Bataklık Fanzin Röportajı

Merhaba, öncelikle Bataklık Fanzin nasıl ortaya çıktı ve ilk fikir nasıl oluştu?

Finrod: Merhaba. Bataklık fikri geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz değerli şair Küçük İskender’in kitaplarında “fanzin” kelimesini görüp bunu araştırınca fikir anlamında ilk kıvılcım oluştu. 1999 yıllarında Samsun’da fanzin bulmak imkânsıza yakındı. Fanzin kültürü yoktu aslında. O dönemde Mithat Abinin hazırladığı Sayıklamalar adlı fanzin ve ardından Laneth ve Nonserviam gibi fanzin/dergilerin elime geçmesiyle kafamda az çok şekillenmeye başlamıştı. Fikir fikri doğurur sonuçta. Sürekli okuyup dinleyip tüketmektense, bir şeyler üretmek ve bu kültüre katkıda bulunmak amacıyla daktilonun başına geçtim ve Şubat 2000’de ilk sayımı çıkardım. Değişen dünya düzeni, sosyolojik etmenler, yaşam koşulları, doğanın tahribatı gibi hemen hemen herkesin rahatsızlık duyabileceği temalarla çevrili bir dünyada yaşadığımız gerçeğinden yola çıkarak isim olarak “Bataklık” tam da yerine oturan bir isimdi fanzin için. Tamamıyla el yapımı kolajlarla ve daktilo ile yazılan metinlerle biraz edebiyat, biraz müzik, biraz sanat derken ilk sayıyı buram buram fotokopi kokusuyla Samsun’da çıkarmıştım. Zamanla daktilonun yerini bilgisayar; uhunun, kalemlerin yerini photoshop alacaktı. Eve alınan ilk bilgisayarla sağdan soldan bulunan photoshoplar kurulup kurcalanmaya başlandıkça yavaş yavaş dergi görünümlü fanzin – Bataklık oluşmaya başlamıştı. Tabii zaman içinde hâlâ da desteğini esirgemeyen değerli üstat Altay Öktem de bu yeni oluşum için desteğini hiçbir zaman esirgemeyecekti.

Extreme metal, heavy metal ve edebiyat şahsen önem verdiğim üç kavramdır bir fanzin için ve Bataklık da böyle bir oluşum. Ancak bu çeşitlilikte fanzinler çok az kaldı gibi, ne dersin?

Benim de rahatsız olduğum bir konu aslında. Bu kadar insan varken (özellikle üreten kesim) bu camiada neden fanzin çeşitliliği yaşanmıyor ya da bir hareketlenme oluyor gibi derken gerisi gelmiyor? Çoğu fanzin 3-4 sayı ötesine geçemiyor. En azından üstüme düşeni yapmaya çalışıyorum. Evden çıkıp “Haydi bi’ Akmar’a, haydi bi’ Taksim’e; konsere, haydi bilmem hangi etkinliğe gideyim; yerinde izleyip, fotoğraf çekip sayı hazırlayayım.” diyebileceğim bir ortam olmamasına rağmen bir şeyler yapmak kadar haz veren bir durum yok. İnternet dünyası dijital ortamın en büyük nimeti günümüzde. İnsanlar albümlerini bile dijital ortamda paylaşır oldu. Yani sadece müzik ortamında da değil; e-kitaplar, e-sergiler gibi edebiyat-sanat çevresinde de başvurulan bir yol. Hatta korona salgını yüzünden evlere kapanan birçok üretici kesim için de birçok projesini online olarak yayımlama fırsatı buldu. Kendilerince haklı tarafları da yok değil. Ama ben her zaman oldschool kafasında oldum. Ne olursa olsun basılı neşriyattan yanayım. O sayfaların matbaa veya fotokopi kokusu, dokusu olmadıkça geri kalan her şey suni geliyor bana. Ama tabii daha çok kesime ulaşayım gayesi olan insanlara da saygı duymak gerektiğini düşünüyorum. Üreten insanlar ürünlerini bir şekilde ortaya koymalı. Çalışmalarını insanlarla paylaşma yöntemleri kendilerine kalmış ama her zaman bir kaset, CD veya kitap dergi gibi argümanlar somut olarak arşivlerimizde olmalı.

22. sayı sürpriz bir şekilde geldi ve dolu dolu bir sayı gerçekten, tüm ekibi tebrik ederim. Biraz son sayıdan bahsetmek ister misin?

Teşekkür ederim öncelikle ilginiz için aslında biraz geciken sayı oldu 22. sayı. Devam ettirmeye çalıştığımız bir iş hayatı ve bunun gibi başka etmenleri yürütmek ve bunların getirdiği meşguliyetler Bataklık’ı biraz geri plana attı haliyle. Bitti demedikçe Bataklık bir şekilde her zaman yoluna devam edecektir. Son sayıya gelince öncelikle Objektif, Asafated, gibi Türk Rock/Metal Tarihine damga vurmuş, gelecek için ümit vadeden gruplarımızla söyleşiler yaparak içerik şekillenmeye başladı. Bununla birlikte Fransa’nın önemli Death Metal gruplarından Benighted ve İzlanda çıkışlı Black Metal grubu Misþyrming ‘ın röportajlarını bu sayımızda keyifle okuyacaklardır takip eden arkadaşlar. Tabii ki Radical Noise, Carnophage, Zifir, Archaic Vanity, Infernal Carnage ve Tir gibi gruplarımızla yaptığımız röportajlar için okurlarımız ve takipçilerimiz basılı formatla Bataklık’ta okuyabilirler. Bununla birlikte desteğini hiçbir zaman esirgemeyen ve Bataklık’ın her sayısına ayrı bir önem ve titizlilikle değinen sevgili dostum Zeynep Çolakoğlu’nun “Zifiri Bataklık” köşesi kendine özgü has tarzıyla sayfalarımızı karartmaya devam ediyor. Dahası için Bataklığın sayfalarını karıştırmak gerekiyor.

Son sayı öncelikli olarak internetten yayınlandı, tabii şartlardan dolayı. Peki, fiziki baskı da çıkacak mı?

Az önce de bahsettiğim gibi dijital yayın başvurduğum bir yöntem değil. Fakat fanzini baskı aşamasına getirip, evlere kapandığımız karantina günlerinde korona belası yüzünden bastıracak imkânım olmadı. Evde de fotokopi makinem olmadığından bu sayıyı online olarak yayınlamak zorunda kaldım. İlk defa başvurduğum bir durumdu. Karantina mevzuları sosyal hayattan tutun da iş hayatına kadar birçok alanı kilitledi bildiğiniz üzere. Birçok insan gibi evde laptop başında işlerimizi yaparken bir yandan da gündelik hayatımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Sağlıktan değerli bir şey olamaz. Dolayısıyla günün şartlarına ayak uydurmak zorunda kaldım istemesem de. Muhtemelen bu cümleleri okurken Bataklık baskıdan çıkmış olacak ya da baskıya girmiş olacaktır.  Bunu beklemek bile heyecan verici.

Genel olarak fanzin ve webzine kültürünü nasıl buluyor ve değerlendiriyorsunuz? Takip ettiğiniz fanzinler var mı?

Yaşadığım dönemlerdeki imkânsızlıklardan ötürü benim için Fanzin her zaman webzinelerden önde olacaktır. Anlamı da manevi olarak çok çok ayrı olacaktır. Ama webzineler için emek harcayan insanları yadırgayacak ya da kutuplaştıracak değilim. İllaki bir webzine adresine tıkladığın zaman dünyanın bir ucundan haberdar olunması gayet geçerli bir sebep web yayının avantajı olarak. İnanılmaz bir süratle web üzerinden bir detayı paylaşabilme imkânı elbette insanlar için cazip gelebilir.
Takip ettiğim webzinelerin başında extreminal webzine ve cerezzine gelir ama Fanzin böyle değildir, zaten herkesin bildiği benzer durumlarla karşı karşıyayız. Mesela kargo ile dağıtım. Her zaman derim bir adet basılsa bile bu ürün ortaya konulduysa benim için olay bitmiştir. Varsın onlarca tıklanmasın veya orada burada linki paylaşılmasın, bu benim zerre umurumda değil. Sayıyı ortaya koyduysam gerisi önemsiz benim için. Eski usul ile dergi hazırlanması, dizginin oluşturulması, sayfa tasarımları her zaman benim için zevk olmuştur. Evet, günümüzdeki şartlar az önce de bahsettiğim gibi birçok alanda internet üzerinden oluşturulup paylaşılıyor üzerine tartışmalar yapılıyor vs. Dağıtımı yapılmayan bir ildeki takipçilerden gelen talepler doğrultusunda elimizden geldiğince kargo ile gönderim de yapıyoruz. Bu durum aslında bizi motive eden bir etmen. Destek olduğu sürece fanzin olarak Bataklık kurumaz. Buradaki destekten kastım da maddi değil. Bu camiadaki herkes sosyal medya hesaplarına sahip. Maliyet açısından adet olarak fazla basım yapamadığımızdan issuu üzerinden Bataklığın son 3 sayısını dijital yayınlama kararı aldım. Bazen şartlar el vermediğinde, elverişli hale getirmek zorunda olabilir insan. En azından merak edenler sosyal medya üzerinden girip baktıklarında bir fikir sahibi olabiliyor. Dönütler olduğu sürece eski ile yeninin etkileşimi durumu biraz daha anlamlı kılabiliyor. Sonuçta fanzin kültürü yaşasın, fanzin kültürü gelecek nesle de aktarılsın gibi bir sürü laf duyduğum zamanlarda nedense bu tip cümleler bana çok yapay geliyor. Ne yazık ki yeterli desteği gördüklerini söylemem. 2000 yılından beri fanzin çıkarmaya çalışıyorum. Bu zaman zarfında birçok fanzin arşivciliği de yapıyorum. Çoğu bugün sayı çıkarmıyor ya da zamanla kayboldular. Takip ettiğim fanzinler arasında basılı olarak hala ulaşabildiğim Destroy, Kanlı Teneke ve Takas Pazarı yer alıyor.

Bataklık Fanzin yıllardır ilgiyle takip ettiğimiz bir fanzin. Fakat bu sefer epey bir ara oldu sanırım, bundan sonra durum nasıl olacak ve elbette bu aranın sebebi neydi?

Çalışma hayatı bunun temel sebebi. Bununla beraber yaşanılan il değişikliği ve yeni bir hayatın başlangıcı, farklı bir coğrafyada var olma çabası bu aranın oluşmasına neden oldu. Şimdiden 23. Sayıya başladım bile. Sonuçta bir fanzin çıkarıyorsun ve bunu belli bir periyoda uydurmayı doğru bulmuyorum. İçerik ne zaman tamamlanırsa, estikçe çıkar! Kafasına göre sistemini kurmuştur her fanzin. Üreten insanların emekleri sonucu ortaya koydukları somut ürünlere sahip çıkılması gerekir. Çıkılmıyorsa da biraz saygı duymak zorunluluğu vardır.

22. sayı gerçekten dolu dolu bir sayı. Peki, Bataklık’ın son sayı ile ilgili aldığı tepkiler ne yönde?

İlk tepkiler henüz baskı aşaması gerçekleşmediği için online sayı üzerine geldi. Sosyal medya üzerinden birçok tebriklerin gelmesi insanların samimi düşüncelerini dile getirmeleri gerçekten güzel. Online/dijital yayın benim için ilkti ve açıkçası bu kadar olumlu tepkiler beklemiyordum. Bu durum baskı öncesi moral oldu. Umarım aynı tepkiler baskı için de geçerli olur. Renkli sayfa maliyeti feci halde artırdığı için siyah beyaza çevirmek zorunda kaldık sayıyı. Hatta 40 sayfadan 32’ye düşürmek zorunda kalmak biraz sinirleri bozsa da bir şekilde üstesinden geldim.

Genel anlamda memleketin underground kültürü hakkında neler düşünüyor ve nasıl değerlendiriyorsunuz?

Geçmişe dönüp baktığımda günümüzdeki imkânları ele alacak olursak bugün her şey inanılmaz boyutta. Underground’un sesi hiçbir zaman kesilmedi, aksine her zaman varlığını hissetmişizdir. Gerçekleşen yerli/yabancı organizasyonlar, demolar, albümler, gruplar… Verimli bir ortamdan bahsedebiliriz. İnternet ve bunun artıları yeni bir akım başlatmış gibi görünse de kalıcılık adına samimiyet önemli bir kavram. Bunların devamını sağlamak yine bizlere düşüyor. Konser olduğunda eleştirmek yerine bilet alıp gitmeli insanlar. Sonuçta birçok grup veya fanzin; çizerler olsun, üreten her insan bu camiaya bir şekilde katkıları olmuştur. Bundan sonra da olacaktır. Bugün Bataklık varsa geçmişte önemli işler yapan isimlerin öncülüğünde (Laneth, NonServiam  gibi yayınlar örnek verebilirim) bizlere de rehber olmuştur. Elindeki değerlere sahip çıkmalı insanlar. Zaten underground olan bu kültürde bir avuç insanız.

Bu son sayının bir soundtracki olsa hangi isimlerden, hangi şarkılar olur?

İçerikteki gruplar haricinde aklıma gelenler arasında:

Açılış kesinlikle, RottingChrist – 666

Behemoth Feat. NiklasKvarforth – A Forest

Borknagar – ColdRunstheRiver

DyingFetus – InverttheIdols

Equilibrium – Der sturm

SepticFlesh – Communion

Sepultura – Slave New World

Tiamat – Gaia

Slayer – Repentless

OminousGrief – MourningDayRavens

Black Omen – Black Candle

Suicide – Mud

Asafated – Lonely

Diabolizer – DescendIntoDesolation

Hellsodomy – Total Disgust

Mgla – Exercises in Futility V

Bonus : Objektif – Yuh

Fanzin Apartmanı olarak sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz. Son olarak dostlarımıza neler söylemek istersiniz?

İlginize ve desteğinizden ötürü ben teşekkür ederim. Fanzin Apartmanı olarak çalışmalarınızda başarılar dilerim. Üretmekten vazgeçmeyin. Desteğini esirgemeyen bir avuç değerli insana emeklerinden ötürü ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Ayrıca tasarım konusunda da bizimle beraber kafa patlatan değerli Selvin Flames’e ayrıca teşekkür ederim. Yeni sayıda görüşmek üzere \m/

İletişim:

bataklikfanzin@gmail.com

issuu.com/bataklik

twitter.com/bataklikfanzin

facebook.com/bataklikfanzine

instagram.com/bataklikfanzin