Don Moyer çiziminin kullanıldığı sade kapağıyla bana göz kırpan, Gaziantep’te çıkarılan Dem Bu Dem’in üçüncü sayısının ilk sayfasını açıyorum. Yazanları, kapak çiziminin kimin elinden çıktığını, iletişim bilgilerini görüyorum. Sayfayı çevirince Saliha Dinç’in güzel imgelerle bezeli ve akışı tattıran “Çakıltaşı” şiiri ile Melike Tellioğlu’nun tatlı, nahif bir çizimi karşılıyor beni. Ardından psikedelik(saykodelik) şiirler yazan tanıdık bir ismi, Eşref Ozan Baygın’ı görüyorum: “Sihirli Aynaların Kırılmaz Güçleri Yoktur”. Bu şiirin bu fanzinde yer alması hoşuma gidiyor. Yeni çıkan bazı fanzinlerde gördüğümüz sıkıcı şiirler Dem Bu Dem’in bu sayısında da yok demek ki diye geçiriyorum içimden. Emin Topal’ın “Zemheri” şiiriyle sürdürüyorum okumayı. Yine birkaç fanzinde karşılaştığım bir isim, Sena Sabcıoğlu, çıkıyor karşıma. “Kırmızı Mürekkep” şiiri beklemediğim bir şekilde, kanlı son buluyor. Okurken keyif aldığım bir şiir oldu bu şiir de. Diğer sayfada “Sevgili Mümkün Kılınmayanım…” diye başlayan bir mektup var Dilek Gülgeç’ten. Görüşmeyi ve kavuşmayı bekliyor sanki bu mektupta. Sanırım farkına varmanın zor olduğu güzelliklerin de dillendirilmesi gerektiğini düşünüyor. Eğer öyleyse katılıyorum. Bekliyor fakat umutsuz değil. Bu mektup hem keyif hem hüzün verdi bana. Mektubun yanındaki sayfada yine bir çizim, Melike Tellioğlu’ndan. Sonrasında “keşke devamı olsa” dediğim, bana toplumcu gerçekçi üstatların köy romanlarından bir pasajmış gibi gelen “Beyaz Zulüm”ünü okudum Mehmet Ülger’in. Pamuk tarlasındakiler “beyaz altın”la mı “beyaz zulüm”le mi uğraşıyorlar, gayet sade bir şekilde anlatmış. Pamuk tarlasındaki sofrada gülerek acılarını dışa vuran insanları okumak da epey hoşuma gitti. Başka öykülerini okumak da isterim doğrusu Mehmet Ülger’in. Bir sonraki sayfada Mehmet Uzun “Bekleyiş”i anlatmış şiirinde. Kısa ve etkileyiciydi bu şiir. Bu sayfada ve bunu takip eden sayfada yine Melike Tellioğlu’nun güzel çizimlerine yer verilmiş. Ardından yine bildiğim bir ismin -ki kendisiyle yaptığımız küçük bir röportaj var, bu kritiğin hemen ardına onu da ekleyeceğim- Ahmet Doğruer’in şiiri: “Kanıyor”. Şiir tamamıyla keyifli. Bir kez daha okuyorum ve bir kez daha:
“…bilmediğim bir dilde
bilmediğim bir çağın
yağmurlarında ıslanıyor şiirlerim
ve kanıyor irinden
avuçlarıma sığmayan şiir.”
Sonraki sayfada birkaç film önerisi var. Hemen ardından Muhammet Öztürk’ten yine hoş bir şiir okuyorum: “Her Dem Bir Mim”. Şöyle başlıyor:
“sona doğru atılıyorum
boynumda soğuk çarkların
neden tavaf ettiğini anlamak için
hayat, buna rağmen beni sorguluyor…”
Son olarak yine Ahmet Doğruer, M. Şeref Özsoy’un “Kanık’sadığım Biri Orhan Veli” kaynağından Bedri Rahmi’nin Orhan Veli resmi eşliğinde tatlı bir anı ve bu anıdan Yeditepe dergisine dökülen Sait Faik satırlarını aktarıyor bize. Dem Bu Dem’in Ekim 2019’da çıkan 3. sayısı bitiyor. Okumanızı öneririm. İçerisi gerçekten dopdolu. Fiziksel olarak da o özgür fanzin ruhunu muhafaza etmiş. Her şeyiyle hoşuma gitti. Aşağıda PDFi olacak. Oradan indirebilir ya da sosyal medya hesaplarından Dem Bu Dem ekibine basılı nüshayı nerede bulabileceğinizi sorabilirsiniz. Şimdi Ahmet Doğruer ile yaptığım röportaja geçiyoruz. Keyifli okumalar, sevgiler…
Dem Bu Dem’in üçüncü sayısı nihayet geldi, hatta biraz zaman da geçti üzerinden. Dem Bu Dem Fanzin’in dördüncü sayısı yolda mı? Dem Bu Dem fanzin ne zamandan beri çıkıyor, ne sıklıkla çıkıyor, içerikte hangi türleri, hangi temaları ön planda tutuyorsunuz?
Öncelikle merhaba,
Dördüncü sayımızı yakın bir zamanda çıkarabiliriz diye düşünüyorum. Ama bununla birlikte bir de Dem Bu Dem Fanzin baskılı şiir serileri çıkarmayı düşünüyoruz. Bunlar için de belli bir tarih belirlemedik.
Dem Bu Dem Fanzin Kasım 2018’den beri çıkmaktadır. Ne sıklıkla çıktığımızı biz de kestiremiyoruz. Kendimizi hazır hissettiğimiz an çalışmalara başlayıp fanzini oluşturuyoruz.
İçerik kısmında daha çok edebî tarzda ve özgünlük yanı ağar basan şiir, öykü, deneme, inceleme ve anı türlerinde eserler almaya karar verdik ve tema konusunda ise bir sınırlama koymadık her türlü temaya özgü eserler aldık. Fanzindeki eserleri şu temalar çerçevesi içirisinde değerlendirebiliriz: aşk, ölüm temi, yalnızlık, savaş karşıtlığı, deprem, mevsimlik işçilerin dıramı, siyasi şiirler vs.
Fanzine aldığımız şiirler: özgünlük yanı ağır basan, sanat kaygısı güdülen, imgesel bir dili olan ve poetik yönelimler çerçevesi içerisinde değerlendirilip alınan yapıtlardır.
Fanzine aldığımız düzyazı tarzındaki yapıtlarsa; özgün, belirli kalıpları olmayan, anlatımda yalınlık, doğallık ve sadeliği ön planda tutan yapıtlar.
Dem Bu Dem Fanzin Gaziantep’te ve dağıldığı diğer illerde beğenildi mi, geri dönüş aldınız mı?
Gaziantep’te daha çok olumlu yönde geri dönüşler yapıldı. Ve bunun yanında olumsuz geri dönüşlerde oldu. Dağıtım yaptığımız diğer illerde birkaç kişinin dışında geri dönüt alamadık.
Bu konuya çok önem veriyoruz ve bu yüzden okurlarımızın yorumlarını, değerlendirme yapmalarını ve farklı fikirler sunmalarını istiyoruz.
Dem Bu Dem Fanzin’in çıkma amacı neydi?
Dem Bu Dem Fanzin “Zaman bu zaman” yani “yaşanan an”anlamına geliyor. Anın anlamını kaybettiğimiz bu zamanda edebiyatı yaşama aksettirmek ve yaşamın anlamını edebiyat ile bulmak. Bireye, topluma ve yaşama bu yönden dokunmak.
Popülizmin ürünü olmuş dergilerin hasılat kaygısı ve popüler kitle yaratma amacına karşın daha özgür ruhlu, sansürsüz ve sanat kaygısı olan, özgün bir yayın yaratmak.
Her sayımızda belli konularda ve içerikte eserlere yer vererek – hız çağına dönen bu zamanı anlama ve değer katma – seslendiğimiz birey ve topluma özgün şeylerden anlam çıkarmasını sağlamak istedik.
Fanzincilik hakkında ne düşünüyorsun, fanzin basmak sana ne ifade ediyor?
Fanzincilik, farklı bir ses, anlam, değer ve daha özgürlükçü bir anlayışı olan, sansüre maruz bırakılmayan, belli bir hasılat kaygısı olmadan şekillenen yayınlardır.
Fanzin, bana benim daha özgür olduğumu öğretiyor diyebilirim. Bunu daha açarsak eğer; fanzin belli kalıplara girmeden, hiyerarşi olmadan, fotokopi ile çoğaltılıp dağıtıma hazırlanan ve belli maliyet ya da hasılat kaygısı içerisine girmeden, popülizme kaçmadan yapılan aykırı bir yayındır. Fanzinin ne olduğunu öğrendiğimden beri böyle bir anlayış çerçevesi içinde olmak ve fanzin basmak benim için bambaşka bir şey.
Gaziantep’te gayretlerini, sosyal medyada da fanzine dair ilgini görüyoruz. Gaziantep’teki raf ne durumda? Bu raf nasıl ortaya çıktı?
Bazı bireysel sorunlardan ve yoğunluktan dolayı bir yıldır basıma giremeyen Akkor Fanzin’den Hüseyin İlhan’ın bana böyle bir fanzin rafı kurmak istediğini bahsetmesiyle ve kafede uygun ortam sağlaması şeklinde oluştu. Hem ‘Akkor Fanzin’ hemde ‘Dem Bu Dem Fanzin’ aracılığıyla oluşturuldu. Raf için bazı fanzin guruplarıyla ve Fanzin Apartmanı’yla iletisime geçerek fanzin istedik ve fanzinleri belli bir düzen içerisine koyarak fanzin rafını kurduk.
Fanzin rafı fanzin gruplarının ve Fanzin Apartmanın destekleriyle, gönderdikleri fanzinlerle fanzin rafının sürekli tazelenmesine ve yeni fanzinlerle fanzin ruhunun canlanmasını sağlıyor. Bu da okurların fanzin rafına büyük bir ilgi içerisinde olmasını sağlıyor.
Rafı güncel tutabiliyor musunuz? Bu raf meselesinin herhangi bir zorluğu var mı, varsa nedir? Diğer fanzincilerden destek geliyor mu rafa?
Evet rafı sürekli güncel tutabilmekteyiz. Fanzinin Gaziantep’te daha fazla tanınması için dağıtım yapmaktayım bu yüzden fanzin gruplarından gelen desteklerle ve Fanzin Apartmanının destekleriyle bu güncelliği rafta da Gaziantep’te de sağlayabiliyoruz.
Hayır, herhengi bir zorluğu yok.
Gaziantep’te fanzine ilgi var mı? “Fanzin”in ne olduğunu bilen insanlarla karşılaştın mı?
Gaziantep’te fanzin dağıtımlarıyla birlikte son zamanlarda fanzine ilgi gittikçe artmakta. Yaptığım dağıtımlarda edindiğim gözlemlerin sonucunda fanzinlerin bırakılan cafelerde hızlıca tükendiğini görmekteyim.
Evet karşılaştım. Hatta sosyal medya üzerinden benimle iletişime geçip raf’ı görmek, fanzinlerin Gaziantep’te ve diğer şehirlerde işleyişi hakkında bilgi almak isteyenler oldu. Bu konu üzerinde okurlarla çokça sohbetler gerçekleştirdik.
Raf Gaziantep’te fanzine ulaşmak isteyenlerin ulaşmasını sağladı mı, yani raf “işliyor” mu?
Evet raf fanzine ulaşmak isteyenlerin ihtiyacını karşılıyor. Bu yüzden de fanzin rafını sürekli güncel tutmamızı sağlıyor. Okuyucuyu cezbeden bir etken de farklı farklı içerikte ve yapılara sahip olan fanzinleri bulunması.