Her hafta yaptığımız toplantılara ayrı bir heyecanla gidiyorum genel olarak, çünkü Efe Abi’nin eline yeni ulaşmış işler oluyor. Hafta sonuna kadar bu işlerden pek bahsetmiyor. Masaya bu hafta hangi fanzinler konuk olacak, hangilerini katlayıp Fanzin Apartmanı raflarına yerleştireceğiz telaşı sürerken yeni işler kendini gösterdi. Dikkat çeken işler arasında Gözaltı, BUDMO ve LAVİ isimli bir fankit vardı. BUDMO bir hayli ilgimi çekmişti. Kapağındaki isimler, ilk sayfada yer alan prolog ve daha ilk sayfalarda bizi karşılayan Hakan Savlı’nın şiiri.
İçinde bildiğimiz, takip ettiğimiz birçok kişinin şiiri bulunan BUDMO, bir hayli özenle hazırlanmış. Hakan Savlı, A.Adnan Azar, Emin Akdamar, Sefa Kaplan, Necip Fazıl Say, Şenol Erdoğan, Remzi Ünal, Efe Elmastaş ve işi eline alan Altay Kenger sadece birkaç isim. Okudukça BUDMO hakkında daha çok şey bilmek istedim. Sevgili Altay ile tanışmak ve biraz BUDMO üzerine sohbet etmem güzel olur diye düşünürken bunu gerçekleştirdik.
- BUDMO, bir prolog ile derdini, tasasını bize anlatıyor aslında ama bir de böyle dinleyelim. BUDMO nereden geldi? Sonsuzluğu selamlayabilecek mi?
Budmo’nun sonsuzluğu selamlamasına gelmeden evvel, ben sizleri selamlayayım. Budmo, prologda da yazıldığı üzere, sonsuzluğa ulaşabilme hevesimizin somut bir ürünü. Bence ortalama bir insan ömrü bu dünya için aşırı derecede kısa. Okunacak, yazılacak, görülecek, gezilecek yani öğrenilecek o kadar fazla şey var ki, insan ömrü tüm bunlara yetmiyor. Ölüm gelip çatıyor ve zamanla silinip gidiyoruz. Budmo; biz silinip gitsek dahi bizi sonsuzluğa ulaştıracak gücün adıdır benim için. Tabii bu sadece Budmo için geçerli değil, birçok dostumun fanzin ve dergileri için de bunu söylemek mümkün. Fakat Budmo’da bunu özellikle vurgulayan şey, çok fazla merak edilen, manası. Budmo; başka bir dile aynı tasarrufla çevrilmesi mümkün olmayan Ukraynaca bir kelime. Ukraynalılar kadeh kaldırmadan evvel bizdeki “şerefe” misali, Budmo diye ünlüyorlar. Budmo’ya karşılık “Hey!” diye cevap veriliyor ve bu üç kez tekrarlandıktan sonra, kadehler içiliyor. Ukrayna dilinde Budmo, “Sonsuza dek yaşayacağız” manasına geliyor beya Banshee dizisinin bir bölümüne de adını verdiği üzere: “We Shall Live Forever”
- Prologdan bile önce bizi selamlayan bir kapak var. Üstünde siz dahil yirmi bir kişiliklik emekçi listesi var. Bu insanlar bir amaç uğrana mı toplandı yoksa tarafınızdan bir araya mı getirildi?
İlk sayıda Budmo’ya destek olan arkadaşlarıma buradan da selamlarımı iletiyorum. İlk sayı için şiir alımını duyurduğum andan itibaren gelen kutumda bu güzel arkadaşlarımın en sez yerlerinden kopan eserlerini görmek beni çok mutlu etti. Ben kimseyi bir araya getirmedim, bilakis bu arkadaşların hepsi aralarındaki sözsüz bir pakta sadık kalırcasına, Budmo’yu hep beraber yarattılar. Buradan selam olsun Hakan Savlı ve Şenol Erdoğan’ın ve ayrıca sevgi ve hasretle andığım Adnan Azar, Emin Akdamar, Sefa Kaplan ve Kaan İnce’nin şiirleriyle de yaratımızı özelleştirdik.
- BUDMO, Hakan Savlı tarafından hazırlanmış: Sevginin süremleri, Caspar David Friedrich’in yirmi yapıtına dizeler isimli yirmi sayfalık şiir sergisi ile bizlere kapısını açıyor. Aralara serpiştirilse daha etkili olabilir mi ya da böyle olmasının bir nedeni var mıdır?
Sevginin Süremleri, sevgili Hakan Savlı’nın Go Dersleri adlı kitabında mevcut olan bir şiir. Budmo’da yayımlandığı hali kitabın içinde mahfuz, tabii tablolar renksiz halde. Ben senelerdir bu şiiri, anlattığı tablolarla beraber görmek istiyordum. Keşke -en azından- tabloların olduğu sayfalar renkli basılsaymış diyordum. Budmo’nun renkli bir altyapıya sahip olması bana bunun kapılarını açtı ve şiir, birbirini tamamlayan dizelerden ibaret olduğu için, onu dağıtmak veya sayfalar arasına serpiştirmek bana doğru gelmedi. Olduğu gibi yayımladım, hem de en çok istediğim -renkli- haliyle.
- Okuduğumuz şiirler birbirinden farklı yollar çizmiş. Sanki her isteyene farklı bir rota sunuyormuş gibi. Yapılan işten, ortaya çıkan fanzinden memnun musunuz? BUDMO tatmin edilebilir mi?
Dediğim gibi, Budmo benim veya kapakta adı geçen bir dostumun veya dostlarımın eseri değil. Budmo tamamen kendi kendini yarattı. O yüzden ihtiva ettiği eserlerin birbirinden farklı dertlere dövünüyor olması, başka yönlerden tehirli gelip başka yönlere zehirli gitmesi bundandır. Budmo’dan şu an için memnunum ama onu yeterli görmüyorum. Daha iyiye, daha derine gitmesini umuyorum.
- BUDMO tekrar edilecek mi? Edilecek ise sonraki sayılarda bizi neler bekleyecek?
Budmo Kış Süremi olarak bu karlı sürem devam ettiği müddetçe birkaç sayı daha çıkaracak. Diğer süremde İlk Yaz Süremi adı altında yeni bir seriye başlayacak. Şu an görünürde olan şey: Kış Süremi Volume II, ressam Pieter Bruegel the Elder için özel olarak hazırlanan bir sayı olacak. Muhtevasında daha farklı adlar görüleceği malum ama ortaya nasıl bir eser çıkacak henüz ben de bilmiyorum. Ama şunu kesinlikle söyleyebilirim ki, Budmo, sanat mefhumunun içine sadece yazılı eserleri veya daha genel olarak yazını dâhil eden bir eser değil. Yazından ziyade üzerinde pek düşünmediğimiz, vakit ayırmadığımız ve inanın daha evvel adını dahi duymadığımız birçok sanat türü ve eseri hakkında içerikler barındıracak olan bir eser. Kısacası, Budmo’yu sadece şiirle, öyküyle beraber düşünmek eksik olacaktır. İnanıyorum ki, inanın; Budmo, çok daha farklı sanat eserlerini gerek fanzin içerisinde, gerekse sosyal medya hesapları üzerinden okurlarına sunacak.
- Son olarak BUDMO’ya ulaşanlara, ulaşamayanlara, okuyanlara ve okuyamayanlara ne söylemek istersiniz?
Budmo’ya ulaşıp okuyan ve olumlu-olumsuz geri dönüşlerde bulunan tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum. Şu an memlekette o kadar fazla fanzin/dergi var ki, ulaşamayanlara tamamen hak veriyorum. İnternet ortamı her şeye kolayca ulaşmamızı sağlıyor ama aynı zamanda her şeyin de kaybolmasına yol açıyor. İnternet farklı tür bir girdap, içinde bizi de, eserleri de, daha birçok şeyi de yutuyor. Ama Budmo için olabildiğince estetik sanat eserlerine, film kesitlerine, özel çalma listelerine, şiirlere yer verdiğimiz ortalama bir Instagram hesabımız var. Bu girdapta Budmo’ya uğramak isteyenleri her vakit ağırlamaktan onur duyarız. Aynı şey sevgili arkadaşlarımla, çok güzel insanlarla beraber uğraştığımız ve şu an üçüncü sayısı üzerinde çalıştığımız Prova Mag için de geçerli. Son olarak başta bu güzel söyleşi için sizlere ve tüm Fanzin Apartmanı gönüllülerine ve kalbi sanat ile çarpan tüm dostlara selam olsun!
Altay’a hoş sohbeti ve gösterdiği incelik için teşekkür ederim. Eminim sonraki sayılar aynı heyecanla ve duygularla okuyacağız.
Sevgilerle.
Fanzin Yürüyor!
Şehrin adabına uymadan, adama kul olmadan.
Efendileri peşine takıp, ardına bakmadan…