Filtresiz Fanzin’in 4. sayısı geçtiğimiz günlerde çıktı ve okurlarıyla buluştu. Benim de çıkışını merakla beklediğim fanzinlerden olan ve her sayısına iyi hazırlanan, dosya konuları üzerinden şekillenen bu toplanmanın son kapağı “Aşk Kazanır” diye seslenmiş. Eşcinsellik, transseksüel cinayetleri sorununa parmak basan, toplumdaki cinsiyet ayrımcılığına dikkatleri çeken Filtresiz hayli ilgi çekici.
İlk yazıda cinsel şiddete uğrayan ve yakılarak vahşice katledilen Hande Kader kaleme alınmış. Bu olay üzerinden Özgecan Arslan cinayetinin toplum algısı üzerindeki yeri ve Hande Kader’in bu genel algıdan ayrı tutulduğu noktalara parmak basılmış. Ayrıca cinsiyet değişimi konusunda devletin aldığı (karşı) duruştan da bahseden Meltem Gül, trans kadınların fuhuş batağına nasıl itildiğini de anlatma gayretini göstermiş.
Hemen arkasından toplumdaki başka kanayan bir yaradan daha söz açılmış. Cumartesi Anneleri. Yunus Özbek, dünya üzerinde Arjantin’de “Perşembe Anneleri” olarak ortaya çıkan ve devlet tarafından kaybedilen(!) evlatlarını arayan annelerin bir araya gelişlerinden, çektiği sıkıntılardan ve dikta yönetimler tarafından nasıl bastırılmaya çalışıldıklarından bahsetmiş. Mesela yazıdaki şu bölüm beni oldukça etkisi altında bıraktı.
“Bir anne düşünün ki; gözü pencerede kulağı kapıda yıllarca evinden ayrılmıyor, bir yere gitse bile evde muhakkak birini bırakıyor oğlum gelirde kapıdan dönmesin diye, gece bir ışığı muhakkak yanık bırakıyor karanlıkta belki evi seçemez diye, evinin dış şeklini hiç değiştirmiyor hatta dış boya rengini bile değiştirmiyor, olmaya ki oğlu gelirde evin renginden dolayı geri döner diye”
Kemal Saban’ın yazısı Uzaylılar ise sağ gösterip sol vuran cinsten. Dünya dışı varlık anlatımıyla başlayan ve oluşturulan ayrıştırmalar neticesinde LGBT sorununa dönen yazı aslında, kafalardaki bu keskin ayrımcılığı göze sokuyor. Saklanarak yaşamaya zorlandıkları dünyada, gerçek manada bir hayata sahip olup olmadıkları tartışılıyor.
Savaş mı? Barış mı? Barış çığlığının doğumu tarihteki ilk savaştan beri var mı? Dünya Barış Günleri, çıkış tarihleri üzerinden hikâyeleri Altun Çiçek tarafından kaleme alınmış ve güzel bir yazı olmuş. Dünya Savaşlarıyla yıkıma uğrayan insanlık ve bu yıkımın çevresinde her daim yükselen barış feryadı…
Ölümle yoğrulan bir yazı olan ve anlatım olarak farkını hemen belli eden Okun Uçları’nı okumanızı tavsiye ederim. Ezo’nun kaleme aldığı ve bir bireyin iç sarsıntılarını betimleyen metin, kafa içindeki bir çok kavram ayrışmasını sorguya yatırmış. Dil bakımından da farklı bir izleği var.
Fanzinin devamında ise Elif Güçtaş Şakar ile kendisi ve yazarlığı hakkında bir röportaj yapılmış. İdealist bir öğretmen olarak Horasan ilçesinden başlayan yolculuğu ve bu yolda yaptıkları üzerine kısa bir söyleşi.
Filtresiz Fanzin’i siz de okumak isterseniz fanzin bırakılan mekânlarda aramak, bulamadıysanız topluluğun sosyal hesapları üzerinden bağlantıya geçmeniz gerekecektir. Açıkçası bir internet siteleri olmasına karşın fanzine ulaşılabilecek, online okuma sunan bir link göremedim. Ama kim bilir, belki de onlara böylesi güzel geliyordur. Ben sadece haberciyim. 🙂