Tin Fanzin bir manifesto olduğunu bağırarak katılıyor aramıza. Tin kelimesinin anlamını dinledikten sonra omuzlarının orantısız oluşunun nedenini bile günah defterlerinin ağır basmasına bağlayan, halbuki yalnızca tek kollu çanta kullanan Elif Özdemir’e kulak veriyoruz. En başından beri bu fanzinin okunurluğundan uzak durarak konuşuyorum çünkü bana kalırsa bu fanzin okumaktan ziyade dinlenen, bir bildiri olup sokağa düşen Elif Özdemir’in kendiyle konuşmaları. “İntihar yasaktır. Çünkü Tanrı yarattığı şeyin yaşanmaya değer görülmemesine, beğenilmemesine izin veremez.”
Fanzin metafizik bir atmosferle başlayıp özelleşerek psikolojik ve mistik bir hal alıyor. Tanrısının telefonu meşgul çalan bir kadın önce kendi halini şeytandan vahim görüyor:
Halin şeytandan beter şimdi /Senin kovulacak bir cennetin bile yok.
Sonra şeytanın aykırı olmaktaki zorunluluğunu söylüyor bize ve bir bakıma şeytanla empati kuruyor. İşler daha da karışık bir hal alınca duyuyoruz ki şeytan yalnızca Adem ve Havva’nın komplosuna düşen bir gariban.
“Kötü olamaz şeytan, bırakın da desin diyeceklerini. Hakkı yenilmiş bir gariban avuntusu vardır belki. Adem planlamış, Havva uygulamış şeytan yanmıştır.”
Tin fanzin içeriğiyle, felsefi yönüyle ve birçok girdap meseleyle ruhumuzu kendi içine çekiyor. Bir nevi tin içinde tin. Tek kişilik olması sayesinde bütünlüğü sağlam. Ara ara yazılarıyla katkı veren isimler, kulağımızı başka dudaklara çeviriyor. İkinci sayıda Aytuğ Akdoğan, Serseri Türküsü’nü mırıldanıyor mesela. Dinledikçe bize yumruk sıktırıyor. Karikatürlerden urgandaki bir bedene kadar değişen görsel içeriği, Elif Özdemir’in dört bir yana dağılan zihni hakkında ipuçları veriyor. Dağılan bir zihinseniz ya da girdaplarda boğulan ruhunuz zaman zaman şeytanla özdeşim kuruyorsa veyahut tanrı ve sizin oluşturduğunuz çemberde kimin başı çektiğinden kuşkunuz varsa –bir çemberin başı olur mu?– bu fanzin sizi bir yerden sımsıkı yakalar! Tin Fanzin Elif Özdemir’in ruhuyla …………’da var oldu, var olsun. İstanbul ve İzmir başta olmak üzere tüm fanzin ağında yaşıyor, yaşasın!
Son sayının PDF’si de şuracıkta isteyen okusun