Biliyorsunuzdur yıllardır çıkan bir fanzin var. İsmi; Yere Düşen Travma Fanzin. Yere Düşen Travma’nın mihenk taşı Hayri Saraç. Kimimiz onu “Paskalya Tavşanı” mahlası ile de hatırlar. Çeşitli fanzinler çıkarmış olan bu güzel abimiz Yere Düşen Travma’dan hiç vazgeçmedi. Israrlı şekilde yeni sayılarını okuyucuları ile buluşturmaya devam etti. Geçtiğimiz aylarda (40. Sayısında) bir “Rönesans” dönemi yaşadığını söyleyen Hayri Saraç bunu bize Travma’nın son sayısında tekrar hatırlatıyor ve diyor ki; kan, ölüm ve jilet dışında da şeyler yazıyorum arkadaş! Önyargınızı kaldırın!
Bu güzide abimizle sohbet havasında bir röportaj gerçekleştirdik. Ayrıca bahsi geçen Yere Düşen Travma Fanzin 42. sayının da PDF’ini aşağıdan indirebilirsiniz. İşte buyurun;
Merhabalar. Asıl soruları sormadan önce; Yere Düşen Travma’nın bu son sayısı marjinal bir tema ile okuyucuyla buluştu. Gerek sayının aldığı isim olsun, gerek içindeki şiirler ve başlıkları olsun, kısa bir hayat portresi çizdiriyorsun okuyucuya. 42. Sayıyı bu temada çıkarma fikri nasıl geldi ve bize kısaca bu sayıdan bahseder misin?
Selamlar…Gri Haymatlos ruhani olarak düştüğüm bir zamanda ortaya çıktı. Zaten ekip dağıldıktan sonra Yere Düşen Travma’nın eskisi gibi sadece yazılarımı, şiirlerimi koyup baskıya girdiğim bir fanzin olmasını istemedim. Tek başımayım, bari üstüne düşeyim her sayının bir teması, matematiği olsun istedim. Daha sonra dediğim gibi ruhani olarak düştüğüm bir zamanda Gri Haymatlos karakterini ortaya çıkarmaya karar verdim. Yorucu olsa da işlerimin üstüne düşmeyi, didiklemeyi seviyorum. Gri Haymatlos isminden, içeriğinden, şiir başlıklarından ve hatta playlistine kadar uğraştığım özel bir iş oldu. Gelen tepkiler içinse buradan da teşekkür etmek isterim.
Hayri Saraç neden Yere Düşen Travma’yı tek başına çıkarıyor? Kolektif projelere karşı düşünceleri neler?
Ekip işlerini her zaman sevmişimdir. İş yükü azalır, farklı kafalar farklı fikirler demektir. Daha üretken olur. Lakin Yere Düşen Travma yedinci yılına yaklaşıyor. Bu zamana kadar birkaç kere ekibim oldu. Özellikle son ekibimden çok memnundum. Güzel işler başardık. Fakat hayat bu bazen yolların ayrılması gerekiyor. Şimdi hepsi çok güzel işler yapıyor. Allah yollarını açık etsin. Yeni bir ekip kurmaya üşeniyorum. İnsanları organize etmek beni yoruyor artık. Birkaç kere düşünmedim değil daha büyük bir ekip kurmayı ama vazgeçtim. Bilmiyorum tekrar bir ekip işine girer miyim, emin değilim.
40. Sayı itibariyle bir Rönesans dönemine girdin. Bu düşünsellikten, yazınsal sürecine, hatta özel hayatına kadar sirayet etti. Neden bir yeniden yapılanma / doğuş gereksinimi doğdu sende?
Çok yorgundum. Pesimist bir bakış açısı etrafımı sarmıştı. Yaptığım işlerden güzel geri dönüşler alsam da tek bir kötü yorumda buhranlarla boğuşuyordum. Fazla kendimi sevmiyordum o zamanlar, hep bir şeyler kanıtlama derdindeydim. Sürekli beni eleştiren insanlara inat daha güzel işler yapmaya çalışıyordum. Bu da beni çok yoruyordu. Sonra askere gittim, bedelli olarak. Normalde tuşlu telefon serbest ama ben onu da almadım. Bir kendimi dinleyeyim bir vicdan muhasebesi yapayım dedim. Ben kimim, neler yaptım, neler yapıyorum bunları düşündüm. Sonra dediğim gibi insanları çok fazla önemsediğimi fark ettim. Ama ben Hayri Saraç’ım insanlara karanlığın içindeki ışığı anlatan, her ne kadar karanlık şeyler yazsa da umudu olan bir adamım. Bir dünya şey başarmışım daha neyi kanıtlamaya çalışıyorum dedim. Beni eleştiren insanlar yaptığım işe yakın bir iş yapsın ondan sonra oturalım konuşalım moduna girdim. Kısacası kendi değerimi fark ettim. Sonra her şey birbirini takip etti. Eskiden mutlu değildim ve iyi değildim. Şimdi ne mutsuzum ne mutluyum ama at gibi iyiyim.
Son sayıda; “Şiir duvar yıkmaktır.” Diyorsun ve sayıyı elimize aldığımızda şiirlerden oluşan bir fanzin görüyoruz. Bu duvarları yıkma işi sadece şiir ile mi başarılabilir? Diğer yazı türlerine karşı bakış açın nedir?
O cümle aslında kendime yaptığım bir atardı. Yazamadığım bir esnada ortaya çıktı. Bir nevi “ulan o kadar yazıyorum diyorsun, hani nerde? İki cümle yazdın tıkandın.” dedim kendime. Ama sonuçta benim kalemimden böyle çıkan cümle okuyuculara farklı bir bakış açısı sağladı. Hoş. Diğer yazı türlerini sevmeme gibi bir durumum yok. Bok varmış gibi elime geçen her şeyi araştırmayı ve okumayı seviyorum. Nefret ettiğim bir özelliğim.
Son dönemde çıkan yeni fanzinler veya yeni sayılar ile okuyucuyla buluşan fanzinler hakkında görüşlerin neler?
Bu aralar anlamadığım bir üretkenlik başladı. Sağdan soldan fanzin sesleri çıkıyor. Hepsine yetişemiyorum ama şu an ki durumdan memnunum.
Sıkı takip ettiğin fanzin-ler var mı? Varsa hangileri?
Efe yüzünden birçok fanzini inceleme imkânım oldu. Sabah uyanıyorum tanımadığım bir numara “hocam numaranı efe verdi, fanzin gönderiyoruz” mesaj atmış. Benim de kapım herkese açık o yüzden birkaç fanzin değil genel olarak piyasayı takip etmeye çalışıyorum.
Üretim açısından çeşitli fanzinler sürüyorsun okuyucunun karşısına. Yaptığın etkinliklerde bunun cabası. Peki, Hayri Saraç bir ayda altı fanzin çıkarmış bir insanoğlu olarak bu enerjiyi, fikirleri nereden buluyorsun?
Öncelikle o altı fanzin dönemi enerji değil inatla çıkmıştı. Ekibim dağıldıktan sonra bazı arkadaşlar tek başıma kaldığım için bir iş yapamayacağımı düşündü. Ben de altı sayı birden çıkararak selamın aleyküm dedim. Onun dışında fikir konusuna gelirsek izlediğim, dinlediğim, okuduğum her şeyden beslenebiliyorum. Misal Supernaturel isimli bir dizi var (canını yerim o dizinin) bir bölümünde yedi ölümcül günah konusu işlendi. Aha dedim ben bunu sündürür, keser biçer bir şeyler yaparım. Bir nevi bakış açısıyla alakalı diyebiliriz.
Yakın zamanda yeni projeler ile yeniden seni ve Travma’nın devamını görebilecek miyiz?
Ne yazık ki göreceksiniz. 2 sayı rap, 1 sayı Türkçe rock, 2 sayı sinema ve birkaç sayıda Yere Düşen Travma Fanzin hazırladım. Ama ne ara çıkar, nasıl çıkar hiç bilmiyorum. Bunların yanı sıra gene bazı projeler üzerinde çalışıyorum. Kafamın içinde proje hazır, kâğıda dökme kısmına bir ara geçerim umarım.
Bu samimi cevapların için teşekkür ediyorum. Son olarak buradan okuyucularına neler söylemek istersin?
Benim okuyucum mu var? Yazılarımı takip eden insanlar diyelim. Okuyucu kelimesi bana hep şaşalı gelmiştir. O insanlara da cidden yorgun olduğumu söylemek istiyorum. Fanzinlerime olan ilgileri için teşekkür ediyorum lakin dediğim gibi yorgunum işler biraz yavaşlayabilir. Belki inanmazsınız ama ben de insanım arada bir uyumaya, nefes almaya ihtiyacım var. Bunların dışında gülün, cidden en boktan olaylara en içten gülüşlerinizi bağışlayın. Son olarak,
Hepinizi seviyorum, sen hariç.
Selametle Hayri Saraç