Muhalif Bir Rock Hareketi: RIO

hakan-cezayirli

 

Bundan 25 sene kadar önce ilk fanzin yazdığım yazılarımı hatırlıyorum. En heyecan duyduğum yazılarımdan bir tanesi bir lise talebesi olarak o zamana kadar adını duymamış olduğum Black Metal grubu Mayhem’in İzmir konserini seyretmem akabinde yazdığım yazı idi. Rezil bir ses sistemi ile o acayip müziği dinlediğimde ne olduğuma şaşmıştım. Şansımıza adamların orijinal kadroları ile Norveç dışında konser verdiği iki şehirden bir tanesiydi İzmir. Diğeri ise Leipzieg idi ve o konser ilerleyen yıllarda yayınlandı. Bizler de Dead ve Euronymous’lu Mayhem’i seyretmiş İskandinavya dışından ender insanlar olarak az caka satmamıştık tabii ki… Seneler sonra ilk kez bir fanzine yazı yazmaya karar verince artık çoluk çocuğa karışmış bir insan olarak bambaşka bir şeyden bahsetmeyi uygun gördüm. Bu yazıda konumuz “RIO” İrkildiniz değil mi. Merak etmeyin hani derler ya insan yedisinde ne ise yetmişinde de odur diye. Benim bahsedeceğim RIO bambaşka bir olay… RIO veya tam açılımı ile “Rock in Opposition” Müzik tarihinin daha doğrusu Rock müzik tarihinin en önemli muhalif hareketlerinden birisi olan bu hareket bir kısım progressif rock topluluğunun müzik endüstrisine isyanı olarak doğmuştur. Bunun en önemli sebebi müzik endüstrisinin bu toplulukların müziğini tanımamaları ve plaklarını basmak istememeleri idi. kaya-in-muhalefet Progressif rock deyince Pink Floyd gibi gruplar aklınıza geliyorsa müzik ile alakanız kusura bakmayın fazlaca yüzeysel demektir. Gelin sizi rock müziğin derinliklerine götüreyim…

Henry Cow diye bir topluluğu muhtemelen hayatınızda duymamışsınızdır. Adamların kaderi belki de her zaman buydu. Bir İngiliz grubu olan Henry Cow, kendi ülkesinde hiç ilgi çekmez iken, Avrupa’nın anakarasında bayağı tanınıyor ve uzun turnelere çıkabiliyordu. Bu turneler genelde küçük birahaneler veya türlü batakhanelerde yapılıyordu. Bu turne veya artık ismine ne derseniz 5 sene sürdü ve bu süre içerisinde İngiliz müzisyenler bir çok yenilikçi ve en az kendileri kadar acayip adı sanı duyulmamış gruplar ile denk geldiler.

Tüm bu insanların ortak sorunu, plak şirketlerinin müzikleri ile ilgilenmemeleri idi. Henry Cow aynı durumu defalarca zaten yaşamıştı, bir dönem meşhur Virgin Records ile anlaşmışlar ancak plak şirketi müziklerinin geniş kitleler tarafından satın alınmasının mümkün olmadığını bahane ederek anlaşmayı bozmuş ve grubu ortada bırakmıştı. Tüm bu süreçler sonunda ve uzun soluklu turnenin ardından Henry Cow, İngiliz dinleyicilere tanıştıkları Avrupalı toplulukları tanıtmak için bir konser düzenlemeye karar verir. Tabii ki bir çok zorluk yaşanır ancak İngiliz Sanat Konseyi tarafından sağlanan 1.000 Sterlin’lik bir bütçe ile konserin hazırlıkları hızlanır. Festivalin sloganı “plak firmalarının duymanızı istemediği müzik“tir. En sonunda 12 Mart 1978 yılında New London Theatre’da konser verilir. Henry Cow’un yanında İtalyan Stormy Six, İsveçli Samla Mammas Manna, Belçikalı Univers Zero ve Fransız Etron Fou Leloublan vardır. Bu toplulukların hepsi ayrı ruh hastası idi ve müzikleri bugün bile uçuk sayılabilecek tarzdaydı. Mesela Fransız topluluğu “Etron Fou Leloublan”ı ilk dinlediğim zaman aklım yerinden uçmuştu. İsmi “Deli Bok Beyaz Kurt” olan bir topluluktan ne bekleyebilirsiniz zaten. İlk dinlediklerim albümleri bir konser kaydı olan “En Public aux Etats-Unis d’Amérique” idi. Şu Fransızca amma saçma bir dildir yahu, şu koca cümlenin Türkçe çevirisi sadece ve sadece Amerika konseri! Neyse bu konser bir nevi deHenry-inekliliğin sınırlarındaydı. Univers Zero ayrı bir dünya zaten, kasvetli kapkaranlık bir dünyası olan son derece yetenekli bir Belçika topluluğudur. Samla Mammas Manna’yı ilk duyduğumda bu ne biçim grup adı demiştim. “Snorungarnas symfoni” albümlerini dinlediğimde ise oturduğum yerde kalmıştım tam anlamı ile. Stormy Six ise araştırdığınızda son derece ilginç işlere imza atmış bir topluluk. 1960’larda daha millet kum havuzlarında oynarken bu adamlar “Le Idee di Oggi Per la Musica di Domani” resmen uçmuş gitmişleri. 70’lerde bir çok topluluk daha yeni yeni İtalyan topluluğun ayak izlerini takip ederken, bu adamlar müziklerini daha da karmaşık hale getirmişler bir de üzerine folk etkilerini de harmanlamaya başlamışlardı. Her birini imkan bulun dinleyin… “Rock in Opposition” sadece bir konser olarak düşünülmüş ve olayın nerelere varabileceği ile alakalı kimse düşünmemişti. Konser büyük ilgi çeker ve tüm dünyada ses getirir. Tabii ki ses getirir derken ortalığın birbirine girmesinden bahsetmiyorum, yenilikçi fanzin veya dergilerde kendisine yer bulur. Tüm bunlar yaşanırken konsere katılan 5 topluluk oturur ve geleceği konuşmaya başlarlar. 1978 yılında topluluklar İsviçre’de buluşurlar ve “Rock in Opposition”ı bir birliktelik haline getirmek üzere anlaşırlar. Bu dönemde Henry Cow kendi içerisinde ayrılmış ve topluluk dağılmıştır. Ancak hareketin en önündeki isimler yine onlardır ve çalışmalara aktif şekilde katılırlar.

“Rock in Opposition” ilk amaç olarak katılımcılarını tanıtmak ve temsil etmek misyonunu üstlenir. Bu organizasyona katılmanın kolay olmaması gerektiğine karar verilir. Ortaya 3 kriter çıkar. Müzikal manadaki mükemmellik, müzik endüstrisinin dişlileri dışında çalışıyor ve müzik yapıyor olmak ve söyleyecek bir şeyleri olmak. Zaman içerisinde 3 yeni topluluk “Rock in Opposition”a katılır. Fransız Art Zoyd, İngiliz Art Bears ve Belçikalı Aksak Maboul. Tüm bu gelişmeler yaşanırken ikinci bir “Rock in Opposition” festivali düzenlenmesine karar verilir. Bu kez İtalya Milano’da bir kaç gün sürecek bir organizasyon düşünülmüştü. Hazırlıklar tabii ki bir İtalyan grubu olan Stormy Six tarafından yapılır. Konserde ilk organizasyonda yer alan tüm topluluklar sahne alacaktır. Henry Cow dağıldığı için beş yerine dört topluluk kalmıştır. Bunlara ek olarak yeni katılan 3 toplulukta sahne alır. Böylesine absürd bir insan topluluğu söz konusu olunca fikir ayrılıkları da bol bol yaşanır. Bazılarına göre yapıcı tartışmalar, bazılarına kavga gürültü içerisÖnerilen-kayıtlarinde iki konser daha yapılır. Bir tanesi Samla Mammas Manna’nın memleketi İsveç’te diğeri ise Univers Zero’nun memleketi Belçika’da. Bu konserlerin sonrasında 1979 yılına gelinir ve “Rock in Opposition” cephesinde sessizlik başlar. 1978 yılında önemli bir gelişme olur. Henry Cow ve Art Bears üyesi ve aynı zamanda müthiş bir müzisyen olan Chris Cutler, Recommended Records (ReR) plak firmasını kurar. Bu bağımsız bir plak firmasıdır ve amacı “Rock in Opposition” toplulukları ve benzerlerinin plaklarını dağıtmaktır. Zaman içerisinde çok daha marjinal noktalardaki müzisyenler de Recommended Records saflarına geçer ve plak şirketi bir şekilde “Rock in Opposition” devamı haline gelir. “Rock in Opposition” kavramı zaman içerisinde bir organizasyon olarak etkisiz kalıp unutulmaya başlayınca müzik tarzını açıklamak için bir terim olarak kullanılmaya başlar.
Aslında organizasyonun içerisindeki müzisyenler veya topluluklar bunu hiç yapmamıştır. Ancak dinleyiciler ve özellikle plak mağazaları, bu toplulukları tanımlayabilmek için bu terimi kullanmaya başlarlar. Zaman içerisinde konserlere katılan tüm topluluklar, bu topluluklar dağıldıktan sonra yeni kurulanlar, bir şekilde Recommended Records’tan plak yayınlayan toplulukların tamamı “Rock in Opposition” kavramı ile açıklanır olur. Bugün Recommended Records hala albümler yayınlamaya devam ediyor. Tüm dünyadan söyleyecek bir şeyleri olan, mevcut düzene muhalif müzik grupları için sığınılacak bir liman olmaya devam ediyor..

 

hakan-cezayirli-stereo-mecmuasi

Yorum bırakın