Son zamanlarda ülke çapında bir bilimkurgu tutkusu başladı. Basılan kitapların sayısı büyük bir artış gösterdi ve yerli bilimkurgu emekçileri çok iyi ataklar yaparak yeni eserler ortaya koydular.
Uzun zamandır haberi dönen olaylardan biri ise Alsancak’ta Bilimkurgu başlığı ile yapılacak söyleşi. İstanbul’da benzeri etkinlikleri sıkça görebilirsiniz ama İzmir gibi bir yerde böyle aktiviteler gerçekten önemli. Büyük bir hevesle etkinlik gününü bekledim. Fanzin Apartmanı ve Lagari Bilimkurgu olarak iletişime geçtik ve bir fanzin masası açma teklifi sunduk. Kabul ettiler ve fanzinlerimiz ile orada yer aldık.
Etkinlikte şahane konuşma başlıkları vardı. Her biri merak uyandırıyordu. Aşağıya konuşma başlıklarının resmini bırakıyorum.
Öncelikle belirtmeliyim ki, son iki konuşmaya katılamadım çünkü program, iki saat gecikmeli olarak devam ediyordu. Konuşmaları ve soru-cevap kısımları ne yazık ki iyi yönetilmedi. Bu yüzden geç saate rağmen saat 19:30 sularında son iki konuşma halen başlamamışken söyleşiden ayrıldım.
Dokuz Eylül Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat bölümünün üstlendiği etkinliğin ilk konuşmacısı Yrd. Doç. Dr. Ufuk Gündoğan “Bilimkurgu ve Cinsiyet” üzerine konuştu.
Bilimkurgu edebiyatında erkek hegemonyasından, yayınlanan bilimkurgu kitaplarında erkek kahramanların öncülüğünden ve kadının zayıf bir varlık gibi gösterilmesinden bahsetti. Dönemin bilim insanlarının genellikle erkek oluşu bunun en büyük sebebi olarak görebiliriz. Birçok kadın bilimkurgu yazarı ve kadınlar üzerine işlenen örnek kitaplar gösterdi. Konuşma sırasında bahsini ettiği bir kaç şey dışında bilgilendirici bulduğum bir konuşmaydı.
Katılamadığım iki kısım var, biri “Isaac Asimov’un bilimkurguyu erkek işi olarak göstermesi ve kadın işi olmadığına dair bir söylemde bulunması” bu durum hakkında daha önce herhangi bir şey okumadım. Söyleşiden sonra yaptığım araştırmada da herhangi bir yazıyla karşılaşmadım. İkinci olarak ise yine Asimov hakkında olan bir cümle “Asimov kitaplarının çoğunda kadın karakter bile yoktur.” Ne yazık ki bu cümle ve önceki cümleye katılamıyorum ve doğru olduğunu düşünmüyorum. Isaac Asimov’un en önemli eserlerinden biri olan “Ben Robot” kitabında bilimkurgu tarihinde yer etmiş kadın karakterlerden biri vardır. Dr. Susan Calvin ve bu karakteri ve öyküleri 1940’lı yıllarda yazdığını öylesine pas geçemeyiz. Ayrıca James Tiptree, Jr. Mahlasını kullanarak uzun yıllar yazarlık hayatına devam eden Alice Sheldon’ın bilimkurgu edebiyatında kadın yazarlığı ve bu sorunları nasıl aştığı, nelerle karşılaştığı üzerine 1983 yılında yayınlanan Asimov Sciece Fiction Magazine dergisinde röportajı mevcut. Bilimkurgu içerisinde kadına karşı sert bir tutumu varmış gibi gösterilen Asimov böyle bir röportaja neden izin versin?
Söyleşiler devam ederken verilen aralarda Lagari Bilimkurgu ve Fanzin Apartmanı ile beraber açılan masada insanlar ile konuşma ve tanışma şansı buldum. Yakın zamanda tarayıp dağıtmaya başladığımız Türkiye’nin ilk fanzini olan Antares fanzine de yer verdik.
Etkinlik hakkında daha detaylı bir şeyler anlatmayacağım ama sıkıntılı gördüğüm birkaç olaya değinmeden de geçmek istemiyorum. Söyleşide yerli bilimkurgu hakkında hiçbir bilgi verilmedi. En basitinden, konu hakkında bilgili olmadıklarını da “Bilimkurgu ve Cinsiyet” başlıklı konuşmada soru-cevap kısmında gelen “Yerli bilimkurgu edebiyatında kadın yazar var mı?” sorusuna “bilmem” cevabı verilerek geçiştirilmesi bir örnektir. Yani bu başlıkta bir çıkış yapıp ardından yerli örneklerden bir haber olunması, bu topraklarda üretilen değerlerin araştırılmamış ve üzerine gidilmemiş olması üzücüydü. Edebiyat alanında akademik kariyer yapıp ve Alsancak’ta Bilimkurgu başlıklı bir konuşmada başta “Bilimkurgu” kelimesini Türkçe’ye kazandıran Orhan Duru olmak üzere, yerli edebiyattan kimseye yer vermemek daha da ötesi bilmemek oldukça ilginç geldi. Konuşmacıları elimden geldiğince internet üzerinde araştırdım ve bulabildiğim kadarıyla akademik kariyerlerinde söyleşiler dışında bilimkurgu yok. Mainstream edebiyat alanında yaptıkları incelemeleri bilimkurgu üzerinde aynı mantıkla yapınca bilimkurgu söyleşisi yaptıklarını düşünmeleri, akademik olarak bilimkurguya ve yerli bilimkurguya bakışın en büyük kanıtıdır. Kendilerine Yrd. Doç. Dr. Cem Kılıçarslan’ın söyleşilerini ve çalışmalarını okumalarını tavsiye ediyorum. Akademik olarak bilimkurgu çalışmalarını bin bir zorlukla yapan Cem Kılıçarslan verdiği söyleşiler “Bilimkurgu Söyleşisi” örneği olarak gösterilebilir.
Bilimkurgu olarak değil de bir edebiyat etkinliği olarak baktığınızda söyleşiye diyebileceğim bir şey yok. Konuşmacıların çoğu saygı duyulan ve önemli akademisyenler fakat bilimkurguyu biraz hafife aldıklarını düşünüyorum.
Umarım böyle etkinlikler çoğalır ve bilimkurgu üzerine daha iyi çalışmalar yapılır. Gelecekbilim Geceleri etkinliklerinde bizim amacımız tam olarak bu aslında. Daha iyi çalışmalarda görüşmek üzere.
Bilimkurgu Umuttur!