KUTU! Sylvan Clownson’un İstanbul’un bilmem hangi semtindeki evinden dünyanın en modern metropollerine fırlattığı son bomba, bir çeşit zemheri isyan. Her ne kadar anlık zihin kontrolsüzlüklerinden doğmuştur, bir sebep ve amaç barındırmaz dese de, kendi gibi önüne konup ısrarla yutturulmaya çalışılan hayatlardan tiksinen birçok insanla aynı itirazı barındıran metinler yer aldığını söylemeliyim. Bir KUTU ki; hem kabuk hem düşman, öze ait bir çekirdek veya zoraki bir kafes. Kimi zaman aldatıcı bir kaçış belki ama en konsantre haliyle kurtuluşun kendisi.
Bu adam içimizde. O kadar yanı başımızda ki herkesin maruz kaldığı, varlıklarına alışarak adeta kişiliklere büründürdüğü yalan, ikiyüzlülük, hile, düzenbazlık, egoizm ve şehveti bireysel kostümler giydirmekte. En alasına otuz bir çektirip aramızda gezdirmekte. Hem de tüm nefessiz kalışlarına rağmen. 6 saniye diyor. 6 saniyelik bir hayal kırıklığı. Her seferinde, yeniden yaşanılan bir kabus.
“İyi misiniz?” sorusu ve havada bir yanıt… Bu çember bir yanılsamadan ibaret.
Hayatta kalma güdüsü mü bu saçmalıkları bizlere yaptıran? Zoraki bir ihtiyaç illüzyonu ve borç tutsaklığı… Vitrinler dolusu mankenler ve günümüzün şeytani üç harflileri A-V-M’ler… Yüzey temizleyici kokan taşlara inat kokuşmuş, aptalca bir düzeni kanıksamayan bireyin safi yalnızlığının metinlerini okudum ve çok beğendim. Alışamamışlığın verdiği, sonu gelmeyen bir suçluluk duygusunun satırları, gün be gün tümör gibi büyüyen öz yitim.
Bu hep böyle mi devam ediyor peki? Yani bastırılan direnç (bir çoğu gibi) düşünen bireyi canlı bir ceset torbasına mı döndürüyor? İşte Sylvan burada olaya noktayı koyuyor ve bu boku çıkmış dünyadan fevkalade bir intikam almak için gizli planlarını devreye sokuyor. Daha da anlatmak istemem, karşınızda yirmi sayfalık isminden söz ettiren bir fankit. Alın, indirin okuyun derim.