırı sayılır bir ağırlığı var. Kolajları bir yana koyarsak 20 sayfalık fanzindeki 7 metin ona ait. Ama öyle bir metin var ki, Meriç bu yazısında kendi fanzin yolculuğunu anlatmış ve belki de birçoğumuzun benzer şekildeki yürüyüşünü kaleme almış. İlk nasıl başladığı, bir ekip kurma çabası ve ardından tek tabanca çıkışı, Adana’daki edebiyat çevreleri üzerinden yaşadığı hayal kırıklığı… Hepsini kısa, sade ve bir çırpıda aktarmış. Bu satırları okuduğunuzda fanzin çıkartan kişilerin tesadüf eseri bulunduğu noktada olmadığını daha iyi anlıyorsunuz. Bu kıymetli ısrarın altında yatan nedenleri daha iyi sezinleyebiliyorsunuz. Değer gören asıl şeyin basılan kağıtlar, renkli baskılar veya bilmem ne gramajlı kapaklardan ziyade, yeri geldiğinde okur beğenisini bile göz ardı eden bir özgürlük anlayışının benimsendiğini görebiliyorsunuz. Bu bence de güzel olan tarafı.

Dikkatimi çeken bir diğer metin ise İrem Gerkentepe’nin Norman Rockwell’a atfen yazdığı şiir. Bu çalışmada Rockwell’in sanat anlayışıyla kendi hayatını ve çağımızla özdeştiren İrem, ortaya anlamlı bir metin koymuş. Bunu ruh halini zamanımıza o kadar iyi yaymış ki kendi mikro yaşamlarımızdan parçalar bulabiliyoruz. Metin, İrem’in genel yazım tarzının aksine kapalı bir anlam bütünü içermiyor. Alışık olduğumuz, şiirinde yer alan semboller ve pastoral öğelerin aksine bam bam söylüyor mesajını. Çalışmadaki tek gizem ise Norman Rockwell’i henüz tanımamış olanların kafalarında yer alan soru işareti.

Ağızlara parmak balla çalındı ve şimdide önünüze kondu. Evet, fanzinin devamını PDF’i indirerek okuyabilir ve hatta fotokopicide bastırarak temin edebilirsiniz. İndireceğiniz PDF baskı formatında olduğundan sayfaların sıralı halini yalnız baskı aldığınızda görebileceğinizi hatırlatmak isterim. Bence siz de en yakın kırtasiyeye giderek hiç bitmeyecek etkinliğimiz olan #sanaenyakınfanzin’e katılınız.

Fanzin Yürüyor dostlar.

FANZİN: Joske Fanzin Sayı 3 (PDF İNDİR)