Bu fanzin ile ilk tanıştığımda, sosyal hesaplardan iletilerini okuduğumda “onlarla mutlaka tanışmalıyım” dedim. Bir molotov kokteyli ile karşı karşıyaydım. Evet, ilk sayıları ve söylemek istedikleri, altını çizip üstünü karaladıklarıyla çarpıcıydı. Zaten aşağıda gerçekleştirdiğimiz söyleşiyle taşlar daha bir yerine oturdu. Fanzine bakışları, imgeleri ve mesafeleriniyle kimi kariyerist, eril yaklaşımlara karşı ÇEŞME fırlattılar. Fırlatsınlar, ellerine sağlık.
Not: Yazının sonunda Art Niyet Fanzin’in ilk sayısının PDFsini bulabilirsiniz.
Öyle bir çıkış yapmışsınız ki; popüler sanat algısına kafadan molotov kokteyli sallayan bir fanzinle karşı karşıyayız. Sizi bunu ateşlemeye iten düşünce nedir? Sadece bir yıkım mı istiyorsunuz yoksa yenisini koymak için yer açmak mı? Art Niyet’i bize biraz anlatır mısınız?
Öncelikle teşekkürler. Niyetimiz çok net anlaşılmış, bu sevindirici. Bizi bu molotofu ateşlemeye iten şey elbette her şeyin başında topluma, ahlaka ve estetik anlayışına duyulan net bir öfkedir.Biz sadece bir yıkım istemiyoruz esaslı bir yıkım istiyoruz hayatın her alanında ve yerine yenisini koymak gibi bir niyetimizde yok çünkü ne yeniye ne de eskiye inancımız yok. Art Niyet’i anlatmak gerekirse sanırım Bakunin’in ‘’Yok etme tutkusu, aynı zamanda yaratıcı bir tutkudur’’ sözünü hatırlamak yeterli olur.
En çok öne çıkan olgulardan biri de, kadın figürünün sanat eserleri üzerinden metalaşması ama aynı zamanda bunun eril bir perspektif üzerinden vücut bulması. Zaten ortaya koyduğunuz istatistik bilgi de bu görüşü destekler nitelikte. Bu olay sizce neyin göstergesi? Bilinçli bir algı kurgusu mu hâkim yoksa bu doğal bir süreç mi?
Biz bilinçli bir algı kurgusunun hakim olduğunu düşünüyoruz ki bu sadece sanat dünyası için geçerli değil. hayatın her alanında hakim olan erk zihniyetin bir ürünü. Söz konusu mesele fanzin üzerinden de irdelenebilir. Bir sürü fanzin çıplak kadın figürünü cesurca kullanıyor. Peki bunların kaçı kadın fanzinci? Toplum, ahlak ve estetik bizi zamanla savaştığımız şeyin kendisine dönüştürür ve sonra tüm aynalarımızı kırar. Artık neye dönüştüğünüzün farkında olmadan hala onunla savaştığınızı, özgür oluğunuzu ya da isyan ettiğinizi filan sanırsınız fakat onu besleyen bir damara hatta onun bir parçasına dönüşmüşsünüzdür.
R.Mutt: Ortaya çıktığı 1917 tarihinden bu yana hakim sanat algısını adeta altüst etmiştir. Duchamp amca, odaklanılması gereken şeyin eserin kendisinden ziyade altında yatan bakış açısı ve sanatçının yüklediği anlam olduğunu bizlere anlatmıştır. Fanzinin birçok yerinde bu Çeşme yer almakta. Tam olarak bu algıyı mı duyumsatmak istiyorsunuz yoksa buradan çıkışla başka bir tarif mi söz konusu?
Duchamp bir art-teröristtir ve komünizm için Che ne ise Art Niyet için Duchamp odur diyebiliriz. Duchamp’ın yaptığı bu eylem günümüzde bile etkisini yitirmemiştir ki yitirmeyecektir de. Burada ne bir kutsama vardır ne de bir ilahlaştırma. Burada sadece bir ilham portresi görebilirsiniz. Biz Duchamp,Tzara, Man Ray, Hugo Ball gibi isimlerden yani dadaizmden ilham alıyoruz.
Günümüz fanzinleri hakkında düşünceleriniz nelerdir? Durduğunuz noktadan ortam nasıl görünüyor?
Fanzinlerin değişim ve dönüşüm sürecine bir okuyucu olarak tanıklık ettim. Hala da ediyorum, yalnız ufak bir farkla. Artık fanzin çıkartıyorum. Değişen zamanla birlikte fanzin kültürünün de altı oyuldu, içi şişirildi. Dergi çıkartmak isteyen herkes yola fanzinle başlayıp dergi olarak devam etmek için işin ruhuna tecavüz eden ürünler yaptılar, yapıyorlar, yapacaklar, yapsınlar… Günümüzün dergileri fanzin formatını çalarak bu işe çanak tuttular, tutuyorlar, tutacaklar, tutsunlar… Bazı kimseler entelektüel kusmuklarıyla punk kültüründen devşirdiklerine tasarım dediler Kendileri yaptılar, kendileri sattılar, satıyorlar, satacaklar, satsınlar… Günümüzün popüler sanat anlayışı gibi bugünün popüler fanzin anlayışı çağın çürümüşlüğünü bize bir ayna gibi yansıtıyor. Biz de okumaktan sıkılıp bu fanzin cemiyetine kıçından eklemlendik, haydi hayırlısı…
Renkli bir fanzin çıkarmanın kuşkusuz, yüksek maliyetleri var. Basım ve dağıtım konusunu nasıl hallediyorsunuz?
Şu an halledemiyoruz. Güzel Sanatlar Tanrısı Apollon’a şükürler olsun ki bizim hala paramız yok, amen =) Fanzin basmak, fanzin okumak gibi değilmiş, öğreniyoruz yavaş yavaş. Renkli baskı canımızı yaktı biraz. Sorunlarımızı halledersek dağıtımı İstanbul’da kendi imkanlarımızla, İstanbul dışını eş dostla halledicez diye umuyoruz.
Son olarak söylemek istedikleriniz…
Röportaj için teşekkürler =)